https://search.google.com/search-console/

  • BIST 100

    10642,6%-0,43
  • DOLAR

    40,55% -0,49
  • EURO

    47,62% -0,56
  • GRAM ALTIN

    4347,29% -1,49
  • Ç. ALTIN

    6999,67% -0,32

Prof. Dr. Halise Heves ÖZYILMAZ


BILINEN TARIHIN SIFIR NOKTASI


Sanliurfa ilinin Örencik köyü yakinlarinda 1983 yilinda tarlasini süren Mahmut Yildiz degisik bir tasa denk geliyor, onu çikariyor, bakiyor, oymali ilginç bir tas, aliyor müzeye götürüyor. 

O zamanin müze müdürü olan kisi bir arkeolog olmadigi için ne yazik ki tasin degerini anlamiyor ve alin geri götürün bunu diyor.   

Mahmut Yildiz da koskoca tasi at arabasina tekrar yüklemek istemiyor, birakiyor, müzenin bahçesine. O tas orada dört bes yil atil kaliyor.   

Bu anlattigim hikaye sizi de üzmüstür eminim. Neden biz kendi degerlerimizin farkinda olamiyoruz hep yabancilar fark edip duruyorlar ve sahip çikamadigimiz için de ya çaliniyor ya bir kösede atliliyor iste böyle.   

Ve yine kural degismeyip bir Türk degil de bir Alman arkeolog olan ve o dönem Nevali Çori’de çalisan Prof. Dr. Klaus Schmidt 1992 yilinda bu taslarin degerini ve önemini fark eden kisi oluyor.   

1994 ‘te gerekli izinler aliniyor ve 1995 yilinda Göbeklitepe’de kazi çalismalari basliyor. Esi Çigdem Schmidt ile bu çalismalari yürüten Klaus Schmidt 2014 te hayatini kaybedince, Lee Clare devr aliyor çalismalari.  

Göbeklitepe, yapilan karbon testlerinin sonucuna göre, bilinen insanlik tarihini 2000 yil daha geri tasidigi için arastirmacilar ve meraklilar için oldukça ilginç bir alan açti, bilinen en eski yapilardan olan Londra’daki Stonehege’in (MÖ 9500) de pabucunu dama atti.    

Göbeklitepe’nin yapisal özellikleri;   

Öncelikle Göbeklitepe Hamzan Tepe, Karahan Tepe, Harbetsuvan Tepesi, Sefer Tepe ve Tasli Tepe gibi daha birçok baska tepelerin merkezinde bir üs gibi insa edilmis görünüyor. Önceleri tapinak mi barinak mi anlasilamamis olmasina ragmen son zamanlarda ortaya çikan yeni bilgiler isiginda her ikisi de oldugu görülüyor. 


2018 yilinda UNESCO dünya mirasi listesine alinan Göbeklitepe’de en çok dikkati çeken yapilar T seklindeki 12 tane kadar çaplari yaklasik 15 m ve yükseklikleri 4 veya 5 metre olan sütunlardir. 

Oval seklindeki yapinin ortasinda bulunan dikilitasin yüksekligi ise 5,5 m civarindadir. Tasa islenen rölyeflerde leopar, yaban domuzu, leylek, tilki, ceylan, akrep, yilan ve kafasi olmayan insan kabartmalari bulunmaktadir. 

Ayrica bu rölyeflerin disinda 3 boyutlu hayvan kabartmalari, gövde, el kol ve parmak motifleri  görülmektedir. Bunun disinda çanta, epifiz bezi sembolu olan kozalak ve unicorn simgelerine rastlanmistir. 

Önceleri sadece ritüeller yapilan bir ibadet yeri olabilecegi düsünülürken, daha sonra yapilan kazi çalismalari neticesinde bulunan kemik kalintilari etrafinda yerlesim alanlari oldugu bulgusunu ortaya çikarmistir. 

Bulunan kap kacak, çanak çömlek, bugday, yulaf lapasi ve bira yapimi için tahil islemede kullanilan binlerce ögütme aleti Neolitik döneme isaret etmektedir. (Karmasik ritüel ve organize dinin baslangici, toplumlarin avci- toplayici yasamdan tarima geçmesi ve hayvanlari evcillestirmeye baslamasi) 

Ayrica bulunan kuru kafa ve 2 tane insana ait iskelet karbon testi ve DNA testi için ne yazik ki yine yurt disina incelenmek üzere yollanmistir. Tarihi en temelinden sarsacak bu arastirmalar, Türkiye’mizde degil de nedense hep yurt dislarinda bir yerlerde yapilmaktadir.  

Su ana kadar 4 tapinak ortaya çikarilmasina ragmen, etrafta daha en az 20 tane daha oldugu, 200 dönümlük bir alana yayilan bu kalintilarin henüz ancak % 5 lik bölümüne ulasildigi düsünülmektedir. Belki de daha yüz yillik bir çalisma ile ancak kazilarin tamaminin ortaya çikarilabilecegi söylenmektedir.   

En ilginç durumlardan biri su ki; Göbeklitepe’deki bu yapilarin bir çatisi yok. Yani gökyüzünü incelemek için  bir rasathane gibi düsünülmüs olabilir.   

Zaten incelemeler sonucunda yapim asamasini iki bin yillik bir sürece yayildigi, defalarca üstü kapatilip tekrar yapilandirildigi tespit edilmis. Bu yapilanmalarin gökyüzündeki yildizlarla hizalanip, o kümelesmeler kaybolunca, üstü örtülüp, yeni gökyüzü kombinasyonlarina göre yeniden yapildigi düsünülmektedir.    

Tüm dünyada farkli kültürlere de bakildiginda (Avustralya yerlileri olan Aborjinler ve Orta Asya’da MÖ 17000 lerde yasayan Hakasya Türkleri gibi) ay yildiz gibi hilal veya küre gibi ve daha bir çok ortak simge ve figür bize daha bilemedigimiz ulasamadigimiz pek çok sir oldugunu düsündürüyor.    

Bulunan kemik kalintilari ve kiymikli uçlar hayvanlari belki ölülere ya da Tanrilara sunulan adaklar olarak kesip dogradiklarina isaret etse de, o dönem için bu aletleri nasil yaptiklari bilinememektedir.  

Zaten Göbeklitepe’nin en büyük gizemlerinden biri, o dönemde böyle bir sanat, teknoloji, mimari ve matematik bilgisinin nasil var oldugunun hâlâ anlasilamamasidir. Belki de medeniyetin ilkelden gelismise dogru ilerlememis olabilecegi fikri yepyeni varsayimlari beraberinde getirir. 

Tüm dünyadaki piramit ve antik yerlesim yerlerinin bütünsel bir bakis açisiyla, kollektif bir çalismayla incelenmesi ve bilimin bazen muhafazakar olan bakis açisiyla degil de, gerçekten sasirtici da olsa yepyeni bilgi ve bulgulara açik olarak irdelenmesi gerekir. 

Dünyanin ley hatlari yani enerji merkezleri de hesaba katilarak, ayrica astronomi, astroloji, arkeoloji, tarih, mitoloji, dinler tarihi ve daha pek çok farkli bilim alaninin içinde bulundugu multidisipliner bir çalismayla geçmisi arastirmak, belki gelecege de ayna da tutabilir.  

Sevgiyle Kalin,

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.