Beyin vücudumuzun en ilgi çeken ve en karmasik organidir.
Kalp gibi atmaz, akciger gibi genisleyip sönmez, acimaz, diger organlarimiza benzemez.
Kafatasimizin içinde ortalama 1400 gr agirliginda, sinir hücrelerinden olusan, düsünce, duygu ve hareketlerimizi kontrol eden yönetim merkezimizdir.
Yapisinda tuz, yag su ve protein bulunur. Amaci organizma olarak bizi hayatta tutmaktir ve bunu yüz milyar nöron yani sinir hücresinin iletisimi ile gerçeklestirir.
Dis dünyadan gelen uyarilar sinyaller olarak synapse denilen baglantilarla beynin uygun bölümlerine iletildiginde, degerlendirilir, ayristirilir, eldeki eski verilerle birlestirilir, karsilastirilir ve kullanima hazir hale gelir.
Beyin, her ne kadar farkli bölümlerinin farkli islevleri olsa da aslinda bütünsel olarak isler. Konnektom denilen sinir agi tüm beynimizin içindeki nöron ve glia hücrelerini kaplar.
Beynin nasil çalistigi benim hep çok ilgimi çekmis, hep onu çok iyi anlamak istemisimdir. Sanki bilirsem çalismasina bir katkida bulunacakmisim gibi hissederim, komik ama his iste bu.
Çok genel hatlariyla sizlere de aktarmak istedim, elbette çok iyi bilenler vardir, naçizane en basit haliyle bilmeyen ve merak edenler için derledim….
Bölümlere ayirirsak;
1) asagidan yukari dogru en önce olusan ve altta olan bölüm beyin sapi sürüngen beyin (reptilian) diye geçer ve adindan da anlasilacagi gibi yasamsal kontrol merkezimizdir. Solunum, kalp hizi, kan basinci, yutma ve kusma reflekslerimizin yönetildigi bölümdür.
2) Cerebral cortex kivrimlardan olusan dis yüzey kisimdir, iki yari küreden ve bu küreleri baglayan corpus callosum dan olusur. Bu yari küreler de 4 lobdan olusur.
Frontal lob (ön lob) düsünme, planlama, problem çözme, kisa dönem hafiza ve hareket gibi çok önemli görevler üstlenir. Parietal loblar duyusal verileri isler.
Temporal loblar koku ses ve tat duyularindan gelen bilgileri isleme merkezidir, ayni zamanda hafiza deposu olarak da islevi vardir. occipital loblar gelen görüntüleri isleme fonksiyonuna sahimg2ptir...
3) Cerebellum yani beyincik de motor hareketler, durus, denge gibi çok önemli fonksiyonlara sahip olan bölümdür.
Beynimizin sag yari küresi sezgisel, yaratici ve bütünseldir, sol yari küresi ise realist, mantiksal, parçaya odakli ve sayisaldir. Nöronlarin arasindaki bosluklar yani sinapslar nöronlar arasi iliskiyi ve nörotransmitterlerin geçisini saglar.
Böylece alici ve verici nöron birbirine mesaji iletmis ve iletisim saglanmis oluyor. Kendi basina ne yapacagini bilemeyen tek organimiz olan beynimiz geri bildirim yoluyla ögreniyor ve parmak izi gibi kisiye özgü ve subjektif olarak bizi biz yapmis oluyor.
Bazi özel islevleri olan çok duydugumuz bölümler; talamus duyulardan gelen verileri serebral korteksdeki ilgili kisima yollar, hipotalamus duygulari kontrol eder, vücut isisi yeme uyuma gibi temel dürtüleri kontrol eder, hipokampüs hafiza ile ilgili bölümdür, amygdala tehlikeyi hesaplayan ve korku panik ve endise ile ilgili duyulari yönetmekle ilgili bölümdür, insula (insular cortex) vücut ve zihnin entegre oldugu bölüm, insan olmanin gereklilikleri burada hissedilir, adalet duygulari, begenmeme, igrenme gibi duygular burasi ile baglantilir, ayrica bagimliliklar ile ilgili çok önemli bir yerdir.
Broca’s alani konusma ile ilgili bölüm, akkumbens çekirdegi de ödül merkezidir beynimizin, o nedenle yine bagimliliklari anlamak ve belki de çözmek için bolca arastirma yapilsa çok yararli olabilir insanliga.
Beyin bebek dogduktan sonra ilk aylar ve ilk yillar çok hizli gelisiyor, elbette çevre faktörünün özellikle annenin rolü çok büyük bu gelisimde. Daha çok uyarana maruz kalan beyinde sinapslar agaç dallari gibi gelisiyor, zeka ve algi yükseliyor.
Buraya kadar olan bilgiler çok normal ama sürpriz su ki; beyin sadece belli yaslara kadar degil yasam boyunca gelisebiliyor. Beyinde yeni yollar, patikalar açilabilmesi ya da tam tersi kullanilmayan patikalarin kaybolmasi yani sinapslarin budanmasi da söz konusu olabiliyor.
Iste benim de ‘bilirsem isime yarayabilir diye düsündügüm bölüm de burasi belki de: Beynimizdeki baglanti hatlarini gelistirebilirsek, kapasitemizi becerilerimizi artirabiliriz, hatta aliskanliklarimizi da yönetebiliriz, beyni zorlamak onu islemek üzerinde çalismak gerekiyor.
Iste bu sekilde DNA’da degisiklik olmadan stres, beslenme, egzersiz, ögrenme, çalisma, yeni deneyimler, hobiler gibi çevresel kosullardan etkilenen beynimizde RNA da kalitsal degisiklikler oluyor ve bu sonraki nesle de aktariliyor.
Bu bilim dalinin adi ise Epigenetik.
Bence son nefesimize kadar gayret etmemiz gerekiyor.
Sevgiyle kalin,