https://search.google.com/search-console/

  • BIST 100

    10542,09%-0,94
  • DOLAR

    40,56% 0,02
  • EURO

    47,06% -1,35
  • GRAM ALTIN

    4316,94% -0,80
  • Ç. ALTIN

    6936,29% -0,77

MURAT FIDAN


KADINLARI KULLANAN KUREYS’IN SEYTANI; NADR BIN HARIS.


INSANLAR ISLAMIYETI KABUL ETMESIN DIYE GÜZEL VE CAZIBELI KADINLARI KULLANAN KUREYS’IN SEYTANI; NADR BIN HARIS. 

Mekke’nin dessas, kurnaz, seytani planlarinin öncülerinden  Nadr bin Haris, Hz  Resulullah (asm) efendimiz ile mücadele eden Kureys’in ileri gelen liderlerinden birisi olup tam kimligi; Nadr b. Hâris b. Kelede b. Alkame b. Kelede b. Abd-i Menâf b. Abdu’d-Dâr b.Kussayy’dir.Künyesi Ebû Kâid’dir.

Okuma yazma bilen ve etkili konusan biriydi. Hz. Rasûlullah (asm) efendimize ve ashabina en acimasiz sekilde eziyet ederek onu inciten, Kureys içinde sözü dinlenen biriydi. Ayrica Nadr, müsriklerin akil hocalarindan olup çok zeki ancak fesat bir adamdi. Ibn Hisâm’in onun hakkinda kullanmis oldugu: “Nadr, Kureys’in seytanlarindan birisidir.” ifadesi bunun bir göstergesidir. Çikarlari geregi yalan söylemeyi kendine âdet edinmis bir liderdi. Câsiye Suresi’nin 7. ayetinde onun ne kadar yalanci birisi oldugu “effâk” kelimesiyle belirtilmistir. Ibn Hisâm, effâk’in  “Kezzâb”(çok yalanci) manasina geldigini belirtmektedir.

Nadr b. Hâris, ticaretle ugrasir ve çok seyahat ederdi. Bu seyahatleri sirasinda ugradigi yerlerin âlimleriyle görüsüp bilgi edinirdi. Hîre'ye de gitmis, orada Acem sahlarinin hikâyelerini, Rüstem ve Isfendiyar'a ait birtakim hikâyeleri ögrenmisti. Acem kitaplari okur, Hiristiyanlar ve Yahudilerle oturup kalkardi. Hîre'de, ud çalmayi ve Hîrelilerin sarkilarini ögrenmis; bunlari Mekkelilerden birçok kimseye de ögretmisti.

Nadr b. Hâris, Hz. Hz. Peygamber’in (asm) komsusuydu ve onu yakindan taniyordu. Kureys, Allah Elçisi hakkinda ne yapmasi gerektigini tartisirken Nadr toplulugu söyle uyarmisti:

“Ey Kureysliler! Basiniza öyle bir is açilmistir ki artik siz onun üstesinden gelemezsiniz. Muhammed henüz gencecik bir delikanli iken sözce en dogrunuz, emanetçe en emininiz idi.  Siz  en çok ondan raziydiniz. Saçlarina ak düstügü ve size bu isle geldigi zaman ise ona sihirbaz dediniz. Hayir, o sihirbaz degildir. Zira biz sihirbazlarin ne yaptiklarini biliriz. Ona kâhin dediniz. Hayir, o kâhin degildir. Zira onlarin sözlerindeki secileri biliriz. Ona sair dediniz. O sair degildir, çünkü biz siiri ve o sanatin inceliklerini biliriz. Sonra ona mecnun dediniz. Hayir, o mecnun degildir, çünkü biz mecnunlari da biliriz. Onun ne karistirmasi vardir ne de vesvesesi. Ey Kureysliler, durumunuzu bir düsünün! Gerçekten basiniza büyük bir is gelmistir.”

Nadr, sazi ve sözü, Hz. Peygamber’i ve onun dinini kötülemek için kullanmistir. Baska topluluklardan edinmis oldugu bilgilere güvenerek Hz. Peygamber ile münazaraya kalkisir ve Hz. Resulullah’a (asm) hakaret ederdi. O, ögrendigi hikâyeleri insanlara anlatarak Islâm’a girmelerini engellemeye çalisirdi.

“Insanlardan öylesi vardir ki, bilgisizce Allah yolundan saptirmak ve o yolu eglenceye almak için, eglencelik asilsiz ve faydasiz sözleri (lehve’l-hadis) satin alir. Iste onlar için asagilayici bir azap vardir.” (Lokman 31/ 6)

Lehve’l-hadis’i “insani oyalayan, isinden alikoyan sözler, asilsiz hikâyeler, masallar, romanlar ve tarih kilikli efsaneler” olarak tanimladiktan sonra bu ayetin inis sebebinde söyle denildigini belirtiyor: Nadir b. Hâris ticaretle Faris’e (Iran’a) gidiyor. Acemlerin hikâyelerini, efsane kitaplarini getiriyor ve bunlari Kureys’e okuyarak: “Muhammed, size Âd ve Semûd hikâyeleri söylüyor. Gelin ben size Rüstem’in, Isfendiyar’in, Kisralarin hikâyelerini anlatayim.” diyor ve bu sekilde birçoklarinin Kur’ân dinlemesine engel oluyordu. Nadr bin Hâris masallarla, sarkilarla, asilsiz hikâyelerle halki cezbedip oyalayarak ilâhî vahyi hafife almak istemektedir. Niyeti Kur’an dâvetini alaya almak, maskara etmek ve gülünç duruma düsürmektir. Kafasinda Allah’in diniyle savasmak üzere bir taktik gelistirmistir.

Hz. Peygamberimiz (asm) dini teblig için insanlarla her firsatta konusmustur. Onlara Allah'i anlatir, tek bir ilaha inanmaya davet eder, Kur'ân-i Kerîm okur, önceki milletlerin ne tür azaplara ugradiklarini haber vererek kavmini bu kötü akibetten sakindirirdi. Hz. Peygamber (asm) o meclisten ayrilir ayrilmaz, Nadr b. Haris oraya gelir, insanlara söyle seslenirdi: “Ey Kureys cemaati! Vallahi, ben ondan daha güzel söylerim. Siz benim yanima geliniz! Ben size onun anlattiklarindan daha güzelini anlatirim.”

Bu sözlerinden sonra, Acem sahlarinin, Rüstem ve Isfendiyar’in hikâyelerini anlatir, “Muhammed benden ne ile daha güzel konusurmus? Ben anlattigim hikâyeleri nasil baskalarindan almissam, o da bunlari baskalarindan yazip almistir!” der; “Hangimizin sözü daha güzel? Benimki mi, yoksa Muhammed'in ki mi?” diye sorardi. Bu sekilde Hz. Peygamber’in de hikâye ve masal türünden haberler aktardigi izlenimini insanlara vermeye çalisirdi.

Asagilik Bir Mücadele Tarzi:

Günümüzde de insanlari hakikatten ve islamiyetten uzaklastiran, zindika komitelerinin seviyesiz medya, tv ve boyali basininin ilham kaynagi bu olsa gerek ki; Nadr b. Hâris, Islamla mücadelesinde basarili olabilmek seytani planlarindan biri de oyun ve eglenceyi kullanmak ve insanlari bunlarla mesgul etmekti. Sirf bu is için güzel ve cazibeli, sesi etkileyici sarki söyleyen iki kadin köle satin almis ve insanlari bu bu dehsetli ve cazibeli kadinlarla oyalamistir. Cariyelere söylemis oldugu sözler, mücadelesinin ne kadar ahlaksiz oldugunun delilidir. Nadr b. Hâris, Hz. Peygamberimiz bir insana hakki anlatip yanindan ayrildiktan sonra hemen kiraladigi bu kadinlardan birini görevlendirerek söyle derdi: “Bu adama yedir, içir ve onu öyle eglendir ki Muhammed’in telkinlerine uymasin.”

Bu teklif, Hz. Resul-i Ekrem’in (asm) insanlarda olusturdugu ruhsal etkinin hemen ardindan yapilmasi yönüyle, insanlara söylenilenler üzerinde akliselim ile düsünmelerine firsat vermemek için düzenlenmis bir sabotajdir. Bu rivayetten de anlasiliyor ki Nadr b. Hâris, Hz. Resulullah’i âdeta bir gölge gibi takip etmektedir.

Hz. Resulullah’a’in (asm) bir kimseyle ilgilendigini gördügünde hemen o adama gider, ya eski dinine döndürmeye çalisir veya atalarinin dininde kalmasi için gayret sarf ederdi.          

Hz. Peygamberimiz (asm)) Ebû Uhayha Saîd b. Âs'in yanina ugrar, ona Islâmiyet’i anlatirdi. Ebû Uhayha, Hz. Peygamberimiz (asm) hakkinda “O, semadan konusuyor!” demeye baslamisti. Nadr b. Haris, Ebû Uhayha'nin yanina gidip: “Isittigime göre; sen Muhammed'in sözlerini güzel buluyor, begeniyormussun. Bu nasil olur! O, ilahlara dil uzatiyor! Baba ve atalarimizin cehennemde olduklarini söylüyor! Kendisine tâbi olmayanlari azapla tehdit ediyor!” dedi. Bunun üzerine, Ebû Uhayha, Hz. Peygamberimize (asm) düsman kesildi. 

Hz. Peygamberimizi (asm) ve teblig ettiklerini kötülemeye “Dogrusu, biz bunun getirdiklerinin bir benzerini daha isitmedik! Böylesi ne Yahudilikte, ne de Hiristiyanlikta var!” demeye basladi.

Yüce Kur’an’i Kerim’i, Hz. Peygamber’in uydurdugunu, bu konuda baskalarinin da kendisine yardim ettigini öne süren inkârcilar, çok defa Kur’an’in tamamina, bazen de insanlarin ahirette diriltilecekleri haberine “eskilerin efsaneleri” nazariyla bakmislardir. Kur’ân-i Kerim’de “?????? ???????” “Öncekilerin masallari” cümlesinin fikir babalarindan birisi Nadr b. Hâris’tir. Nadr, Hz. Peygamber’in geçmis ümmetlerden verdigi haberleri “Evvelkilerin masallari” diyerek alaya alirdi. Ibn Hisâm’in Ibn Abbas’tan rivayet ettigi bilgiye göre Kur’ân- i Kerim’de içinde “Esâtîr” kelimesinin geçtigi her ayet, Nadr Ibn Hâris hakkinda nazil olmustur.

Ebû Süfyân, Velîd b. Mugire, Ebû Cehil, Utbe b. Rebîa ve Nadr b. Hâris’ten olusan bir grup, Kur’an okumakta olan Hz. Peygamber’i gizlice dinlemeye gitmisler, eski dinî inançlar konusunda bilgi sahibi oldugu kabul edilen Nadr’a Hz. Peygamber’in ne okudugu sorulmus, o da, “Ne dedigini anlayamiyorum, fakat galiba benim size dedigim gibi geçmis milletlerin efsanelerinden bahsediyor.” cevabini vermistir.

Nadr b. Haris Kur’an’in kaynagi hakkinda süphe olusturmak istiyordu. Hz. Muhammed’in (asm) baskalarindan yardim aldigini iddia ediyor ve söyle diyordu: “O, getirdigi kitap üzerinde, ancak, Esved b. Muttalib'in kölesi Cebr ile Seybe veya Utbe b. Rebia'nin kölesi Addas'in ve daha baskalarinin yardimini görüyor!” diyordu. Kur’an, bu isnat ve iftirayi da söyle reddeder:

“Süphesiz biz onlarin: Kur'an'i ona ancak bir insan ögretiyor, dediklerini biliyoruz. Kendisine nispet ettikleri sahsin dili yabancidir. Hâlbuki bu (Kur'an) apaçik bir Arapçadir.”

Kureysliler, Nadr b. Haris ve Ukbe b. Ebî Muayt'i Medine'ye Yahudi hahamlarinin yanina göndererek söyle dediler: “Onlara Muhammed hakkinda bazi seyler sorun, onun niteliklerini ve söylediklerini anlatin. Çünkü Yahudiler kendilerine kitap gönderilen ilk toplumdurlar ve onlar, peygamberler hakkinda bizim bilmedigimiz bilgilere sahiptirler.” Bunun üzerine bu sahislar çikip Medine'ye gittiler.

Kaynaklarda gördügümüz kadariyla Nadr b. Hâris, sözlü satasmalarla yetinmeyerek Hacûn yokusunda Hz. Peygamber’i öldürmek için ona saldirmis ama buna muvaffak olamamistir. Ayrica Daru’n-Nedve’de Hz. Muhammed’in öldürülmesi kararini alanlar ve gece evi kusatip bu isin gerçeklesmesi için çaba sarf edenler arasinda Nadr b. Hâris de vardir.

Nadr b. Hâris, Islâm’a karsi yapilan her faaliyette basi çekerdi. Bedir Savasi’nda savasa gelmek istemeyen müsrikleri korkaklikla suçlayarak orduya katilmaya ikna etmisti. O, Müsrik ordusunun sancaktarligini yapan üç kisiden birisidir. Kureys’in zenginleri her gün sirayla 10’ar deve keserek ordunun karnini doyururlardi. Nadr da bunlardan biriydi.

Bedir Savasi’nda müsrik liderlerin çogu ölmüs bazilari da esir alinmisti. Nadr b. Hâris de bu esirlerin içerisindeydi. Hz. Peygamber, onu görünce uzun bir süre ona bakti. Bu bakistan geçmiste ona ve Müslümanlara yaptigi eziyetleri hatirlayan Nadr, yanindaki arkadasina: “Muhammed vallahi, beni öldürecek! O bana öldürecek gibi bakti.” diyerek endisesini ifade etti. Akibetinin iyi olmayacagini anlayan Nadr, aracilar aramaya basladi. En yakin olarak gördügü akrabasi Hz. Mus’ab b. Umeyr’e gelerek (r.a.) Hz. Peygamberle (asm) konusmasini ve diger esirlere ne yapiliyorsa kendisine de aynisinin yapilmasini istedi.

Mus’ab b. Umeyr Allah’in Kitabi ve Rasûlü hakkinda söyledigi sözleri hatirlatti ve  ”Rasûlullah’in ashâbina çok eziyet ederdin.” Diyerek kendisine yardim etmeyecegini söyledi. 

Hz. Peygamber, Bedir dönüsü Safrâ mevkiine geldiklerinde Hz. Ali’ye (r.a) onun öldürülmesini emretti.

(Kaynak: Büyük çogunlukla Siyer-i Nebi’den alinmistir.)

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.