Gerçegi buldum demekle gerçek olur mu?
Matrix filminin bas rolü Neo’nun “bir bölümde Morpheus’un “gerçek nedir?” sorusuna verdigi cevabi; “Eger hissedebildigin, koklayip, tadip, görebildigin seylerden söz ediyorsan “gerçek” beyne iletilen elektrik sinyallerinin yorumlanmasidir.”
Öncelikle gerçek nedir bilmeliyiz.
Gerçek; duyu organlariyla hissedilen ve hiç kimsenin süphe etmedigi olaylardir. Realizm, gerçekçilik akimidir. Söylediklerimizin, gördüklerimizin dogru oldugunu anlatirken kullandigimiz kelime; gerçektendir. “Gerçek dost” tabiri bütün istenilen özellikleri içinde barindiran sevdiklerimize söyledigimizdir. Yalan, aldatma, yanilgi gerçekligin zit anlamlaridir.
Gördüklerimin hem yaratani hem de tek sahibi olduguna inandigim Rahman, gerçekliligi indirdigi kitabin içinde 247 defa “HAK” kelimesi ile bize sunmustur.
Rahman Bakara suresinin 42. Ayetinde “Hakki batil ile örtüp bile bile gizlemeyin.” demistir.
Inandigim kitabin son elçisinin duasi su sekildedir. “Allahim! Sen haksin, senin vaadin haktir, sana kavusmak haktir, senin sözün haktir, cennet haktir, cehennem haktir, peygamberler haktir, Muhammed haktir, kiyamet haktir.”
O halde HAK nedir?
Sözlükte “gerçek, sabit ve dogru olmak, gerekmek; bir seyi gerçeklestirmek; bir seye yakînen muttali olmak” anlamlarinda masdar, “gerçek, sabit, dogru, varligi kesin olan sey” anlamlarinda isim olan hak kelimesinin çogulu hukuktur. Her sey ziddi ile daha iyi anlasilir. Hakkin ziddi da batildir. Inkari mümkün olmayacak her sey hakkin içindedir. Hak kelimesi varligi kesin olan, mutlak gerçek, Rahman olan Allah’in (c.c.) hem ismi hem de sifatidir. Ve her canli istese de istemese de gerçek sahibine dönecektir.
Bu hakikat En-am suresinin 62. Ayetinde su sekilde geçer;
“..Insanlar gerçek sahipleri olan Allah’a döndürülürler. Bilesiniz ki hüküm yalniz O’nundur. Ve hesap görenlerin en çabugudur.”
Bütün fikir akimlari hak arayisindadir. Bütün sorular, sorgulamalar Hakki bulmak içindir. Farabinin hak kavrami “aklin dis dünyada var olan gerçekligi tam bir uygunlukla kavramasidir.” Var olan üzerine düsünülür. Sorular sorulur.
Gündemimize düsen, bizi düsündüren, sorular sorarak sorgulamamiza sebep olan her sey bir yönden HAK bir yönden BATIL, diger yönden içine Hak bulastirilmis batildir. Imam Gazali bu konuya su anlamli ifadeler ile açiklik getirir. Benim de kanaatima uymaktadir.
“Her gerçek varligin gerçekligini kendisine borçlu bulundugu, kendisini bizatihi gerçek olan varlik olan varlik” diye tarif etmesidir. Bu varliklar içinde Hak adina en layik olan ALLAH’tir. Bütün sözlerin en dogru olani da “LA ILAHE ILLAH ALLAH” tir. ” demistir.
O halde Hak kavraminin içinde gerçeklilik, dogruluk vardir. Ve görülen her sey Hakkin sahibine isarettir. Delildir. Ayettir. O halde Hak sahibi olanin hakkini kullanma, koruma ve isteme yetkisi vardir. Hak kavrami haklinin en çok kullandigi kavramdir. Zira herkes “hak” arayisi içindedir.
Yunus Suresi 103. Ayette de Allah, elçilerini, iman edenleri ve inananlari kurtaracagini bunu da üzerine borç olarak aldigini buyurmustur. Rum suresi 47. Ayetinde de “...Inananlara yardim etmek bizim üzerimizdeki bir haktir.” buyurmustur.
Peki, inananlar annelerinin sütü gibi HAKKI oldugunu bildikleri korunmayi nasil HAK eder?
Malumdur ki hak edilmeyen anlasilmaz. Bedeli ödenmeyen kalici degildir. Verecegini ve koruyacagini söyleyen Allah her seyin yegane ve tek sahibidir. Hak sahibine inanarak yani güvenip teslim olarak, dogru hareket edererek hak sahibi olabiliriz. Ancak bu sekilde hos bir hayat, güzel bir istikbal vardir. Bu hakikat Rad suresinin 29. Ayetinin konusudur.
Peki vermeyi dilemeseydi istetir miydi Rahman?
Hasili Kelam; “ Duaniz yoksa, Rabbim sizi ne yapsin? Yalanladiniz. Bu yüzden azap kaçinilmaz olacaktir.” (Furkan, 76/77)