Tahsil hayatimizdan bahsettigimiz yazilarimizi, yaptigimiz arastirmalardan ve kitap çalismalarimizdan bahsederek noktalayalim.
Gazetecilik yillarinda 85 arastirmamiz yayinlanmis. Bunlardan iki ay kesintisiz devam edenler de vardi. Bu arastirmalarimiz esnasinda yüzlerce kitap taradik. Ayrica yaklasik yüz yillik gazete arsivlerini gözden geçirdik.
Mesela, “Basin’da Çanakkale Zaferi” arastirmasini yaparken o devrin Osmanlica yayinlanan bütün gazetelerini ve dergilerini taradik, özel izinle foto muhabiri arkadas resimlerini çekti. Fakülte bitirme tezim, “Abdülhak Mihrünnisa Hanim” idi.
Bu saire hanimin hayatini ve eserlerini arastirirken yine o devrin Osmanlica yayinlanan bütün dergilerini taradik. Muhtelif arastirmalar için Latince yayinlanan hemen hemen bütün gazeteleri gözden geçirdik.
27 Mayis darbesini ve diger darbeleri incelerken… 12 Eylül darbesinden sonra ihtilalin lideri sik sik “tencereyi kirlettiler” edebiyati yapiyordu. Biz de tencereyi gerçekte kimlerin kirlettigini belgeleriyle ortaya koymak için kollari sivadik.
Yaklasik 30 yillik gazeteleri taradik. 500 daktilo sayfasi tutarinda bir arastirma yazisi hazirladik. Ancak MGK bildirisiyle bu yayinimiz durduruldu. Buna mümasil gazetede yayinlanan ve bazilari bir-iki ay tam sayfa verilen o arastirmalarimiz için gazete ve dergilerden ayri, yüzlerce kitap okuduk.
Bunlar arasinda pek çok arastirmamiz sonralari kitaplasti. Mesela, “Meshurlarin Son Anlari” 95 baski yapti. “Kim Cumhuriyetçi? Bediüzzaman mi, M. Kemal mi?”, “Bize Nasil Zulmettiler”, “Zaferlerimiz”, vs. kitap olarak da büyük ilgi gördü.
Rabbimin lutfuyla, 1980-2020 yillari arasinda 120’den fazla kitabimiz yayinlandi. Bu kitaplari hazirlarken yüzlerce, hatta binlerce kitap okudum.
Mesela, “Ölüm Sonrasi Hayat” kitabini hazirlarken 200 küsur kitap okudum ve arastirdim, notlar aldim. Merhum hocam Prof. Dr. Mehmet Kaplan, sik sik, “Aslan yediginden mürekkeptir” sözünü tekrar ederdi. Bütün o okuduklarimiz bize “kültür ve irfan gidasi” oldu.
Evet, bu kitap çalismalarini yaparken sahsim ve aile efradi olarak fedakârlikta bulunduk. Gezmedik, seyahat etmedik, hatta piknige bile gitmedik. Ev halki da bana uydu. Haklarini helal etsinler. O kitaplarda onlarin da dogrudan ve dolayli katkilari oldu. “Gençligin Ilmihali”, “Öldükten Sonra Neler Olacak” gibi kitaplarimizi okuduktan sonra namaza baslayanlar oldu. Bu güzellikler bize yeter.
Bir kitap çalismasi için hayli zamandir kendimi okumaya verdim. “TBMM Gizli Celse Zabitlari”ni okuyorum. Zabit dedikse, büyük ansiklopedi ebadinda yüzlerce sayfa doküman. Elimde okudugum cilt 894 sayfa.
Koltugumun altina alip parka gidiyorum. Yanimda su, termosta çay, bir kalem, bir de biçak. “Biçak ne alaka?” diyeceksiniz. Benim temin ettigim zabit cerideleri ciltli degil, kesilmemis. Sayfalari biçakla açip okuyorum.
Etrafimda çocuklar civildasarak parkta oynuyor, insanlar piknik yapiyor. Ben ise ha bire okuyorum, satirlarin altini çiziyorum. Bazen de gözyasi döküyorum. Zira cepheyi gezen milletvekilleri anlatiyor:
“Askerimizin ayaginda çarik yok. Yalinayak olan askerlerimizi gördüm. Üzerlerinde dogru dürüst elbise yok. Su temin edecek fiçilarimiz noksan, askerlerimiz susuz kaliyor. Tüfek noksan, cephane noksan…” Onlar siraladikça benim yüregim burkuluyor. O kahramanlari daha çok seviyorum. Ne büyük fedakârlikla mücadele vermisler.
Iste bizler parkta ferah fahur oturuyorsak, evimizde yemegimizi yiyip çayimizi içiyorsak, basimizi sokacak bir yuvamiz varsa, bunu o fedakâr kahramanlara borçluyuz.
Belki aylar aylar sonra bu okumalarimizi hamur gibi yogurup okuyuculara takdim edecegiz. Daha çok ter dökecegiz, ancak bütün bu çalismalarimiz ve gayretimiz helali hos olsun. Bizim gibi birileri hamallik yapmali ki, bu sekilde okumaya vakti olmayanlarin da o çileli devirden haberleri olmali. O muhtesem zaferler nasil kazanilmis, insanlarimiz bilmeli.
Iste böyle dostlar! Bu yasa kadar bu sekilde durmaksizin okuduk ve yazdik. Bazen ev halki îkaz ederdi, “Gözüne yazik, bak kipkirmizi olmus!” Gözümüze pamugu çaya batirip kompres yaparak okumaya devam ettik.
Bütün bunlari, belki gençlerden ders ve ibret alanlar çikar, ellerindeki su meret akilli telefonlari ve tabletleri birakip da okumaya yönelirler diye yaziyoruz. Onu bunu bilmem, okumadan ilerleme de olmaz, medeniyet de, adam olma da….