Eğitim deyince aklımıza ilk gelen şey okul, ders, kitap, müfredat… Ama aslında eğitimin kalbi ne müfredattır ne de binalardır. Eğitimin kalbi öğretmendir.
Bir çocuk için öğretmen, sadece bilgi aktaran biri değildir. Öğretmen, onun gözünde bir rehber, bir rol model, bir hayat pusulasıdır. Kimi zaman anne babadan bile daha etkili olur. Çünkü çocuk evinde 3-4 saat geçirirken, okulda öğretmenini gün boyu görür. Öğretmenin bakışı, sözü, tavrı çocuğun zihnine kazınır.
Unutmayalım: Bir öğretmenin bir tebessümü, bir sözü, bir nasihati bazen bir öğrencinin hayatının yönünü değiştirebilir. Kimimiz hâlâ ilkokuldaki öğretmenimizin sözünü hatırlıyoruz değil mi? Çünkü o söz kalbimize kazınmıştı.
“Bir nesil inşa etmek istiyorsak, öğretmeni güçlendirmeli ve öğretmeni sadece ders değil, insan yetiştiren mimar olarak görmeliyiz.”
Bugün ne yazık ki sistem, öğretmenleri sadece ders yetiştiren bir görevli gibi görüyor. Ama biz biliyoruz ki, öğretmen sadece ders değil, insan yetiştirir. Çocuğa cesareti de öğretmen aşılar, korkusunu da. Çocuğa güveni de öğretmen kazandırır, özgüvensizliği de.
Eğitimin temel taşı öğretmendir. Öğretmen olmadan okul bir binadan ibarettir. Ama öğretmen, o binaya ruh katar. Çocuklarına sadece bilgi değil, merhamet, sabır, vicdan ve adalet duygusu da öğretir.
“Bir nesil inşa etmek istiyorsak önce öğretmeni güçlendirmeliyiz.” Öğretmeni sadece ekonomik anlamda değil, saygınlık, değer ve destek anlamında da yüceltmeliyiz. Çünkü toplumun geleceği, öğretmenin omuzlarındadır.
Benim nazarımda öğretmen, “geleceği inşa eden isimsiz mimar”dır. Bir öğrencinin defterine yazdığı her kelime, aslında toplumun kaderine yazılmış bir tuğladır.