Kumar Raporu Alarm Veriyor: Gençler Dijital Bahis Tuzağında!
Bu haftaki konumuzun önemine binaen, içimi acıtan, vicdanımı rahatsız eden bir gerçekle yüzleşerek söze başlamak istiyorum. Yeşilay’ın kumar raporu açıklandı… Ve rakamlar sadece sayı değil, ailelerin çöküşünün sessiz istatistiği.
15 yaşındaki bir çocuğun elinde artık kumar makinesi değil, akıllı telefon var.
Ve ne yazık ki, bu milletin evlatları "bahis" adı altında dijital kumar masalarında kaybediliyor.
Bugün kumar, kahvehane köşelerinde saklanan bir illet değil… Evlerin içine, yatak odalarına, hatta çocukların parmak uçlarına kadar girmiş durumda.
Ve biz fark etmiyoruz… ya da fark etmek işimize gelmiyor.
Rapora göre kumar bağımlılığına ilk kez başlayanların %71’i 15–24 yaş arasında.
Bu ne demek biliyor musunuz?
Biz henüz çocuk saydığımız bir yaş grubunu, sanal masalarda kaybediyoruz.
Ekranda "tek tıkla kazan", "oran patladı" diye parlayan o renkli butonların arkasında bir milletin geleceği tezgâha diziliyor.
Buna "oyun" diyorlar,
Ben buna dijital sömürü diyorum.
Uzmanlar adına "dijital avcılık" demiş…
Bence bu bildiğiniz pusu kurup evlat avlamak!
Bu mesele sadece para kaybetmek değildir.
Kumar girdiyse bir eve…
Orada huzur ölür, güven biter, çocuklar susar, eşler birbirine yabancılaşır.
Yeşilay’ın verisi net: Türkiye bağımlılıklar yüzünden her yıl 78 milyar dolar kaybediyor.
Ama ben diyorum ki:
Kaybedilen para değil… Kaybedilen baba, kaybedilen evlat, kaybedilen yuva.
Bugün bir aileyi yıkmak için top, tank, tüfek gerekmiyor…
Bir bahis uygulaması yetiyor.
Sayın Cumhurbaşkanı "Sanal kumarın kökünü kazıyacağız" dedi.
Bu önemli bir irade beyanıdır.
Ama bu mücadele sadece bir devlet politikası değil, bir millet seferberliği olmak zorunda.
Anne babalar!
Evlatlarınızın gözlerinin içine bakın…
Geceleri odasına kapanan çocuğunuz oyun mu oynuyor, yoksa bahis batağına mı sürükleniyor?
Sormaya cesaretiniz var mı? Yoksa “duymayayım yeter ki, huzurum bozulmasın” diyerek susmayı mı tercih ediyorsunuz?
Kumar bağımlılığı başladıktan sonra kurtarmak çok zor.
Yangın çıktıktan sonra kovaya su aramak boşunadır.
Yangın çıkmadan kapılara su serpmek zorundayız.
Eğitim sistemi bu konuyu müfredatına almalı.
Medya, “bahis kazandırdı” diye sahte kahramanlık hikâyeleriyle ekranları süslememeli.
Aileler, “benim çocuğum yapmaz” yanılgısından çıkmalı.
Devlet, teknik takip ve engellemelerin yanında psikososyal destek seferberliği başlatmalı.
Aile bu milletin ana direğidir.
O direk çökerse devlet de düşer, gelecek de düşer.
Kumar, o direği sessizce içten içe kemiren en sinsi bağımlılıktır.
Bir Dahaki Makalemizde Yeniden Buluşmak Dileğiyle…
Hürmet, muhabbet ve derin bir yürek sızısı ile…
Sizce dijital kumar gençlik için yeni bir bağımlılık savaşı mı? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın, bu sessiz tehlikeyi birlikte konuşalım.