• BIST 100

    10970,11%0,47
  • DOLAR

    42,52% 0,06
  • EURO

    49,59% 0,02
  • GRAM ALTIN

    5775,26% 0,40
  • Ç. ALTIN

    9314,94% 0,16

PROF. DR. CAHIT KURBANOGLU


Kutlu Doğum 69: Risaletin Şahitleri ve Delilleri

Prof. Dr. Cahit Kurbanoğlu, Risale-i Nur’un On Beşinci Şuâ’sından hareketle, Peygamber Efendimiz’in risaletine ilmi, akli ve manevî delillerle şahitlik eden âlimleri anlatıyor.


Asfiyâ (Hz. Peygamber Aleyhissalâtü Vesselâm’ın yolundan giden ilim ve takvâ sahibi velî kullar) ve sıddîkîn (Allah yolunda sadakatte en ileri olanlar) denilen müçtehitler (âyet ve hadisler başta olmak üzere diğer dinî delillerden hüküm çıkarma bilgi ve kabiliyetine sahip olanlar), imamlar, allâmeler (büyük âlimler); İbn-i Sînâ, İbn-i Rüşd gibi dâhî feylesoflar misillü (felsefeciler gibi) binlerce ehl-i tahkik (gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler), aklî ve mantıkî bir tarzda, her biri ayrı bir meslekte, şüphesiz binlerce hüccetlere (kanıtlara) ve kat‘î burhanlara (kesin, sarsılmaz delillere) istinaden (dayanarak) ilmelyakîn derecesinde (ilmi, sağlam delillere dayanarak) Muhammed’in (Aleyhissalâtü Vesselâm) risaletine ve hakkaniyetine iman etmişlerdir.

Bu, öyle küllî bir şehadettir ki, onların umumu kadar bir zekâya sahip olmayan kimselerin karşılarına çıkması mümkün değildir.
İşte o hadsiz şahitlerden birisi de bu zamanda Risale-i Nur’dur ki, münkirler (inançsızlar) ona karşı hiçbir çare bulamadıklarından, zabıta ve adliyeyi aldatıp mahkeme eliyle susturmaya çalışmaktadırlar.

On ikinci:
Âlem-i İslâm’da her biri ümmetin ehemmiyetli bir kısmını daire-i dersine (ders halkasına) alıp, harika irşad (doğru yolu gösterme) ve kerametlerle (Allah’ın bir ikramı olarak) mânevî terakki ettiren (yükselten), hüccetler (kesin deliller) yerinde müşahedata (mânevî âlemlerde bazı hakikatleri gözlemleme) ve keşfiyata (mânevî hakikatleri keşfetme halleri) dayanan, “aktâb” (büyük velilerden zamanının en büyük mürşidi olan kimseler) denilen en derin ehl-i tahkik (gerçeği araştıran ve delilleriyle bilen âlimler) ve hakikat erbabı, ruhânî terakkilerinde (ruh âleminde yükselme, manevî yol alma) Muhammed’in (Aleyhissalâtü Vesselâm) risaletini ve sadıkıyetini (doğruluğunu) ve en yüksek mertebe-i hakkaniyette (hak ve adalet mertebesinde) bulunduğunu keşfen (bularak) ve şuhuden (kalp ve ruh ile çeşitli mertebelerde görerek) müttefikan (fikir birliğiyle) ve mütetabıkan (birbirine uygunluk içinde) nübüvvetine (peygamberliğine) şehadet etmişlerdir.

Bu, öyle bir imzadır ki; onların umumu kadar bir yüksek mertebe-i kemalâtı (mükemmellik derecesini) kazanmayan kimseler o imzayı bozamazlar.

On üçüncü şehadet:
Dört küllî (kapsamlı), çok geniş ve kat‘î hüccetlerden (kesin delillerden) ibarettir:

‎وَبِشَهَادَةِ اْلاَزْمِنَةِ الْمَاضِيَةِ بِتَوَاتُرِ بَشَارَاتِ الْكَوَاهِنِ وَالْهَوَاتِفِ وَالْعُرَفَاءِ فِى اْلاَدْوَارِ السَّالِفِينَ وَبِمُشَاهَدَةِ بَشَارَاتِ الرُّسُلِ وَاْلاَنْبِيَاءِ وَبِشَهَادَتِهِمْ وَبَشَارَتِهِمْ عَلَيْهِمُ السَّلاَمُ بِرِسَالَةِ مُحَمَّدٍ عَلَيْهِ الصَّلاَةُ وَالسَّلاَمُ فِى الْكُتُبِ الْمُقَدَّسَةِ

“Ve bi şehadetil ezminetil mâdıyeti bi tevâtüri beşâreti’l-kevâhini vel hevâtifi vel urafâi fi’l-edvâri’s-sâlifîne ve bi müşâhedeti beşâreti’r-rusuli ve’l-enbiyâi ve bi şehâdetihim ve beşârâtihim aleyhimüsselâmü bi risâleti Muhammedin aleyhissalâtü vesselâmü fi’l-kütübi’l-mukaddeseti.”

Bu fıkranın kısaca bir meali burada beyan edilecektir.
İzahı ve senetleri ise Zülfikar’ın “Mu‘cizat-ı Ahmediye” kısmının sonunda mükemmel bir şekilde yer almaktadır.

Geçmiş asırlardaki kâhinler, hâtifler ve âriflerden tevatürle nakledilen müjdelerin, semavî kitaplarda müşahede edilen diğer nebî ve resullerin müjdelerinin ve o peygamberlerin (Aleyhimüsselâm), mukaddes kitaplarda Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm’a şehadet edip onun geleceğini tebşir etmelerinin şehadetiyle…

Yani, geçmiş zamanlarda nev-i beşerin meşahir ve namdarlarından (insanların ünlü ve şöhretlilerinden), başta enbiyâ (peygamberler) olmak üzere, ârifler (bilgide ileri olanlar), kâhinler (gelecekten haber veren kimseler) ve hâtifler (kendisi görünmediği hâlde sesi duyulan ve gelecekten haber veren cinler), müttefikan (fikir birliğiyle) Muhammed’in (Aleyhissalâtü Vesselâm) risaletine ve geleceğine, irhâsât nev‘inden (peygamber olmadan önce görülen olağanüstü hâdiseler) gayet sarih (açık) ve mükerrer (defalarca) haber verdiklerini, nakl-i sahih (doğru ve sağlam rivayet) ve bir kısmı tevatürle (yalan üzerine birleşmeleri mümkün olmayan topluluk rivayetleriyle) tarih, siyer ve hadis kitaplarında kayıtlı ve kabul edilmiş olarak görüyoruz.

Konunun ehli olan ilim sahipleri, bu hakikate katkı sunmak üzere kaynaklara müracaat edebilirler.
Bu konuya gelecek yazıda devam edilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.