Güvenilir haber kaynağınız Medya90.com

  • BIST 100

    10125,46%0,66
  • DOLAR

    34,92% 0,16
  • EURO

    36,70% 0,28
  • GRAM ALTIN

    2976,68% -0,97
  • Ç. ALTIN

    4844,33% -0,71

MURAT GÜLSAN


KAN HAFIZASI

Biz hep dedik ya yeryüzünde Türkler Allah'ın ordusudur diye. Nasıl ki şeytaniler rahmani olan her şeye saldırıyor yeni dünya düzeni adı altında, Rahmani olan Nizamı aleme karşı gelerek kendi sistemlerini kurmaya çalışarak şeytandan güç alıyorlarsa Türkler de sığındıkları iman ettikleri var olan tek olan Allah'tan güç alırlar.


 Allah yeryüzünde insanlığa faydalı olsun diye Demiri Türklere buldurmuş Türkler onu işleyerek demirciler lakabını almışlardır.
  Şeytanilere karşı olan, rahminilerin temsilcisi Türkleri Cenab-ı Hak yalnız bırakmamış her daim onlarla olmuştur. 
  İşte yaratıcı rahmaniyeti savunan ordusunun asil Türk’ün kanına bir hafıza yerleştirmiş yeri ve zamanı gelince hafıza devreye girerek yapılması gereken neyse yapılmıştır. Hiç ummadığın kişide Kadında erkekte yeri ve zamanı gelince unutma ki  asil Türk’ün kan hafızası devreye girer yapılması gereken yapılır.

  Peki nedir bu hafıza? Hemen bu konuya detaylıca girelim.

  18 Mart 1915’te, İngilizlerin Ocean adlı zırhlısı Çanakkale Boğazı’na dayanmıştı. Saat 5.30 civarında Müttefik filosundan kimi gemiler kendilerini taciz etmiş olan Rumeli Mecidiyesi’ni susturabilmek adına, çok şiddetli bir şekilde ateş altına almışlardı. Seyit Onbaşı, denize doğru bakınca düşman gemileri karaya sokulmuş olan taretlerinden duman ve alev yükseltiyordu.
  Ateş çemberi de genişleye genişleye Seyit Onbaşı’nın bataryasına kadar ulaşmıştı. Bataryanın sağına ve soluna mermiler art arda düşmeye başlamıştı. Bu durumu gören batarya komutanı da sığınağa emrini vermişti. Ancak batarya erleri bu sığınağa doğru ulaşmadan bir gürültü kopmuş ve yer yerinden oynamıştı.
  Seyit Onbaşı da o gürültüden daha sonrasını hatırlamıyordu ve düşman gemilerinden bir mermi de cephaneliğe doğru isabet etmiş, cephanelik de havaya uçmuştu. Bataryada bulunan erlerden toplam on dört kişi hayatını kaybetmiş ve yirmi dört kişi de yaralanmıştı. Geriye Seyit ve Ali isimli arkadaşlar bu olaydan yara almadan kurtulmuşlardı.
  Sağlık erlerinin yapmış oldukları müdahaleler ile birlikte kendine gelen Seyit Onbaşı gözlerini açınca bataryada iki arkadaştan başka kimse kalmadığını öğrenmişti. Bataryanın toplarından ikisi de toprağa gömülmüştü ve sadece bir tanesi iyi durumdaydı. Ancak bunun da vinci kırılmıştı.
  Seyit Onbaşı, daha sonra gemilere, topa ve yerde duran yaklaşık olarak 275 kilo olan mermiye baktı. Daha sonra Seyit Onbaşı mermiyi sırtına aldı ve topa doğru yürüdü. Ardından merdiven basamaklarına doğru ayağını attı, güç bir şekilde mermiyi namluya sürdükten sonra da kamasına kapaladı. Namluyu da geriye çevirerek mesafeyi ayarlayan Seyit Onbaşı, besmele çektikten hemen sonra da topu ateşledi.

  Atmış olduğu ilk mermi uzun bir şekilde düştü. Daha sonra bir tane daha mermi getirerek onu da namluya doğru sürdü. Bu attığı mermi de kısaydı. Ancak üçüncü mermi ise en önde bulunan geminin su kesiminde ve kıç tarafında patladı. Daha sonra da düşman gemisinden yoğun bir şekilde kara duman yükseldi. Seyit Onbaşı’nın tek başına taşımış olduğu topuna yerleştirdiği mermi Ocean savaş gemisini vurmuştu.
  İşte Balıkesir Havranlı Seyit ve Niğdeli Ali ‘nin burda kan hafızası devreye girmiş ne yapacakları ve güç o hafızadan kaynaklı gelmiştir.

  Nene Hatun’un Kan hafızası.

  Aziziye’de Moskof’a indirdikleri unutulmaz darbeyi ve efsanevî mücadelenin destanlaşan anlarını şöyle anlatıyordu: “Muharebenin gürültüleri ile uyandık. Kocam baltasını kaptığı gibi dışarı fırladı. Biraz sonra bana dönerek; ‘Ruslar tabyalara girmiş, sen çocuğa bak, arkamdan gelme. Biz, Rus’u durdururuz!’ dedi ve gitti... 
  Bütün memleketin boşaldığı, herkesin Rus’u karşılamaya, vatanı kurtarmaya gittiği bugün, ben nasıl evde kalabilirdim? “Bebem anasız büyür de, vatansız büyüyemez.” “Seni bana Allah verdi. Ben de O'na emanet ediyorum." Minik yavrumu Allah’a emanet ederek, evde bulunan satırı aldım ve sel gibi akan kalabalığa karışarak tabyalara doğru koşmaya başladım... 
  Mecidiye Tabyalarını aşıp düzlüğe indiğimiz zaman, düşmanın kulaklarımızı sağır eden tüfek ateşleri altında yaralanana, ölene bakmadan ileri atıldık… 
  İşte Nene Hatunda kan hafızası devreye girmiş yapılması gerekeni yapmış dünyaya mal olmuş o sözü söylemiştir.” Yavrum anasız babasız büyürde vatansız büyümez “ diyerek Rahmani duruşunu göstermiştir.

Ömer Halisdemir’in Kan hafızası.

  Komutanından aldığı emirle, Özel Kuvvetler Komutanlığı'nı işgal etmeye gelen darbeci general Semih Terzi'yi gözünü kırpmadan öldüren Ömer Halisdemir, 17 kurşunla vatan toprağına düştü. Ömer Halisdemir’in kan hafızası devreye girmiş korkusuzca tek başına yapılması gerekeni yapmıştır.

Fethi sekin’in kan hafızası

  İzmir Adalet Sarayı'nın C Blok girişinde PKK'lı teröristlerce 5 Ocak 2017'de bomba yüklü araç ve uzun namlulu silahlarla gerçekleştirilen saldırıda örgüt mensuplarıyla girdiği çatışmada şehit düşen polis memuru Fethi Sekin ve saldırıda kurşunların isabet etmesi sonucu şehit olmuştu. Fethi Sekin’de kan hafızası devreye girmiş, yapılması gerekeni yapmış şehit olmuştur.

Miralay Fethi bey’in kan hafızası

İzmir bölgesi Ortodokslarının baş din adamı Metropolit Hrisostomos, Aya Fotini Kilisesi’ni teşkilatlanma merkezi olarak kullanıp Yunanların Türklere saldırması için telkinlerde bulunarak büyük bir katliamın gerçekleşmesinde rol almıştı.   

  Kadın, çocuk denilmeden binlerce günahsız insan öldürülmüştü. Bu katliam sırasında, verilen emir gereği silahsız olarak kışlada bulunan Osmanlı askerleri esir alındı. O askerlerin arasında bulunan Albay Süleyman Fethi de tüm zorlamalara karşı “Yaşasın Venizelos” demiyerek “Kahrol Venizelos” için defalarca süngülenerek şehit edildi.

Hasan Tahsin’in Kan hafızası.

  15 Mayıs 1919 sabahı saat yedibuçuk sıralarında önce Yunan gemilerinden Patris ve Atronitos isimli gemiler Pasaport'a yanaştı ve bir grup Yunan Efzon Alayı saat 08:55 sıralarında askeri gemiden inerek karaya çıktı.   
  Temiastokles gemisi ise 5. Piyade Alayı'nı Punta iskelesine çıkarmıştı. Bunlar Punta'dan ilerleyerek Kadifekale'yi işgal edeceklerdi. Bu esnada onbinlerce yerli Rum ellerindeki Yunan bayrakları ve çiçekler ile Kordonboyu'nu kaplamışlardı. 
  İzmir'li Rumlar işgal haberini 13 Mayıs Salı günü öğleden sonra Aya Fotini Kilisesi'nde Yunan albay Mavrudis tarafından okunan Venizelos'un beyannamesiyle öğrenmişlerdi. Kalabalık inen Yunan askerlerine alkış tutuyordu. Gelen askeri tabur, İzmir Metropoliti Hristostomos tarafından takdis ediliyordu. Metropolit Yunan bayrağını öptü ve bu esnada ağladığı görülüyordu. İlk Yunan taburu daha sonra buradan yaya olarak Hükumet konağı, kışla, kokaryalı istikametinden Karantina'ya doğru yürüyüşe geçmişti. 
  Hasan Tahsin Konak Meydanı Kordonboyu'nda koyu renkli takım elbisesi ile bekliyordu.Yürüyüş kolunun baş tarafı kışla hizasını geçip yola saptıktan sonra, Hasan Tahsin kalabalığın arasından sıyrılarak öne geçti.
  Hasan Tahsin'in sesli bir şekilde "Olamaz, olamaz, böyle ellerini sallaya sallaya giremezler" diye söylendiği duyulmuştur. Tahsin daha sonra yanında bulunan revolver ile düşmana ilk ateşi açmış ve iki Efzon askerini öldürmüştü. 
  Bazı anlatımlara göre ise Tahsin sadece Yunan Efzun Alayı'nın bayraktarını öldürdüğü belirtilmekte ve bu görüş daha fazla kabul görmektedir. Tahsin tabancasındaki tüm fişekleri düşman askerine karşı ateşlemişti. 
  Böyle bir direniş beklemeyen Yunan Alayı şaşırmıştı. Daha sonra ise yanında fazla yandaşı olmayan Tahsin, Yunan Alayı tarafından açılan ateş ve ardından süngüleme sonucunda, Kordonboyu'nda kalabalığın önünde henüz 31 yaşında şehit olmuştur. Hasan Tahsin kan hafızası yapması gerekeni hatırlatmış o da gereğini yapmıştır.

Daha niceleri nice isimsiz kahramanlar kan hafızasının devreye girmesiyle canı pahasına ne gerekiyorsa yapmışlardır. Aklıma gelen bazı isimler şöyledir.

  İşte gemileri karadan yürüten Gazi Umurbey ve ordusu, 
İstanbulu fetheden Fatih Sultan ve ordusu
Kınalı Ali, Ezineli Yahya çavuş, Yıldırım Kemal, Gördesli makbule, Gökçen Efe, Yörük Ali Efe, Şahin Bey, Mustafa Kemal ve silah arkadaşları..
Kıymetli okurlar kan hafızasını genel olarakta algılayabiliriz. İşte yazılımlarda önce sihalar sonra iha'lar şimdi de Kızılelma, Gökbey, Kaan, Altay tankı vs..
Türk’ün uyanışı şahlanışı Kan hafızası devreye girmesidir. Allah Türkü yüceltsin ve korusun.
Saygılarımla.

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.