Halkın Umudu, Türkiye’nin Gücü-Bölüm 3

Bu ülkenin gücü, ne sadece silahında ne de sınırlarında saklıdır. Asıl güç, anaların sabrında, babaların alın terinde, çocukların gülüşünde gizlidir.
Türkiye’nin en büyük zaferi, halkının yüreğinde hiç sönmeyen o inançtır.
Yıllardır süren terörle mücadele, sadece bir güvenlik meselesi değil; aynı zamanda bir vicdan meselesiydi. Kimi zaman bir köy öğretmeni dua etti, kimi zaman bir asker dağ başında “yeter ki bir daha olmasın” dedi. Her biri, bu toprakların sessiz kahramanıydı.
Bugün terörsüz bir Türkiye’den söz ediyorsak, bunun arkasında sadece bir devlet aklı değil, halkın dualarla ördüğü bir dirayet var. Çünkü bu topraklar, korkudan değil, inançtan doğan bir milletin evidir.
Süleyman Soylu’nun sahada, halkla iç içe kurduğu bağın kıymetini en çok o bölgelerde yaşayan insanlar bilir. Devletin soğuk bir otorite değil, şefkatli bir el olabileceğini o temaslar gösterdi. O yüzden, terörün karanlığından aydınlığa çıkan her köyde, her mahallede bir huzur nefesi duyulur.
Bugün, bir köydeki çocuk sabah okula giderken askere el sallıyorsa, bir anne “artık yeter” demek yerine “çok şükür huzurluyuz” diyorsa, işte orada yeni bir Türkiye filizleniyor.
Ve o filiz, halkın yüreğinde büyüyor.
Artık biliyoruz ki; terörsüz Türkiye’ye giden yol, sadece güvenlik değil, gönül köprüleriyle örülmüş bir yoldur. Çünkü barış, en çok halkın duasında yeşerir.
Belki hâlâ eksiklerimiz, yaralarımız var… Ama umut da var, hem de dimdik ayakta. Çünkü bu milletin kalbi, hiçbir fırtınaya yenilmeyecek kadar güçlü atıyor.
🖋️ Bir annenin duasında, bir çocuğun gülüşünde, bir askerin sessiz nöbetinde aynı umut yankılanıyor:
“Bu ülke huzuru da hak ediyor, güneşi de.”
Züleyha Çağlayan