• BIST 100

    14184,16%-0,79
  • DOLAR

    42,71% 0,05
  • EURO

    50,28% 0,16
  • GRAM ALTIN

    5875,43% -0,56
  • Ç. ALTIN

    9465,02% -0,78

Ercan KUTLU


Daha Çok Ölçmek Her Zaman Daha İyi Öğretir mi?

Bilimsel araştırmalar gösteriyor ki ölçme, doğru kurulmuşsa geliştirir; yanlışsa yıpratır. Deneme sınavı merkezli eğitim anlayışı çocukları tüketiyor.


Daha Çok Ölçmek, Her Zaman Daha İyi Öğretir mi?

Eğitimde son yılların en yaygın refleksi şu:
“Daha çok ölç, daha çok test yap, daha çok deneme uygula.”

Peki gerçekten öyle mi?

Bilim dünyasında kısa süre önce yayımlanan dikkat çekici bir akademik çalışma, bu soruya dolaylı ama son derece öğretici bir cevap veriyor. Çalışma, yapay zekâ ve istatistik alanında temel bir meseleyi inceliyor:
Bir sistem, daha fazla veriyle her zaman daha iyi sonuç verir mi?

Araştırmanın cevabı net ama şartlı:
Evet, verir… eğer sistem doğru kurulmuşsa.

İşte tam da burada, eğitim sistemiyle yüzleşmemiz gerekiyor.

“Bilim şunu söylüyor: Ölçmek kötü değildir. Yanlış ölçmek yıkıcıdır.”

Çalışmada incelenen modeller şunu gösteriyor:
Eğer ölçme yöntemi pedagojik olarak sağlıklıysa, eğer neyi neden ölçtüğünüz belliyse, veri arttıkça öğrenme de gelişiyor. Ancak model yanlışsa, amaç sapmışsa, ölçme aracı eğitimin yerine geçmişse; daha fazla veri fayda değil, bozulma üretiyor.

Bugün okullarda yaşadığımız tablo buna fazlasıyla benziyor.

Deneme sınavları, ölçme-değerlendirmenin bir aracı olmaktan çıkıp, eğitimin kendisi haline gelmiş durumda. Çocuklar artık “ne öğrendim?” değil, “kaç net yaptım?” sorusuyla tanımlanıyor. Yanlışlar bir öğrenme fırsatı değil, bir tehdit olarak algılanıyor. Bu durumda sistem, bilimsel anlamda “yanlış kurulmuş bir model”e dönüşüyor.

Akademik çalışma, yanlış modellemenin sonucunu açıkça söylüyor:
Veri artsa bile sonuçlar kötüleşebilir.

Eğitimde bu ne demek?
Daha çok deneme sınavı, daha sık ölçme, daha yoğun baskı; çocuğun öğrenmesini artırmak yerine kaygıyı büyütüyorsa, sistem kendi kendini sabote ediyor demektir.

Dahası, çalışmanın bir başka çarpıcı yönü daha var.
Bu bilimsel ispatların büyük bölümü, bir yapay zekâ modeli tarafından üretildi. İnsanlar soruyu sordu, yapay zekâ matematiksel kanıtları yazdı, insanlar kontrol etti. Bilim dünyası için bu bir dönüm noktası.

Bu durum bize şunu da düşündürmeli:
Makinalar bile doğru model kurulmadan sağlıklı sonuç üretmezken, biz çocuklardan yanlış kurgulanmış bir sistemde “başarı” bekliyoruz.

Belki de artık şu soruyu sormanın zamanı geldi:

Bu tartışmaya sahadan gelen somut bir örnek ise Maarif Platformu’nun yayımladığı ve sınav odaklı sistemi eleştiren 16 maddelik bildiride ortaya konuluyor.
Türkiye’yi Sınavlar Ülkesi Olmaktan Kurtaracak Formüller başlıklı haberimizde, yeni ölçme-değerlendirme modeli çağrısının ayrıntılarına yer vermiştik.
Biz eğitimi ölçüyor muyuz, yoksa çocukları mı tüketiyoruz?

Bilim bize şunu söylüyor:
Ölçmek kötü değildir. Yanlış ölçmek yıkıcıdır.
Ve eğitimde en pahalı hata, çocuğu merkezin dışına itmektir.

Eğitim, veriyle gelişir ama insanla anlam kazanır.

Sizce deneme sınavları eğitimi geliştiriyor mu, yoksa çocukları mı yıpratıyor? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın.

Eğitim > Eğitim Politikaları ve Sistem Eleştirisi

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.