Uzun zamandır. D vitaminine dair gözlemleri ve incelemeleri yazmak istiyordum. Konuyu sizin de katkılarınızla netleştirmek istiyordum.
Nasip bu güne imiş.
Allah'ın bize sunduğu D vitamini, güneş ışınlarının tenimizle buluşmasıyla sentezlenir.
Ancak ilginçtir ki, bu hayati vitamin, güneşin bol olduğu coğrafyalarda bile sıkça eksik çıkıyor. Türkiyede hemen herkeste bu vitamin eksik çıkıyor ...
Bu sırlı eksikliğin perde arkasına dair tatmin edici açıklamalar yok. Konuya hem bilimsel hem de fıtrata uygun bir bakış açısıyla yaklaşalım.
Sentetik Kıyafetler ve D Vitamini Döngüsü
Gözlemlerim, sentetik kıyafetlerin D vitamini sentezini engellediği yönünde.
Bedenimizin güneşten faydalanması için doğrudan temas gerekiyor. Ancak polyester, naylon gibi sentetik kumaşlar, cildin hava almasını ve güneşin ultraviyole B (UVB) ışınlarının derin katmanlara ulaşmasını kısıtlıyor. Bu, tıpkı toprağın üzerine serilen bir naylon örtü gibi, güneşin bereketli etkilerini engelliyor.
Buna karşın, yün gibi doğal liflerden yapılmış kıyafetler D vitamini döngüsüne katkı sağlayabiliyor. Yün, yapısındaki lanolin adlı doğal bir yağ sayesinde ciltle uyum içinde çalışır. Güneşten gelen UVB ışınları lanoline temas ettiğinde, lanolin bir öncü madde olarak D vitamini sentezine yardımcı olabilir. Lanolin, aynı zamanda cildin nem dengesini koruyarak bariyer işlevini güçlendirir ve D vitamini sentezinin daha verimli olmasına zemin hazırlar.
Bu durum, modern bilimin de desteklediği bir gerçektir. Sentetik kumaşların cildin doğal nefes alma yeteneğini bozduğunu ve gözenekleri tıkadığını biliyoruz. Bu tıkanıklık, sadece D vitamini sentezini değil, aynı zamanda cilt sağlığını da olumsuz etkiler.
“D vitamini eksikliği, modern yaşamın fıtrattan uzaklaşmasının bir uyarısıdır. Güneş, doğal lifler ve katkısız gıdalarla yeniden uyum sağlamak mümkündür.”
Eğer sentetik elibise giyiniyorsanız elbiselerinizi doğal olanla değiştirin ve neticeyi gözlemleyin...
Gözlemlerime göre, yediğimiz sentetik katkılı gıdalar da D vitamini sentezini etkiliyor. Güneş ışığının etkisi, bedenin iç işleyişindeki dengeyi korumasına bağlıdır.
Eğer vücut, kimyasal katkılarla dolu gıdalarla yoruluyorsa, güneş ışınlarını bile etkili bir şekilde kullanamaz. Bu, bir motorun kalitesiz yakıtla çalıştırılmasına benzer; motorun performansını düşürür.
. Sentetik gıdaların getirdiği kimyasal yük, hassas dengeleri bozarak, güneşten gelen fotonların (ışık parçacıklarının) D vitamini sentezleme sürecini sekteye uğratabilir.
Doğal ve katkısız beslenme, vücudun bu hassas biyokimyasal programına uyum sağlamasını kolaylaştırır.
Fıtrata Uyum ve İlahi Program
Bu gözlemlerin ve bilimsel bulguların arkasında yatan temel prensip, fıtrata yani insanın ve kâinatın doğasına uygun yaşamaktır. Allah, her şeyi bir denge ve ölçü içinde yaratmıştır. Güneşin ışığı, cildimizin yapısı ve doğal liflerin özellikleri, bu ilahi programın birer parçasıdır. Modern yaşamın getirdiği hırs ve konfor arayışı, bizleri bu doğal sistemden uzaklaştırmıştır. Sentetik giysiler, işlenmiş gıdalar ve sürekli kapalı alanlarda yaşama alışkanlığı, bizi fıtratımızdan koparmaktadır.
Asıl olan, ilahi sistemi bozmamak, hırs göstermemek ve doğal olanla iktifa etmektir. D vitamini eksikliği gibi sorunlar, aslında bize modern yaşamın ne kadar fıtrattan uzaklaştığını hatırlatan birer uyarı işaretidir.
Güneşten faydalanmak, doğal liflerle temas etmek ve doğal gıdalarla beslenmek, bu ilahi programla yeniden uyum sağlamanın en temel yollarıdır.
Sizin de bu gözlemlere uygun bilgi ve gözlemleriniz varsa paylaşarak konuyu daha da netleştirmiş oluruz.
Selam ve muhabbetle
Sizce modern yaşamda D vitamini eksikliğinin en büyük sebebi giysiler mi, yoksa katkılı gıdalar mı? Görüşlerinizi yorumlarda paylaşın.
