• BIST 100

    9681,11%0,3
  • DOLAR

    34,74% 0,11
  • EURO

    36,44% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2951,27% 0,27
  • Ç. ALTIN

    4801,56% 0,00

AHMET MARANKİ


Cumhuriyetin 101. yılında bağımsız ve devlet olabilmek!

21. yüzyılda devletler bilgiyle kalkınıyorlar!


Bilgiye sahip toplumlar liyakat ve ehliyet sahibi kadroları sayesinde dünya hakimiyetindeki yerini de alıyorlar…!

Türkiye Yüzyılı konseptiyle geçen yıl 100. yılını kutladığımız cumhuriyetimizin; Türklerin kurduğu bağımsız bir cumhuriyet umuduyla 101. yıla girdik!

100 yıl önce Osmanlı padişahı Abdülhamid’e nota verenlerin % 100’ü gayri Türk ve gayrimüslimdi!!!

Sınırları üç kıtada 22 milyon km2’deki tebaasına 1000 yıl adalet dağıtmış Devlet-i Aliyye-i Osmaniyye’ den; 780.000 kilometrekareye razı olan bir cumhuriyet yerine önce Misak-ı Milli sınırlarımız olan soydaş ve dindaşlarımızın dahil edildiği, daha sonra da büyük Türk dünyası ve nihai hedeflerimizden olan Türk İslam birliğinden asla vazgeçmediğimizi bir kere daha deklere ediyorum!

Hedefimizde Peygamber Efendimiz (sav)’in  “İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” (Hadisi Şerif) müjdelediği oğuz neslinden tekrar Türklerin yönettiği bağımsız bir Türkiye Cumhuriyeti olduğunu 101. yılında da hatırlatarak müphem kalan birkaç konuya değinmek istiyorum!

19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan heyet ve sonrasında olan gelişmeler ve nihayetindeki Kurtuluş Savaşının zaferle neticelendiğini tarihler bize öğretmiştir..!

 

Türkiye’deki işgal kuvvetleri düşmanların küresel güçlerin başta İngilizlerin ve Yunan ordusu yine bize öğretilen tarihle İzmir’den denize dökülmüş ve bir zafer kazanıldığı iddia edilmiştir..!

Zaferi katan Türk ordusu olduğuna göre uluslararası anlaşmalarda bir diplomat olarak da benim de kesin kanaatim yapılan araştırmalarda anlaşmalar zaferi kazanan topraklarda yani Anadolu’da yapılması gerekirken neden Türk heyeti Lozan’a gitmiştir..?

Zafer sonrası sınırlar Lozan Antlaşması ile belirlenmiştir!

Bu anlaşma zaferi kaybeden ülkeyle yapılıp sınırlar belirlenmesi gerekirken neden garantör ülkelere İngilizler seçilmiştir..! Bu anlaşmaya kimler katılmıştır ve bu anlaşma Türkiye’nin lehine mi olmuştur ..!

 

TÜRKİYE’NİN TOPRAK 

KAYBI ARAŞTIRILMALIDIR!

Türkiye’nin pek çok topraklarının kaybı mutlaka gündeme getirilerek araştırılmalıdır..!

Başta Kafkaslardaki Batum, Acara bölgesi, güney bölgemizdeki Irak ve Suriye, sınırlarındaki kayıplarımız yanında Balkanlar’daki kayıplarımız ve en önemlisi de 12 Adalar diye tabir edilen Ege Denizi’ndeki sahipsiz kalan adalarımızın kayıpları mutlaka yeniden bu anlaşmalar çerçevesinde dikkate alınarak Türkiye’nin masada kaybedilen hakları tekrardan gündeme getirilmelidir.!

TÜRKİYE’NİN MAVİ VATAN SINIRLARI 

TEKRARDAN ÇİZİLMELİDİR!

 

Bugün üzerinde hak iddia ettiğimiz toprak kayıplarımız olan başta 12 Adalar olmak üzere eski Osmanlı sınırlarında olan Fas, Cezayir, Tunus, Mısır, Libya, Filistin, Lübnan, Suriye, Irak, Rusya, Bulgaristan, Yunanistan ve Ukrayna ile olan eski soydaş ve dindaşlarımızın yaşadığı bölgelerdeki haklarımız yeniden gündeme getirilerek mutlaka araştırılmalıdır..!

Son yıllarda uluslararası anlaşmalar ve deniz hukuku ile hakkımız olan mavi vatan sınırlarımızda kesinlikle ısrarcı olunması zorunludur..!

Yine cumhuriyetimizin kuruluşunda bizlerden koparılan güney sınırlarımızdaki Irak, Suriye ve Filistin topraklarındaki soydaş ve dindarlarımızın hakları ve toprakları muhafaza altına alınarak bugün küresel güçler tarafından üçüncü dünya savaşı niteliğinde olan küresel soykırım ve işlenen cinayetlere bir son verilmesi için gerekli adımlar atılmalıdır..!

CUMHURİYETİ BİZ KURDUK 

BİZ YAŞATACAĞIZ!

Cumhuriyetle birlikte ilk cumhuriyette tespit edilen doğal sınırlardaki misak-ı milli sınırları mutlaka Türkiye garantörlüğe alınmalı küresel güçlerin bölgedeki yeni oyunları ve sınır genişletme faaliyetleri durdurulmalıdır!

Kürt devleti oluşumu engellenerek güney sınırlarımız emniyet altına alınmalıdır!

Mavi vatan, 12 Adalar meselesi anlaşmalarla kayıt kayıt altına alınmalıdır!

Lawrence’ler dün olduğu gibi bugün de aramızda!

“Müslüman rolünü o kadar iyi oynadım ki, yalnızken bile gece namaza kalkıyordum...”

(Casus Lawrence)

Şu anda bile Lawrence’ler aramızda ve hemen hemen bütün İslam dünyasında bunlardan o kadar çok var ki!

“Önce adımızı değiştirdik sonra da Müslüman olduk ve ağır ağır hedeflerimize ulaştık..!” diyerek hakikaten hedeflerine ulaşmaya doğru insan neslini soykırımlarla katlederek, efendilerine kölelik yaparak, halen iktidarlarını bütün İslam dünyasında ve maalesef Türkiye’de de gizlenerek sürdürüyorlar..!

Cumhur cumhuriyetin 101. yılında bir kere daha dikkat çekmek istedim!

Vesselam!

Yazarın Diğer Yazıları


YAZARLAR

Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.