Boykot Listesinin En Başı: Faiz ve Riba
Bugünlerde herkesin dilinde boykot var. Filanca markayı boykot edelim, filanca ürünü almayalım, şu firmaya para kazandırmayalım… Elbette ki mazlum coğrafyaların yanında durmak, zalime karşı tavır almak bir sorumluluktur. Ancak unutuyoruz: Boykot sadece tüketim tercihleriyle sınırlı olamaz. Asıl boykot, hayatımızı kuşatan ve inancımızı, ahlakımızı kemiren büyük günahlara karşı olmalıdır.
Mehmed Yıldız’ın dediği gibi, boykot listesinin en başına faiz ve ribayı yerleştirmeliyiz. Çünkü faiz, sadece bireysel bir günah değil; toplumu içten içe çürüten, emeği sömüren, alın terini değersizleştiren bir düzendir. Allah Kur’an’da faizi haram kılarken “Allah ve Resûlü’ne savaş açmak” benzetmesini boşuna yapmamıştır. Çünkü faiz, insanlık onuruna açılmış en sinsi savaştır.
“Boykot listesinin en başına faiz ve ribayı koymadan, zalim şirketlere karşı yapılan boykotlar eksik kalacaktır.”
Bugün milyonlarca insan borç batağında kıvranıyor. Banka faizleri, kredi kartı borçları, tüketim kültürünün dayattığı sahte ihtiyaçlar… Hangi aile bu çarkın dışında kalabiliyor? Yoksulluk, enflasyon ve gelir adaletsizliği hep bu faiz sisteminin gölgesinde büyüyor. Yani faizi boykot etmeden, zalim şirketleri boykot etmenin eksik kalacağı açık değil mi?
Boykotun en etkili hali, alternatif üretmek ve temiz bir hayat tarzı kurmaktır. Faize bulaşmadan ticaret yapmak, borçsuz bir hayatı hedeflemek, paylaşımı ve yardımlaşmayı yaygınlaştırmak… İşte gerçek direniş budur. Çünkü faizle beslenen sistem, bizi hem dünyada köleleştiriyor hem de ahirette vebale sürüklüyor.
O halde tüketici boykotlarımız kadar, faizi boykot etmeye de cesaret göstermeliyiz. Belki zor olacak, belki sabır isteyecek ama inancımızın emri ve insanlığımızın gereği budur. Çünkü faizsiz bir toplum, ancak dirayetli bir boykotla mümkün olabilir.
Unutmayalım: Asıl boykot, kalpten başlar.
Sizce faizsiz bir toplum mümkün mü? Düşüncelerinizi yorumlarda paylaşın.
