Insanlik tarihi boyunca toplumlarin yönetim biçimi çogu zaman sorun olmus. Malumunuz insanin oldugu yerde sorun var, insanin insani idare etmesinde ise bu sorun katlanarak büyüyor.
Genellikle zalim ve zorba insanlar ya da bir vesile ile yönetimi eline geçirenler hayati yasanmaz hale getiriyorlar.
Bu yönetim biçimleri beseri ise ekolun lideri öldükten sonra insanlar tarafindan evrilip, sisteme keyfi ekleme çikarmalar yapiliyor ve günbegün çürümeye, islemez hale mahkum oluyor.
Mesela Çarlik Rusyasinin dünyaya pembe bir rüya gibi sundugu komünizme bakin o yönetimden su anda eser kaldi mi?
Asagi yukari komünizmin akrani olan Kemalizm halka militarist bir eda ile dayatildi, fakat tutmadi, bu gün kagit üstünde var, ama sekerat halini yasiyor. Bir vatandas olarak bu gerçegi dillendirince de birileri “aman dikkat bu tehlikeli bir yaklasim” diyerek neredeyse Kemalizm’i elestirmeyi dahi suç sayiyor.
25 Temmuz 1951 tarihinde Atatürk’ü koruma kanunu adiyla bir kanun çikarilmis ama bu Kemalizm’i elestirmeyi sayilan suçlar arasina almiyor. Zaten geçende buna benzer bir yargi karari da oldu, sistem elestirisinin bu kanun kapsamina girmedigine isaret edildi.
Buyur beraber inceleyelim:
“5816 numarali Atatürk'ü Koruma Kanunu maddeleri;
Madde 1 – Atatürk'ün hatirasina alenen hakaret eden veya söven kimse bir yildan üç yila kadar hapis cezasi ile cezalandirilir. Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kiran, bozan veya kirleten kimseye bir yildan bes yila kadar agir hapis cezasi verilir. Yukarki fikralarda yazili suçlari islemeye baskalarini tesvik eden kimse asil fail gibi cezalandirilir.”
Görüyorsunuz sistemin elestirisi bu maddenin kapsami içinde yoktur,
Ilke ve inkilaplari elestirmek suç dairesine girmiyor.
Türkçülük ve Atatürkçülükle alakasi olmayan bir madde,
Laiklik, kilik kiyafet devrimi, harf devrimi, hilafetin kaldirilmasini elestirmek bu yasanin kapsami disindadir.
Hatta Atatürk’ü elestirmek dahi suç degil, hakaret ve sövmek olmadiktan sonra. Birileri Atatürk’ü kutsayip arkasina siginmis ve bu vasita ile simdiye kadar insanimiza zulüm etmis o ayri mesele.
Eger biz bu halkin huzur ve selametini istiyorsak Atatürk’ün sahsiyeti üzerinde olumlu ya da olumsuz yorum ve degerlendirme yapmamiza gerek yok. Kisi 5816 numarali yasanin kaldirilmasini da talep edebilir, çünkü böyle bir talep bireysel hürriyet kapsamindadir. Ayrica bu kanun olmasa bile Atatürk’ün hatirati diye geçen nesnelere hakaret ve sövmeye de gerek yoktur, ama bu yasanin kaldirilmasini isteme gibi bir hakkiniz vardir tabi.
“Amaç üzüm yemek, bagciyi dövmek degilse” bizim halkin hizmeti, huzuru ve mutlulugu için çalismamiz lazim, kisilerle ugrasarak vakit öldürmeye ayiracak zamanimizin olmamali.
Mustafa Demirkan hocanin 28 Mayis günü 'Örgün Egitimle Birlikte Hafizlik Projesi' kapsaminda hafizliklarini tamamlayan 136 ögrencinin katilimiyla Ayasofya Camii'nde düzenlenen programda yaptigi konusmayi 5816 numarali yasa kapsamina almak tek kelimeyle haddini asmaktir.
Demirkan'in "Bu ve bu gibi mabetlerin mabet olarak kalmasi için insa edilmis. Öyle bir zaman geldi ki, bir asir gibi bir zaman içinde bu mabed-i seriften Ezan-i Muhammediye, namaz her sey yasak olarak müze haline çevrildi. Bunlardan daha zalim daha kafir kim olabilir. Yarabbi bu zihniyetin bir daha bu ümmetin basina gelmesini mukadder buyurma" diyerek dua ediyor.
Bir defa burada Atatürk ismi geçmiyor, aslinda o günün sistemine bir gönderme var. Ayrica Cumhuriyet döneminde yasanan zulümlere bakildigi zaman o günün bir kisim yöneticilerine, karar organinda yer alan kimselere zalim denilmezse kime zalim diyeceksiniz.?
*Dersim katliami kararini veren kimselerden daha zalim kim olabilir?
*Seyh Sait ve arkadaslarini idam eden kimselerden daha zalim kim olabilir?
*”Devletin dini Islam’dir” kavramini anayasadan çikaran bir zihniyet tamamen Islam’a savas açmistir!
Hem kafir lügat olarak inkar eden hakki örten demektir, istilahi manada ise Islam’i reddeden kimselere denir.
Bütün bu ifadelere bakilirsa Hocanin sözleri maksadini asacak kadar sert olsa da ayet-i kerimenin zimnen ifadesidir, suç kapsamina girdigini sanmiyorum. Hoca hakkinda dava açanlarin da Atatürk ile bir muhabbetleri olduguna inanmiyorum, bunlar aslinda Imamlarin sahsinda Islam ile kavga eden kimselerdir, “kahirlariyla ölsünler” demek içimden geliyor. O Islam ki insanligin saadetini amaç edinmekte olup, Müslüm gayri Müslüm herkesin hukukunu koruyor.
Mesele bu, ister inanin ister inanmayin!
*Sakin ola mankurtlasmayin!
*Yanlisi dogru kabul edecek kadar günaha karsi bagisik kazanmayin,
*Taksirati hasenat gibi algilamayin!
Tarihi sahsiyetlerimizi artisiyla eksisiyle rahat birakmak lazim, Hak adina yolunuza devam etmekte fayda var. Atatürk söyle yapti, böyle yapti demektense bize sikinti veren yasalarin degismesi talebinde bulunalim. Bu bizim hem hakkimiz, hem de vazifemizdir.
Dogru ve yararli olan durus bu olsa gerek, vatandasin etrafinda dolasmayin, “Gözünün üstünde kas var” dercesine ona suç aramayin, kimsenin bu yabanci, yanlis yasalarla hayatimizi yasanmaz hale getirmeye hakki yoktur!
Selam ve dua ile
