• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

Halil Köprücüoğlu


Mükâfat Mevsimi Bayramimiz Bitiyor


Ramazanin kazandirdigi çok büyük nimetler sebebiyle onun bütün günleri de,  bir bayramdir. Elbette çok sevapli, mukaddes bir bayramda bir derece heveslerimizle, asiri isteklerimizle mesgul olmaktan insanlari uzaklastirmak için, oruç tutmasi istenecek. Ve o orucun en mükemmeli ise, midemizin yaninda, gözümüze, kulagimiza, kalbimize, hayal ve fikir gibi bütün insani duyularimiza dahi, sanki Rabbimizin huzurunda, yanindaymis gibi bir nevi oruç tutturmaktir. Yani, haramlardan, lüzumsuz seylerden elimizi çekmek ve her cihazimizla yüksek bir kulluk yapmaya çalismaktir. Meselâ, dilini yalandan, giybetten ve pis, ahlaksiz tabirlerden ayirmakla ona oruç tutturmak; ve o lisani,  Kur'ân Okumayla ve zikir ve tesbih ve salâvat ve istigfar, tövbe  gibi seylerle mesgul etmek; meselâ gözümüzü haramlara bakmaktan ve kulagimizi fena seyleri isitmekten men edip, gözünü ibrete ve kulagini hak söz ve Kur'ân dinlemeye sarf etmek gibi, diger organlarimiza da bir nevi oruç tutturmaktir. Zaten mide en büyük bir fabrika oldugu için, oruçla onu çalistirmaz isek, baska küçük tezgâhlar kolayca ona uyabilirler.

Ramazan-i Serif, insanin  sahsi  hayatina da bakar-
Oruç, insana maddî ve mânevî çok mühim bir ilaçtir. Ve tibben bir perhizdir ki, insanin NEFSI yemek, içmek hususunda cani istedigi gibi, ölçüsüz, basibozuk bir tarzda hareket ettikçe, hem sahsin maddî hayatina tibben zarar verdigi gibi, hem helâl-haram demeyip rast gelen seye saldirmak sebebiyle, adeta mânevî hayatini da zehirler. Daha kalbe ve ruha, itaat etmek, o nefse güç gelir, serserice dizginini eline alir. Daha insan ona binemez; o insana biner.
Ramazan-i Serifte, oruç vasitasiyla bir nevi perhize alisir, gelip geçici seylerden bir süre olsun uzaklasarak sabra, kanaate, ilim ve ibadetle mesgul olmaya, ruh ve kalbini de doyurmaya çalisir ve emir dinlemeyi ögrenir. Biçare zayif mideye de, hazimdan evvel yemek yemek üzerine doldurmakla hastaliklari çagirmaz. Ve emir vasitasiyla helâli bile terk ettiginden, haramdan çekinmek için Dinden, Yaraticidan gelen emri dinlemeye kàbiliyet kazanir. Manevi hayati bozmamaya, kuvvetlendirmeye çalisir.
Hem insanlarin pek çogu, çok defa aç kalabilir. Sabir ve tahammül için bir idmana, sabretmeye, kanaat etmeye, akilla birlikte kalbi de çalistirmaya muhtaçtir. Ramazan-i Serifteki oruç, on bes saat, sahursuz ise yirmi dört saat devam eden bir  açlik süresine sabir ve tahammül etmek kalp, ruh ve akil için ciddi bir idmandir. Demek, beserin musibetini, sikintilarini ikilestiren sabirsizligin ve tahammülsüzlügün bir ilâci da oruçtur.
Hem o mide fabrikasinin çok hademeleri var. Hem onunla alâkadar  insanlarin çok aletleri, duygulari var. Nefis, eger geçici olarak,  bir ayin gündüz zamaninda islerini tatil etmezse, adeta Rehabilitasyona girmezse fabrikanin hademelerinin ve o cihazlarin özel ibadetlerini onlara unutturur, kendiyle mesgul eder, tahakkümü altinda birakir. O diger insani cihazlar da, o mânevî fabrika çarklarinin gürültüsü ve dumanlariyla karmasik, bulanik bir hale gelir.  Nazar-i dikkatlerini daima kendilerine çeker. Ulvî vazifelerini unutturur. Ondandir ki, eskiden beri çok ehl-i velâyet, kemale ermek, ulvilesmek,  için riyazete, az yemek ve içmeye kendilerini alistirmislar.
Fakat Ramazan-i Serif orucuyla o fabrikanin hademeleri anlarlar ki, sirf o fabrika için yaratilmamislar. Ve diger  cihazlar, o fabrikanin basit, adi eglencelerine bedel, Ramazan-i Serifte melekler gibi ruhanî eglencelerde lezzet alirlar, nazarlarini o kalp ve ruhun ihtiyaçlarina dikerler. Onun içindir ki, Ramazan-i Serifte mü'minler dercelerine göre ayri ayri nurlara, feyizlere, mânevî sürurlara, lezzetlere ulasiyorlar.. Kalb ve ruh, akil, sir gibi latifelerin, hislerin o mübarek ayda oruç vasitasiyla çok terakki etmeleri, feyz alip lezzetlere ulasmasi söz konusudur. Midenin aglamasina ragmen, onlar mâsumâne gülüyorlar.
Oruç Nefsin Terbiyesinde çok tesirlidir.
Orucun, dogrudan dogruya nefsin hayalî Rablik(!), terbiyecilik iddiasini kirmak, acizligini göstermekle kullugunu bildirmek yönünde büyük faydasi vardir. Nefis Rabbisini tanimak istemiyor; Firavun gibi kendi rububiyet, terbiyecilik, Rablik(!) istiyor. Ne kadar azaplar çektirilse, o damar onda kalir. Fakat açlikla o damari kirilir. Iste, Ramazan-i Serifteki oruç, dogrudan dogruya nefsin Firavunluk cephesine darbe vurur, kirar. Aczini, zaafini, fakrini gösterir, Rab(!) degil, KUL oldugunu bildirir.
Bir Hadiste Peygamberimiz söyle anlatiyor: “Cenâb-i Hak nefse demis ki: "Ben neyim, sen nesin?" Nefis demis: "Ben benim, Sen sensin." Azap vermis, Cehenneme atmis, yine sormus. Yine demis: " Ben benim, Sen sensin." Hangi nevi azâbi vermis, enâniyetten, gururdan vazgeçmemis. Sonra açlikla azap vermis. Yani AÇ birakmis. Yine sormus: " Ben neyim, sen nesin?" Dizlerinin dermani açlikla kesilen Nefis demis "Sen benim Rabb-i Rahîmimsin! Ben senin âciz bir kulunum! (El-Havbevî, Dürretüt'l-Vâizîn, s. 11)


 

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.