Akrabalik iliskileri/Hakli Olmak
Birlikte olma halini temsil eden akrabalik; aile büyüdükçe, farkliliklar artip etki alani büyüdükçe talep alani çesitlenmeye ve genislemeye baslar. Atadan dededen kalanlar, kazanilan imkanlar, egitim durumu, evlilik durumu, büyüklük küçüklük, sizin veya bizim kavgalari vs. konusu uzar gider. Tüm bunlarin akabinde bu iliskiler yumagi iktidar savasina girer bir zaman sonra. Zira beklenti zamanla hirsi öfkeyi tetikler.
Fayda beklentisi artmaya basladikça, kapasitesi ayni olan, kisitli kaynaktan beklenen talep fazla olur, çakismalar baslar. Ev, araba, kariyer, yasam standardi kiyaslamalari huzursuzluklarin temel kaynagini olusturur. Dillendirilen konular, kiyaslamalar, arizalara takilmalar, dünü bugüne tasiyip yarinlara huzursuzluk biriktirmeler bu kaynaktan beslenir.

Bu isaretler bizim toplumsal bir arizamizi göstermektedir.
Biz bireysellesemiyoruz. Bir grubun, çarpik da olsa ailevi iliskilerin içinde kalmayi tercih ediyoruz. Bazen zorunlulukla bazen çikmak istemedigimiz konfor alani tercihimizden kaynakli o alani terk edemiyoruz, çarpik iliskiler yumagi da olsa güvenli geldiginden o alana sikisip kaliyoruz. Çünkü o topluluklar içerisinde insan daha güçlü hissediyor. Güçlü ve güvende olmak için soyadimizla, aile yapimizla birlikte olmak istiyoruz. Sonra ailenin içerisinde imkanlar kiyaslanip “Olanin, olmayana borcu vardir” sözü gelisiyor.
Bizde iki türlü hareket bu; anne babanin artik bir yere çekilmesi gerekiyor. Bireyin aile sisteminden uzaklasip kendi kanatlari ile uçmasi gerekiyor. Zira kendi kanatlari ile uçmayi ögrenmis müstakil hayatlarini kurmus kisilerin akrabalik iliskileri daha kalitelidir. Herkes birbirinden borç degil, herkes birbirine hediye sunmus olur. Tam aksi durumda kimse bireysellesip güçlenemediginde, ayni kaynaklari birlikte kullanmaya çalisacagindan sürekli huzursuzluk olusur.
Ama bireysellesmisler, kendi güçlerini kesfetmis ve bulmus olanlar, bayramda seyranda orada burada bir araya geldiklerinde herkes birbirine en güler yüzünü hediyelesmeyi sunarlar. Çikarsizlik, safiyane akrabalik grup birlikteligi herkese fayda saglarken, bu iliskilerden medet ummak fayda devsirmeye çalismak arizalidir. Ki bu arizalar zamanla baskalarinin hayatina müdahaleye varan dedikodu ve rahatsiz edici konusmalara kadar uzanir ve iliskileri yorar.
Bireylerin gündelik hayatinda, bayramda seyranda, hastalikta cenazede, çalisma hayatinda veya özel günlerinde nasil yasadigi, konfor alanindaki imkanlarini sorgulamak konusmak ortaya dökmek tam anlamiyla bireyin güven alanini ihlaldir.
Yapilan ihlaller neticesinde rahatsiz olanlarla rahatsiz edenler arasinda küsmeler, kirginliklar, anlasmazliklar hayati yasanilmaz kilar.
Herkesin birbirine saygi duymasi, muhatabinin (akraba veya öz kardes de olsa) müstakil bir hayatinin oldugunu, kendi sistemi oldugunu, kendi hayati oldugunu, kendi tekamülünde yürüdügünü bilmesi, görmesi, onaylamasi, kabul etmesi ve bunu muhatabina sunmasi gerekir.
Bunlari yaparsak akrabalik çok güzel bir sey. Bunu yapamadigimizda ortak suç isliyoruz.
Bu suç iliskisi bizi zamanla hasta dahi edebiliyor. Kendimizi ifade edemedigimiz için bir türlü uzaklasamadigimiz için nazikçe hayir diyemedigimiz için, çok büyük baski unsuru olarak karsilastigimiz o kiskaçtan çikamadigimiz için agresif çikislarla karsilikli haklara giriyoruz.
Biraz nefes alacagimiz bireysel alana çikma cesareti göstermeyince, ne basarilar basari oluyor ne mutluluklar mutluluk ne de hüzünler hüzün oluyor. Her duygunun veya imkanin tadi da kalitesi de düsüyor maalesef.
Daima isin içinde hased, yargi, kavga, dövüs oluyor. Oysa bu hayat çok kisa bir hayat. Yarinlarda yasanacak pismanliklar gelmeden önce; herkesi özgür birakmali, herkesten herseyi talep etmemeli yasam alanina girmekten, konusmaktan sorgulamaktan kaçinmaliyiz vesselam…
