• BIST 100

    10924,53%-1,34
  • DOLAR

    42,20% 0,24
  • EURO

    48,86% 0,30
  • GRAM ALTIN

    5429,94% 0,77
  • Ç. ALTIN

    9007,06% 0,59

MEHMET NURI YARDIM


Cennet Yurdumuzu Ittihad-i Islam'la Koruyabiliriz


‘ZEVZEK’ EMEKLILERIN KOMIK OYUNU 
Bazi ‘zevzek’ emeklilerin canlari sikilmis, bir araya gelip ‘darbecilik’ oynamis. Bir emekli olarak bu maceraperestlere tavsiyem sudur ki: “Aklinizi basiniza aliniz, salgin döneminde evinizden firar edip virüs kapmayasiniz. Kitap okumak can sikintisina iyi gelir. Bilhassa 15 Temmuz’u anlatan kitaplari size hararetle tavsiye ederim. Oturun, okuyun, düsünün ve o günlerden dersler çikarin, olur mu?”

33 yil Istanbul’da yasadiktan sonra memleketi Gaziantep’e yerlesen gazeteci yazar Burhan Bozgeyik, 110 esere imza atti. Bozgeyik, simdi yeni çalismalariyla okuyucularin önüne çikiyor.

Bâbiâli’den nice isimler hatirlaniyor. Bu semtte kosan, kosturan, emek veren, ter akitan ve aziz milletimize hizmet etmek için çirpinan birçok gazeteci, yazar, kalem erbabi gelip geçti. Kiminin kiymeti bilindi, kimi harcandi. Bazilari vefasizliklara karsi küsüp kenara çekildi, bazilari ise “Balik bilmezse Halik bilir” fehvasinca arastirmaya, düsünüp yazmaya ve eser birakmaya devam ediyor. Iste bu idealist isimlerden biri de, yerlestigi güzel memleketi Gaziantep’te kalemi elinden birakmayan arastirmaci yazar Burhan Bozgeyik’tir.

Yazarimizla tanismamizin üzerinden neredeyse yarim asra yakin bir zaman geçti. 1970’li yillarin ortalarinda onun röportajlarini okuyor, arastirma ve incelemelerini takip ediyordum. Sonra Istanbul’a geldim, onunla ayni mektepte okudum, ayni müesseselerde çalistim. Giyabi tanisikligimiz vicahiye çevrildi ve artik Istanbul’da sevdigim, saydigim iyi bir ‘edebiyatçi agabey’im daha oldu. Kadim dostlugumuz sükürler olsun ki, kesilmeden devam ediyor. Kitaplari çok, ‘yazma’nin bir vazife oldugunun suurunda olarak yeni eserlerini irfanimiza kazandirmaya devam ediyor. Geçenlerde Istanbul’a geldi ve kadim dostlarini ziyaret etti. O vefa ziyaretlerinden biz de nasibimizi aldik. Türkiye’nin mümtaz münevveri ile farkli konular hakkinda sohbet ettik. Iste kendisine yönelttigimiz sorular ve Bozgeyik’in cevaplari:

Gazetecilik hayatiniz önemli. 1970’li yillarin sonlarinda hatirliyorum. Çok degerli sahsiyetlerle çok kiymetli röportajlar yaptiniz. Bu konusmalarin bir kismi sanirim kitaplasti. Ama çogu gazete sayfalarinda kaldi. Digerlerini de kitaplastirmayi düsünüyor musunuz?

Röportajlara ilk önce Köprü dergisinde basladim, sonra profesyonel gazetecilige baslayinca gazetede devam ettirdik. Ilk kitabim, Zulmetten Nura Hicret 1980’da çikti. Bu röportajlarimizdan olusan bir kitapti. Daha sonra röportajlarimizdan kitaplasanlar oldu; Afganistan’dan Türkiye’ye, Islâm’in Iktisadî Görüsü (Prof. Dr. Sabahaddin Zaim’le röportaj), Dil Dâvâsi (Prof. Dr. Faruk Kadri Timurtas’la röportaj), Örtünmek Istiyorum, Uzmanlarin Gözüyle Osmanlica, Mülakatlar… Bu yedi kitabi birlestirdim. Bir de o kitaplarda olmayan röportajlari da ilave ettim. Tek kitap haline getirdim, nesrini bekliyor… 

Bu röportajlarda sizi en çok etkileyen hadise hangisidir? Ve kiminle görüsürken yasandi?

Diyebilirim ki, röportaj yaptigim o degerli simalarin her birinden büyük dersler aldim. Röportaj haricinde onlarla hususî sohbetlerim oldu ve çok degerli hatiralarini ve bilgilerini benimle paylastilar. Onlardan çok istifade ettim. Bunlar arasinda Mehmed Âkif’in kizi Feride Akçor Hanimefendi ve damadiyla yaptigim röportaji unutamam. Evi bulmam biraz zor olmus ve randevuya 5 dakika gecikmistim. Sohbet esnasinda bana Mehmed Âkif’in arkadasiyla bulusmaya gidisini anlattilar. Dersimi almistim. O tarihten itibaren hiçbir randevuya gecikerek gitmedim. Bir de Imam Samil’in torunu Said Samil’le yaptigim röportaji unutamam, yillar öncesinde SSCB’nin yikilip dagilacagini söylemisti.

Meshurlarin Son Anlari zannediyorum sizin en çok bilinen, okunan ve sevilen eserlerinizden. Böyle bir çalismaya niçin ihtiyaç duydunuz? Meshurlarin Son Anlari niçin önem arz ediyor?

Ölüm ve ölüm sonrasi hayat üzerine her insan ciddi sekilde düsünmeli ve bilhassa Ölüm sonrasi hayata hazirlik yapmali. Ancak maalesef bu cihetten bütün insanlik büyük bir gaflet içerisinde. Sanki hiç ölmeyecekmis gibi bir yasayis ve davranis var. Istedim ki, insanlar üzerinde sok etkisi yapacak bir çalisma yapayim ve dikkatleri ölüm gerçegine ve öldükten sonraki hayata hazirlanmak gerektigine çekeyim. Bunun için de çok meshur isimler tespit ettik ve bunlarin çok ibretli son anlarini arastirdik ve yazdik. Yazdiklarimiz gazetede nesroldu ve çok ilgi gördü. Bu yazilarin gazete sayfalari arasinda kaybolmasina gönlümüz razi gelmedi. O sirada Türdav, kitap yayinina hayli zamandir ara vermisti. O aradan sonra ilk kitap olarak bizim bu eserimizi nesretmeye karar verdiler ve eser büyük ilgi gördü. Son olarak da 95. baskisini yapti

Bu kitabin söyle bir özelligi var. Üç kitap daha dogurmus olmasi… Bu kitabin hemen her baskisinda içinden bazi isimleri çikardik ve yerine yenilerini koyduk. Ancak çikardigimiz isimlere baktik ki, “yabana atilacak” isimler degil… Nemrut, Firavun, Sezar, Neron ve daha kimler, kimler… Biz de o isimlere baska isimler ilave ederek kitaplastirdik. Böylece; Meshur Zâlimler, Zulme Boyun Egmediler ve Nasil Yasadilar Nasil Öldüler kitaplari dogmus oldu…

Özellikle tarihle yakindan alakadar oldunuz. Barbaros Hayreddin Pasa, Yunan Zulmü, Isgal Yillari gibi eserleriniz var. Son yillarda tarihe büyük bir ilgi görülüyor. Tarihî diziler çok seviliyor. Bu gelismeler size göre de olumlu mu? Tarih elbette filmlerden ögrenilmez. Çok seyredilen bu dizilerin, toplumu kitaplara yönlendirdigi söylenebilir mi? Tarihe olan bu ciddi alakayi nasil buluyorsunuz?

Tarih bilmek, bizim inancimiz için de çok mühim. Birçok âlime göre tarih bilmek vaciptir. Mehmed Vehbi Efendi’nin Tefsir’inde bu husus belirtilmistir. Tarih bilmeyen devlet adami ülkeyi iyi yönetemez. Tarih bilmeyen halk da hem degerlerine, hem vatanina sahip çikamaz. Tarih bilmeyenler, “yöneten” degil, “yönetilen” olurlar.  

Sizin kaleme aldiginiz eserler konu itibariyle degisiklik arz ediyor. Farkli alanlara girdiniz. Edebiyat, tarih, kültür ve dinî mevzularda eserleriniz var. Arastirmalariniz çok kiymetli. Acaba bu kadar çok dagilmak bir yazar için risk tasir mi? Belli bir alanda yazmayi düsündünüz mü?

Bu çok çesitlilik benim suurlu bir sekilde yaptigim tercihti. Gönlümden geçen suydu: Her genç bir Fatih Sultan Mehmed gibi yetissin. Evet, Fatih, bir sultan ogluydu. Ancak basarisinda yalnizca bu etkili degildi. Fatih mükemmel sekilde yetismisti. Evvela güzel dinimizi çok iyi biliyordu. Tarih bilgisi mükemmeldi. Düsmanlarini ve düsmanlarin oyunlarini çok iyi biliyordu. Cihad ilmini mükemmel ögrenmisti. Ufku çok genisti. Ideali büyüktü. O, Allah’in dinini yeryüzüne hâkim kilmak istiyordu. Iste istedim ki bütün gençlerimiz, erkek olsun, kiz olsun bu düsünceye sâhip olsun. Bu maksatla; en saglikli kaynaklardan, en sihhatli bilgileri derledim. Yaklasik 40 yilda nesrolmus 110 eserimizi yeniden gözden geçirdik ve 9 seri halinde tasnif ettik. Fetih Yolu Serisi, Zafer Yolu Serisi, Kurtulus Savasi Serisi, Yakin Tarih Kitaplari, Islâmî Ilimler Egitim ve Kültür Serisi, vs. diye… Evet, dagildik, ancak Allaha sükür kendimizi dagitmadik…

Aslinda sizin hem kültür hayatina hem de edebiyat ve fikir âlemine katkilariniz çok. Yayin dünyasinda 110 eserin sahibisiniz. Bütün bu gayret ve çabaya ragmen okuyuculara tam olarak ulasamadiginizi düsünüyorum. Bunun sebepleri nelerdir? Acaba tanitim ve duyuruda mi bir eksiklik var? Kitaplarinizi nesreden yayinevlerine bu konuda bir görev düsüyor mu?

Kitaplarimiz çok çesitli yayinevlerinden çikti. Su ana kadar 27 yayinevi oldu. Bu bakimdan bir daginiklik var. Diger bir husus, benden kaynaklaniyor. Sahsimin ön plana çikmasini istemiyorum. Imza merasimlerine katilmiyorum. Bu da dezavantaj. Kitaplarimi okuyup degerlendirmek isteyen iki kisi bile olsa onlarin ayagina kadar giderim. Ancak fuarlarda imza için oturmaktan hazzetmiyorum. Çünkü çogu kimsenin kitabimizi okumadiklari hâlde meraklarindan görmek için geldiklerini düsünüyorum. Istiyorum ki benden ziyade eserimiz ön plana çikarilsin. 

Bir ara bütün eserlerinizin Çigir Yayinlari’nda çikacagi ilan edilmisti. Bu nesriyat devam ediyor mu, yoksa farkli yayinevlerinden mi çikiyor kitaplariniz?

Ilk basta konusmamiz öyleydi. Ancak yayinci, “Dinî kitaplarin satisi tamamen durdu. Bundan böyle dinî eserler basmayacagim.” deyince, o bütünlük otomatikman bozulmus oldu. Bu da bana tekrar bir hürriyet yolunu açti. Her yayinevinin konsepti farkli olabiliyor. Ben de yakinen bildigim degerli yayincilarla görüsüyorum. InsaAllah eserlerimiz, ülkemizin en ciddi ve daha genis kesime ulasan yayinevlerinden çikacak…

Eski yazar dostlarinizla hâlâ görüsüyor musunuz, zaman zaman istisari manada toplantilariniz oluyor mu? Inançli yazarlarin arasinda ciddi bir irtibat eksikliginden söz ediliyor. Bunu telafi etmek için neler yapilabilir? Kültürel birliktelik bir anlamda siyasi bakislarin önüne geçebilir mi?

Müslümanlarin bir ve beraber olmamasi, Ümmetin en büyük problemi. Hayatimin en büyük gayelerinden biri de bu birlik için çalismak ve bu konuda çorbada bir tuzumuzun olmasi… Bunun için yazarlara, mütefekkirlere büyük vazife düsüyor. Bu konuda degerli yazarlarla görüsmeyi çok arzu ediyorum. Vakit ve imkân buldukça da görüsüyorum. 40 küsur yildir birlikte oldugumuz, görüstügümüz arkadaslar var. Bu konunun sevdalilari, el ele gönül gönüle vermeli. En basta bu güzel vatanimizi ancak bu birlik sayesinde koruyabiliriz. Sonra bütün Islâm âleminin fiilî ve kültürel esaretten kurtulusu için gayret göstermeliyiz. Kudüs’ün Dogu Türkistan’in, Arakan’in, Afganistan’in isgal altinda olmasi bizi çok ciddi rahatsiz etmeli, uyku uyutmamali… Biz birlik olursak, gerisi gelecektir…

Bazi arkadaslarinizla birlikte Tahsiye Yayinevi’ni kurdunuz. Sonra FETÖ’cularin saldirisina ugradiniz. 15 Temmuz’u yasadik. Sükürler olsun aziz milletimiz ve devletimiz, bu belayi gögüsledi ve dinimizi kullanan bu kötülük odagi büyük bir maglubiyet aldi. Sizin bu konudaki ferasetinizi herkes gördü. Tehlikeyi ilk olarak sezen münevverlerimiz arasindasiniz. Bu tür din istismarcilarina karsi neler yapilmali? Vatandaslarimiz böyle ihanet örgütlerine kapilmamak için nasil hareket etmeli, tavsiyeleriniz var mi?

Islâm’i hakkiyla bilen bir kimse asla vatana ihanet etmez, dis güçlerin oyuncagi olmaz. FETÖ ve dis güçlerin oyuncagi olmus benzer yapilar, iste bunun için bu Müslüman halkin ve çocuklarinin inancini bozmak istiyor. O bozuk inançla ölenler ebediyen Cehennem’de kalacaklar. Dünyada da Cehennem azabi çekecekler ve çektirecekler. 15 Temmuz’da bunu gördük. Iste bu tehlikeli hareketlerin olmamasi için, bizler FETÖ ile ilmen mücadele ettik. Ancak, bu daha ziyade devlet gücüyle yapilmasi gereken bir çalisma. Vatandaslarimizin böyle bir ihanet örgütüne kapilmamasi için dogru Islamiyet’i çok iyi ögrenmeli. Bunun için devletimize ve en basta da Milli Egitim ve Kültür Bakanliklari ile Diyanet Isleri Baskanligi’na, TRT gibi resmî medya kuruluslarina çok büyük vazife düsmekte.

Zannediyorum bugün Müslümanlar arasindaki en büyük gereklilik tevhid anlayisi ve kardeslik meselesidir. Rabbimizin “kardes” ilan ettigi müminler arasinda her zaman ihtilaf olmustur, olmaktadir. Acaba bu hâl, asgariye nasil indirilebilir. Malum çesitli tarikat ve cemaatler var, bir de bu gruplara bagli olmayanlar… Tam bir Islam kardesliginin saglanabilmesi için nasil hareket edilmeli?

Sizin de belirttiginiz gibi, en basta hakiki Tevhid anlayisinin yerlesmesi gerekir. Cenab-i Hakk’inda Zat’inda, sifatinda, esmasinda, ef’alinde ve suûnatinda “BIR”leyen, yani hakiki Tevhid inancina sahip olan, birlik yolundan ayrilmaz. Bunun için Kur’an’a ve Hadis’e simsiki sarilmaliyiz. Aslolan Allah’a ve Resulullah’a, Kur’an’a ve Sünnet-i Seniyye’ye baglanmaktir. Meslekler ve mesrebler, Muhabbetullah’i, Muhabbet-i Resulullah’i netice vermiyorsa, Islâm kardesligine sevk etmiyorsa, orada bir yanlislik, bir hastalik var demektir. O hastaligi da Kur’an eczanesinden alacagimiz ilaçlarla tedavi etmeliyiz. Maalesef günümüzde Ümmet-i Muhammed ciddi sekilde hasta. Hastaligin tedavisi ise, hasta oldugumuzu kabullenmekten geçmekte. Çare ise tek, Resûlullah’in (asm) ahlak çizgisinde bulusmak ve birlesmek…

Basta Bediüzzaman ve Mehmed Âkif olmak üzere birçok büyügümüz, Müslümanlarin “Ittihad-i Islam” düsüncesini hayata geçirmelerini tavsiye etmislerdir. Aslinda bir asir önce Batinin hücumlari nasil olmussa bugün de benzer saldirilar var. Emperyalizm durmuyor. Yeryüzündeki Müslümanlara ve mazlum insanlara zulmediyorlar. Bu Haçli birligine karsi Islam ülkeleri saglam bir sekilde nasil durabilir?

En temele inecek olursak, Cenab-i Hak Müslümanlardan “BIR DEVLET” kurmalarini istemekte. Fikih kitaplarina baktigimizda bunun farz oldugunu görürüz. Hem de namazdan, oruçtan ve bütün ibadetlerden ve farzlardan önce gelen bir farz. Bakiniz Sevgili Peygamberimizin (asm) vefatinda Sahabe-i Kiram, defin merasiminden önce, Halife seçimi isiyle mesgul oldular. Zira Müslümanlarin bir saniye bile “bassiz” kalmasi düsünülemez. Iste bunun için Islam’in ezelî hasimlari hilafet müessesesini hedef aldilar. Hilafet olmayinca Müslümanlar, imamesiz ve ipi kopmus tesbih tanelerine döndü. Bakiniz Avrupa Toplulugu’nda 27 ülke birlik hâlinde. Amerika Birlesik Devletleri dedigimiz ülke 50 küsur devletin birlesmis hâli.  Ingiliz Milletler Toplulugu’nda kirk küsur ülke var ve kraliçe hepsinin basi. Bir tek 62 Islâm ülkesinin birlikteligi ve basi yok. Bu hazin bir durumdur. Merhum Erbakan’in kurulusunda öncülük ettigi D-8’in kurulusundan sonra bütün o bölgede huzur havasi hâkimdi. Bu kurulus âtil hale gelince neler oldu?.. Onlar bizi parçalayarak yemek istiyor. Çare, birlesmek. Ittihad-i Islâm’i gerçeklestirmek, ayni zamanda Islam’in son kalesi olan bu Cennet yurdu korumanin da yegâne çaresidir…

Usta bir gazeteci ve yazar olarak basin mesleginde ve edebiyat yolunda ilerlemek isteyen gençlere neler tavsiye edersiniz?

Bu sahada ilerlemenin yolu, “bizi biz yapan degerleri çok iyi bilmek”ten geçmektedir. Merhum hocamiz Prof. Mehmet Kaplan’in siklikla tekrarladigi bir söz vardi; “Arslan yediklerinden mürekkeptir.” derdi. Yetismenin yolu, temel degerlerimizi çok iyi bilmekten, bunun yolu da okumaktan geçmektedir. Evvelâ dinimizin temel esaslarini çok iyi bilecegiz. Tarihimizi, Islâm tarihini, dünya tarihini bilecegiz. Bilhassa yakin tarihte olup bitenleri arastiracagiz. Osmanlicayi ögrenmek lazim. Kütüphanelerimizde muazzam hazine yatmakta. Onlarla hemhal olmak lazim. Okuyan, kendini gelistiren “kalici” eserler verir ve bu meslekte kalici olur. Ayni zamanda bu kubbede hos bir sada birakir.

Üretken bir yazarimizsiniz. Acaba simdi tezgâhinizda hangi çalismalar var, merak ediyoruz. Bunlari kismet olursa ne zaman okuyacagiz?

Kurtulus Savasi Serisini tamamlamak üzereyim. Zafer Yolu Serisi için Fatih Sultan Mehmed ve Yavuz Sultan Selim üzerinde çalismaktayim. Bir de 30 senedir üzerinde arastirma yaptigim bir çalisma var; Rabbimizi, esmasiyla, sifatlariyla tanitmak gayesiyle hazirladigim arastirmayi tamamlamak niyetindeyim. “Rabbi yessir, velâ tuassir, Rabbî temmim bi’l hayr” diyorum. Yani, “Rabbim kolaylastir, zorlastirma! Hayirlisiyla tamamlamayi nasip eyle!” (âmin) Sizden ve okuyucularimizdan dua beklerim.

 

Milat Gazetesi, 4 Nisan 2021

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.