Insanligin en büyük problemlerinden birisi ölümdür. Hele kalp ve aklimizla bütün Semavi Dinlerin, hatta bütün inanislarda asirlardir hüküm süren “tekrar dirilmek” ve “hesap vermek” manalari bizleri ciddi ciddi düsündürür. Bu problemi çözmek Islamiyet’e nasip olmustur. Islam en son ve en mütekâmil dindir. Rabbimiz, 125 bin Peygamberden sonra 125 milyon Evliya, Asfiya ve Muhakkikle bu tebligini son 14 asirda tamamlamistir. Bütün iman hakikatlerinde oldugu gibi bu Hasir, öldükten sonra dirilme meselesini de, Islamiyet, imanin esaslarina almis ve akil, kalp ve ruhu da tatmin edecek delilleri insanliga sunmustur.
Imâm Gazâli, Mevlânâ, Imâm-i Rabbânî, Abdülkâdir Geylânî vb. Mücedditlerle her döneme ait hususi irsatlari yapan yildizlar gibi Harika zatlar ile (RA) asirlari tatmin etmislerdir. Bediüzzaman Hazretleri de bu asrin seviyesine uygun Kur’an ve Sünnete dayali serh ve izahlarla son asrin aydinlaticilarindan olarak Hasri de harika anlatir.
“Çürümüs kemikleri kim diriltecek?” /”Kim onlari bidayeten (Baslangiçta) insa edip hayat ermis ise O diriltecek” (Yasin Suresi. 78-79)
Bir zât, göz önünde bir günde YENIDEN büyük bir ORDUYU teskil edip, meydana getirdigi halde, biri dese, "Su zât, askerleri istirahat için dagilmis olan bir taburu Bir boru ile toplar; tabur nizami altina getirebilir." Sen ey insan, desen: "Inanmam"; ne kadar divanece bir inkâr oldugunu bilirsin.(Sözler,170)
Ben bunu Izmir Seferihisar’a giderken defalarca bizzat acemi birliginin önünden geçerken bizzat gördüm. Ögretmenligim sirasinda siniflara aynen yaptirip Hasir numunesi olarak da anlattim.
Aynen onun gibi, Hiçlikten, Yeniden Ordu gibi bütün canlilarin, Tabur misal cesedlerini, intizam ve hikmet ölçüleriyle bedenlerin atomlarini ve lâtifelerini “Emr-i Kün fe Yekün” ile “(Rabbimiz, Bir seyin olmasini istedigi zaman, O’nun isi SADECE ‘OL’ demektir, o da oluverir.” (Yasin, 36:82) kaydedip yerlestiren ve her asirda, Hatta her BAHARDA yer yüzünde, yüz binler ordular gibi canlilarin türlerini ÎCAD eden bir ZÂT-I KADÎR-I ALÎM, (Ilmi, Kudreti sonsuz olan Allah) tabur gibi, bir cesedin nizami altina girmekle birbiriyle tanisan esas ve asli trilyonlarca atomlari Sûr-u Isrâfil’in borusuyla nasil toplayabilir? Denilir mi? Denilse, divânelik olmaz mi?
Iste simdi bizim yarikürede Bahara giriyoruz. Rabbimiz ahiretteki harika yaratilisi kalbimize kolay kabul ettirmek için bu bahardaki isleri bizim önümüze seriverir. Artik kemik gibi kuru görünen agaçlardan, odunlardan küçük yesil yapraklar, beyaz veya pembe çiçekler bir sivilce gibi noktalardan çikiyorlar. Pek çok hayvanin yumurtalarindan. Toprakta ceset gibi gömdügümüz tahil, sebze tohumlarindan bir önceki kista ölmüs olan canlilarin DIRILMESINI görmeye basliyoruz. Rabbimiz kâinati Hasrin kopyalariyla doldurmus! Zaten bahar disinda da insan veya hayvanlarin anne rahimlerinde veya disindaki yumurtalarda; bütün tohumlarda, odun gibi adeta çansiz gibi duran dallarda Hasrin, YENIDEN DIRILISIN numunelerini gözümüze gösteriyor elhamdülillah.
Meselâ:“Görmedi mi o insan? Biz onu bir Damla SUDAN yarattik da, sonra o Bize ap açik bir düsman kesiliverdI.”(Yasin,77) Nutfeden (bir damla Su, meni) alâkaya (Bir damla kana, Embriyo), alâkadan mudgaya (Bir çignem ete, Zigot), Mudgadan Tâ Hilkat-I Insaniyeye kadar olan meydana gelisinizi görüyorsunuz. Nasil oluyor ki Ahirette Dirilisinize inkâr ediyorsunuz? O onun Misli, belki daha kolayidir.
Hasirde sizi ihyâ edecek Zât öyle bir ZÂTTIR ki, bütün kâinat Ona emirber nefer hükmündedir; Bir bahari halk etmek, bir çiçek kadar Ona kolay gelir. Bütün hayvânâti icad etmek, bir sinek icadi kadar kudretine kolay gelir bir Zâttir. Öyle bir Zâta karsi "Çürümüs kemikleri kim diriltir?" (Yâsin,78) deyip kudretine karsi, ACZINI SÖYLEYIP meydan okunmaz...Herseyin dizgini elinde, herseyin anahtari yaninda, gece ve gündüzü, kis ve yazi bir kitabin sahifeleri gibi kolayca çevirir, dünya ve âhireti iki menzil gibi bunu kapar, onu açar bir Kadîr-i Zülcelâldir. "Defterler açildiginda."(Tekvir, 81:10). kelimesi ifade eder ki, Hasirde herkesin bütün a’mâli bir Sahife içinde yazili olarak nesrediliyor. Su mesele, kendi kendine çok acaip oldugundan, akil ona yol bulamaz. Fakat Sûrenin isaret ettigi gibi, HASR-I BAHARÎDE baska noktalarin benzeri oldugu gibi, su sayfalarin nesri benzetmesi pek açiktir. Çünkü her meyvedar agacin, çiçekli bir otun da AMELLERI, fiilleri, VAZIFELERI var, … Iste, Onun, bütün bu amelleri Tarih-i hayatlariyla beraber tohumcuklarinda yazilip, Baska bir baharda çikar. Gösterdigi sekil ve suret lisaniyla, Gayet net bir sekilde, Analarinin ve asillarinin hallerini DAL, budak, yaprak, çiçek ve meyveleriyle, Sahife-i a’mâlini nesreder. Iste, gözümüzün önünde bu HAKÎMÂNE, HAFÎZÂNE, MÜDEBBIRÂNE, MÜREBBIYÂNE, LÂTIFÂNE su isi yapan ALLAH’dir ki, der: "Defterler açildiginda." (Tekvir Suresi, 81:10.) Tohum ve yumurtalarda 150 bin cilt yazilim oldugunu ilim de söylüyor.
Ey Nefis; Baska noktalari bununla kiyas eyle, kuvvetin varsa mümkün degildir de. BASKA BIR SÖZ SÖYLE’