Tarihi kaynaklari inceledigimizde tarih boyunca rastladigimiz bir konu var. Devletler yada o günün sartlarinda kurulmus kabileler hayata tutunabilmek için, yada bulunduklari yerde düsman istilasina ugramamak için zaman zaman düsmanlariyla isbirlikleri yaptiklarina sahit oluyoruz. Bu dogu toplumlarinda oldugu gibi bati toplumlarinda da olmustur.
Tarihin derinliklerine indigimiz de gördügümüz durumlar bunu bize açikça göstermektedir. Biz Türkler Orta Asya’da yasadigimiz dönemlerde en büyük düsmanlarimizdan biri Çin toplumu idi. Çinliler ile bir çok kez savasa girmisiz. Bazen de savasmamak adina aile bagi kurma, kan bagi olusturmak için Çin hakaninin kizlariyla evlilik yapan Türk boylari hakani olmustur. Çinlilerin en önemli Türk karsiti taktikleri arasinda Türk boylarini birbirine kirdirmak olmustur. Zamanla yanina çektigi Türk boylarindan bazisina destek olarak, aralarinda yine bir diger Türk toplumunu ortadan kaldirmak için Türk boylariyla ortak hareket ettigi olmustur. Bunun en bariz örnegi Göktürk ve Uygurlar arasinda yasanan mücadeleler de görülmektedir. Uygurlular Çinlilere daha yakin olmuslar, onlarin kültürlerini de benimsedikleri vaki olmustur. Böylece Göktürkleri topraklarindan dahi uzaklastirmislardir.
Türkler ile Çinliler arsindaki bu mücadelelerin bir benzeri bugünkü Ortadogu olarak bildigimiz Araplarin yasadigi bölgelerde Araplar arasinda da olmustur. Uzun çekismelere sahne olan bu mücadelelerde gerektiginde karsi kavmi ortadan kaldirmak için düsmanlariyla isbirligi yapmaktan çekinmemislerdir. Bati’da da durum bundan farksiz degildir.. Kaynayan kazan olan Roma Imparatorlugu en sonunda dagilip ikiye bölünmek zorunda kalmistir. Uzun taht kavgalari sonrasinda ikiye bölünen Dogu ve Bati Roma olan bu imparatorluk tarihte Türkler ile karsilastiklarinda da benzer seyler yasanmaya devam etmistir.
Büyük Selçuklu ve Anadolu Selçuklu Devleti’nin yikilmasiyla Anadolu’da kurulan beyliklerde de bunu görmemiz mümkün. O dönemde Bati Roma’yi Bizans temsil etmekte. Ve Bizans’ta her geçen gün çatirdamakta. Bu çatirdamadan istifadeyle Bizans topraklarinda tekfurlar ele geçirdikleri bölgeleri yönetmeye baslamis. Tipki Anadolu’da hakimiyet kuran Türkler gibi. Birbirlerine yakin topraklarda yasayan beylikler ile tekfurlar arsinda ciddi çekismeler yasanmistir. Türk beyliklerinden bazilari bir digerine karsi üstünlük saglamak için zaman zaman tekfurlarla isbirligi yapma noktasina gitmislerdir. Ayni seklide bölgesinde tutunabilmek için ve dis düsmana karsi tekfurlar da Türk beylerinden yardim ve destek talep ettikleri olmustur. Kimi zaman karsilikli sulh ile hayatlarini sürdürmüsler. Kimi zaman da savasmak durumunda kalmislardir. Sulh aninda da, savas aninda da birbirlerine üstünlük saglamak adina, savastiklari beyligin disindaki bir baska beylikten destek ve yardim talep etmislerdir. Yani oyun içinde oyun sahnelenmistir.
Gelelim bugüne. Bugünde yine devletler çok degil yüzyilin basinda birbirlerini bogazlamaya çalisirlarken, simdi sulh içinde hayat sürdürmeye çalisiyorlar ama gerek duydugunda bir baska devletin karsisinda rakip oldugu devleti kullanabilmekte. Yani tarih aslinda tekerrür ediyor. Dün yasananlar bugünde farkli bir versiyonu ile yasanmaya devam ediyor. Ülke olarak bizde de ayni durum var. Siyaset sahnesine baktigimizda daha dün çok kesin çizgiler ile birbirinden ayrilan guruplar bugün birbirlerine çok hizli geçisgenlik saglayabiliyor. Sadece bu olsa yine iyi. Bazen bir diger rakibini yikmak için bir araya gelmesi mümkün olmayanlar bir araya geliyor. Yine dün birbirlerine en agir elestirilerde bulunanlar bugün sarmas dolas halde. Çöz çözebilirsen. Geçtigimiz yerel seçimlerde kürt oylara talip olabilmek ve HDP’ye fren yaptirtabilmek için çevrilmedik entrika kalmadi. Alevi oylara talip olabilmek için Alevi Dedeleriyle pozlar verildi. Diger taraftan yillardir halkin dini inançlariyla alay edenlerde dindar görüntüsü vermeye çalistilar. Su bir gerçek ki düsmanimin düsmani dostumdur mantigi yanlistir. Eninde sonunda ters teper. Bazen anlam vermek, anlamlandirabilme çok zor. Yazimizi
Necip Fazil’in su dizeleriyle noktalayalim:
“Akil, olmazlarin zoru içinde,
Üst üste sorular soru içinde,
Düsün mü, konus mu, sus mu, unut mu?”
