Maalesef devletin umursamazligi ve Rektörlerin görevlerini ihmal etmeleri sonucunda Bogaziçi Üniversitesini escinseller yuva yapti. Bu arada Ak Parti içindeki feminist gruplar resmen partinin güzel hizmetlerini sabote edercesine escinsellere mesruiyet saglayan “Istanbul Sözlesmesi” adi altinda büyük bir skandala imza attilar.
Ak Parti’nin Grup Baskanvekili feminist bir milletvekili, televizyonda milletin karsisina geçerek “Istanbul sözlesmesini yapmamizin en önemli amaci kendini kadin olarak hissedenlere karsi siddeti önlemektir” diyecek kadar ileri gidebilmistir“ Kisaca kendini kadin hisseden escinsel sapkinlari koruma isi bu feminist kadinlara kaldi. Allah islah etsin…
Elbette bugün Bogaziçi üniversitesinde yasanan escinsel sapkinligin sorumlulari arasinda bu feminist kadinlarin rolü pek büyüktür. Sapkin ve igrenç escinsellik fiilleri Türk toplumunda tarihte hiç görülmeyen bir noktaya varmistir. Elbette bunu temizlemek öyle hiç de kolay bir is degildir. Malum tahrip kolay tamir zordur. Bir gemiyi bir yilda yaparsin biri gelir bes dakikada yanlis bir kumanda ile o gemiyi batirir.
O halde zararin neresinden dönülse kardir diyerek bu escinsel sapkinligin ne derece tehlikeli oldugunu Kuran ayetlerine müracaat ederek anlamaya çalisalim. Zira her konuda en yetkili söz ve mercii; Kuran’dir.
Lut Kavmi, sapkinlikta ve ahlaksizlikta esi benzeri olmayan bir topluluktur. Öyle ki; Kuran’da Lut Aleyhisselamin bu kavme gönderildigi ve bu toplulugun bir türlü uslanmadigindan bahsedilerek 12 Sure ve 74 Ayet ile Allah bizleri uyararak ikaz etmektedir.
Konunun ehemniyetini kavrayabilmek için bir örnek verelim: Kuran-i Kerim’de dinin diregi olan namaz ile ilgili olarak 88 Ayet vardir. Direkt olarak “salat” yani namazin farziyeti ve önemi zikredilmektedir. Elbette dolayli olarak namazin önemini anlatan baska Ayetler de vardir. Iste bu sayilara bakarak çok basit olarak namazin önemini anlayabiliyoruz.
Escinsel sapkinligi lanetleyen Rabbimiz; 74 ayet ile bunun ne derece tehlikeli ve çirkin bir fiil oldugunu düsünen ve ibret alan Müslümanlara göstermistir. Bu konuyu biraz daha açmakta yarar vardir:
Araf Suresi 80-84, Hud Suresi 74-83, Hicr Suresi 77, Enbiya Suresi 74-75, Suara Suresi160-175, Neml Suresi 54-58, Ankebut Suresi 28-35, Saffat Suresi 133-138, Kaf Suresi 31-37, Necm Suresi 49-54, Kamer Suresi 33-39 ve Tahrim Suresi 10. Ayetlerinde iste bu sapkin kavim anlatilmaktadir.
Kuran okurken ayni zamanda tefsirlerine müracaat ederek manasi üzerinde de düsünüp ibret almamiz gerekiyor. Her konuda rehberimiz olan Kuran’da bu denli çok yer aldigina göre Lut kavmine ve sapkinliklarina yer vermek ve uyanik olmak; kendisine Müslüman diyen her insanin üzerine bir borçtur.
Mesele bu kadar açik ve net oldugu halde devlet yöneticilerinde akil almaz bir bos vermislik ve vurdumduymazlik gözlenmektedir. Ankara’da yapildigi halde bu mübarek sehrin ismini kirletmek için Istanbul Sözlesmesi adi verilen escinsellerin sapkinliklarini siradanlastirmayi ve aileyi yok etmeyi hedefleyen bir anlasma imzalanmis ve bu rezalet kurallar hala uygulamaya devam etmektedir.
Basta devlet yöneticileri su gerçegi görmek zorundadir. Toplumu yozlastirmak için cinsiyetsiz bir nesil meydana getirmek ve güzel ahlaktan uzaklastirmak için basta Siyonist kurum ve kuruluslar, gecesini gündüzüne katarak çalismalar yapiyorlar. Dine düsman ve feminist örgütlerde; kendilerine en büyük katkiyi saglamaktadir. Özellikle CHP’li ve HDP’li kadinlar bu konuda basi çekmektedirler.
Bu sapkinlar baska siyasi partilerde de güçlerini devamli surette arttirmaya devam etmektedirler. Kadinlara benzemek isteyen escinsel sapkinlari korumayi hedeflemis zavalli siyasetçiler var. Isin kötüsü bunu söyleyenler su anda çok önemli mevkilerde bulunabiliyorlar.
Anayasamiz; aile ve çocuklarimizi korumaktan devleti sorumlu tutmustur. Buna karsilik bütün devlet kurumlari uykuya dalmistir. Biz ne kadar bagirsak-çagirsak da sagir olup sesimizi isitmemektedirler. Nihayet Diyanet isleri Baskani görevi geregi bu sapkinlarla ilgili olarak uyari yaptigi için linç girisimine tutulunca uzun zamandan beri sözlerimizin ne derece önemli oldugu bir parça anlasilmis oldu.
Lut kavminden binlerce yil sonra bu sefer Avrupa Konseyinin olusturdugu uzmanlar grubu “Kadina Yönelik Siddet ve Hane Içi Siddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadele” adini kullanarak Seytani dahi utandiran ahlaksizlik projesini yürürlüge sokmustur. Istanbul sözlesmesi ve buna uygun olarak çikarilan yasalar aileyi yikmayi ve sapkinligi yayginlastirmayi hedeflemektedir. Bunu anlamak için zeki olmaya gerek yoktur.
Bu linç girisimini firsat bilerek tekrar söyleyelim ki zararin neresinden dönülse kardir. Derhal bu ahlaksiz gidisata bir son verilmelidir. Bu konuda yapilacak islerin basinda ayni sözlesmenin 80. Maddesinde belirtildigi gibi tek tarafli olarak bu sözlesmeden çekilmek gerekiyor. Çünkü escinsellik basta olmak üzere cinsi sapikliklari önleyecek en önemli islerden bir tanesi erkeklerin erkek gibi ve kadinlarin da kadin gibi davranmasi gelmektedir.
Bu konuda Kuran’da Lut kavminin basina gelenler zikredildigi gibi hadislerde escinsellik konusu üzerinde önemle durmamizi gerektirmektedir. Hadislerde “Resûlullah (asm), kadinlasan erkeklere ve erkeklesen kadinlara lânet etti."(Buhârî, Libâs 62. Ayrica bk. Ebû Dâvûd, Libâs 28; Tirmizî, Edeb 24; Ibni Mâce, Nikâh 22) buyurulmaktadir.
Bediüzzaman Said Nursi, Lemaat isimli eserinde “Erkekler heva ve hevesle kadinlastikça kadinlar da hayasizlikla erkeklestiler” diyerek bu sapkinliga dikkat çekmistir.
Evet erkek, kadin gibi süslense muhannesliktir (kadinlasmaktir) yakismaz. Mert ve onurlu erkekler cilveli kadin gibi davranmamalidir. Dinimizin bize kazandirdigi onur ve izzet, Türk tarihinin gösterdigi kahramanlik ve secaat; bu çirkin görüntüye müsaade etmez. Devlet yöneticileri simdiye kadar tedbir almadi ise hiç olmaz ise bundan sonra dikkatli olmalidir.
Diyanet Isleri Baskanina yapilan saldirilarin arkasinda; gençlerin unisex kisilige ve 3.cinsiyet adi verilen apaçik bir sapikliga yönlendiren gruplari teshis etmek gerekiyor. Lut kavminin basina gelen dehsetli escinsel sapiklik bugün hem Türkiye’de hem de bütün dünyada özellikle medya araçlari ile sürdürülmeye çalisilmaktadir. Artik bunu görmek gerekiyor.
Küresel ahlaksizlik odaklari, cinsiyetsizligi yayginlastirmaya çalismaktadir. Bu duruma seyirci kalan hükümetimiz müzik, sinema ve moda yoluyla yayginlastirmaya çalisilan nötr cinsiyet, unisex kisilik veya 3.cinsiyet faaliyetlerine karsi önlem almamaktadir. Bilakis seküler yasamadi altinda sapiklik devlet eliyle zorla dayatilmaktadir.
Ne üzücüdür ki Istanbul Sözlesmesi’nin maddelerinden bir çogu: LGBT adi verilen sapik güruha karsi bunlari koruma amaçli maddelerdir. Sözlesmenin “Temel Haklar, Esitlik ve Ayrimcilik Karsitligi” baslikli 4. Maddesi’ne göre “Bu sözlesme hükümlerinin taraflarca uygulanisinda, cinsiyet, toplumsal cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimligi baska statüler temelinde hiçbir ayrimcilik yapilmayacaktir.” Denmektedir.
Ayrica sözlesme, hane içi siddetin tanimini yaparken “es” kavrami ile birlikte “partner” kavramini da ele alarak LGBTI+ (lezbiyen, gey, biseksüel, transeksüel ve interseks) bireylerin içerisinde olabilecegi Medeni Kanunda taninmayan iliskileri de kapsamaktadir.
Istanbul Sözlesmesinin degistirilmesini istedigimiz maddeleri ve bu sözlesmeye dayali olarak çikarilan 6284 sayili yasa, çok tehlikeli ve uygulamada kaldigi müddetçe, yayginlasan cinayetler süratle artacaktir. Daha nice aile facialari yasanacaktir. Çünkü atese körükle gidilmektedir. Böyle giderse bu dehsetli cinayetler devam edecek isin içinden çikilmaz hale gelecektir.
Diyanet Isleri Baskanligi Osmanli’daki Mesihat-i Islâmiye gibi, yalniz Türkiye’nin din muallimi degil, belki umum Islam aleminin din isleri yüksek kuruludur. Çünkü 500 yil boyunca Islam hilafeti Istanbul’da bulundugu için bu makamin Islam alemine karsi sorumlulugu, alâkasi, nezareti ve münasebeti vardir.
Dünyanin birçok ülkesinde arkalarina aldiklari akademi, siyaset ve medya araçlarini kullanan LGBT lobilerinin her türlü maddi ve algi güçlerini kullanarak ortaya çikmaktadirlar. Bu ser odaklarinin bu derece cüretkar tavir takinabilmeleri, “Türkiye, taraf oldugu anlasmalardan ortaya çikan yükümlülüklerini yerine getirmiyor” sözüyle alakalidir.
Lut kavmi sempatizanlarinin kendi ülkelerine karsi uluslararasi kuruluslari göreve çagirmalari bir kere daha göstermistir ki; ülke olarak aile eksenli imzaladigimiz uluslararasi anlasmalarin ve bunlar referans alinarak hazirlanan kanunlarin “toplumsal baris” ve kendi degerlerimiz ekseninde aileyi bir arada tutan ve aileyi koruyup kusatan bir bakis açisiyla tekrar gözden geçirilmesi gerekmektedir.
Çünkü saglam bir toplumun çekirdegini aile teskil eder. Devletin anayasada belirtilen görevlerinden bir tanesi nesillerini en saglikli ve ahlakli sekilde yetistirmektir. Bunun tersine olarak yapilan linç kampanyasinin arka planinda yatan asil mesele ailenin sinsi kavramlar üzerinden çökertilmesi projesidir. LGBT+ isimli azginlikta sinir tanimayan bu Lut kavmi artiklarinin igrenç planlarini önlemek; devletin asli vazifelerinden bir tanesidir, vesselam…
