• BIST 100

    14155,46%0,76
  • DOLAR

    42,69% 0,23
  • EURO

    50,15% 0,06
  • GRAM ALTIN

    5897,70% 0,71
  • Ç. ALTIN

    9533,17% 2,62

MURAT FIDAN


HZ. RESULULLAH: “ISTE BENIM DAYIM. BÖYLE DAYISI OLAN VAR MI?” DEDIGI SAHABI KIM?


Asere-i Mübessere’den olan Hz. Sa’d bin ebi Vakkas (r.a), Milâdî 592 yilinda Mekke’de dogdu. Dedesi Vüheyb b. Abdümenâf b. Zühre, Hz. Resûl-i Ekrem’in (asm) annesinin amcasi oldugu için Hz. Resûlullah (asm) efendimiz, Hz. Sa‘d’a (r.a.) “Dayi” diye hitap ederdi. On yedi veya on dokuz yasinda iken Islâmiyet’i kabul etti. Hz. Sa’d, Islam’a bütün kalbiyle inanmis, emirlerine canla basla sarilmisti. Tam bir iman eri ve bir Islam fedaisiydi. Fakat onun Müslüman olmasi, namaz kilmasi, Peygamberimize gönül verip onun sevgisini her seyden üstün tutmasi, ona bagliligi, annesini rahatsiz etti. Oglunu karsisina aldi. Dininden vazgeçme­sini istedi.

Fakat ikna edemeyince baska bir çareye basvurdu. Hz. Sa’d’i en za­yif noktadan yakaladi: “Allah’in, hisim ve akraba ile ilgilenmeyi, anne ve babaya karsi iyi davran­mayi emrettigini söyleyen sen degil misin?” dedi. Hz. Sa’d: “Evet, Allah biz Müslümanlara bunu emrediyor.” cevabini verdi. Annesi bu cevap karsisinda ümitlendi. Evde bulunan bir putun yanina vardi. Oksayip sevmeye basladi. Sonra da putlar adina yemin ederek: “Sa’d, sen Muhammed’in getirdiklerini inkâr etmedikçe, ben ne bir sey yerim, ne de içerim!” dedi. Sonra da putun arkasina geçip oturdu. Ne yemek yedi, ne de bir sey içti. Bu hâl birkaç gün devam etti.

Hz. Sa’d, annesine karsi son derece bagliydi. Saygida kusur etmezdi. Zaten annesi de bunu bildigi için böyle bir bahaneye yönelmisti. Böylece oglunu Islamiyet’ten vazgeçirecegini ümit ediyordu. Fakat umdugunu bulamadi. Tam ak­siyle karsilasti. Birkaç gün sonra ondan su kararli cevabi aldi: “Vallahi anne iyi bil ki, 100 tane canin olsa, birer birer çiksa, ben yine dinim­den dönmem! Artik sen bilirsin. Ister ye, ister yeme.” Hz. Sa’d’in bu kararli tutumu karsisinda çaresiz kalan müsrik kadin, açlik gre­vinden vazgeçti. Bu hadise üzerine, “Allah’a isyan” hususunda anne baba da olsa kula itaat edil­me­ye­cegini açiklayan Ankebût Sûresi’nin 8. âyet-i kerimesi nazil oldu: “Biz insana, anne ve babasina güzel davranmasini emrettik. Eger onlar, ilah olduguna dair hiçbir delil bulunmayan bir seyi Bana ortak kosman için seni zor­layacak olurlarsa onlara itaat etme. Dönüsünüz Banadir; yaptiklarinizi o zaman Ben size haber verecegim.”

Bu hadisenin üzerinden çok geçmedi. Hz. Sa’d’in kardesi Âmir de Müslüman oldu. Böylece Sa’d’in annesinin “derdi” bir iken iki olmustu. Ayni usulü Âmir için de uyguladi. Islamiyet’ten vazgeçinceye kadar agaç altinda gölgelenmemeye, bir sey yiyip içmemeye yemin etti. Fakat yine bir netice alamadi. Hz. Sa’d’in karsisinda olan sadece annesi degildi, bütün müsriklerdi. O sira­da Mekke müsrikleri, sayilari çok az olan Müslümanlara iskence ediyorlar, çe­sitli hakarette bulunuyorlardi. Öyle ki, rahatça ibadet etmelerine dahi müsaade etmiyorlardi. Bu sebeple Hz. Sa’d, Sâid bin Zeyd (r.a.), Habbâb bin Eret (r.a.) ve Ammar bin Yâsir ile (r.a.), ibadetlerini yapabilmek için Ebû Lüb Vadisi’ne gitti­ler. Abdest alip namaz kilmaya basladiklari bir sirada müsriklerden bir grup, onlari gördü ve yanlarina geldi. Onlarla alay etmeye, yaptiklari ibadetin manasiz oldugunu söylemeye basladilar. Sa’d bin Ebî Vakkas (r.a.) daha fazla dayana­madi. Eline geçirdigi bir deve kemigiyle onlari uzaklastirmaya çalisti. Birinin kafasini kanatti. Diger sahabiler de harekete geçince müsrikler kaçismaya bas­ladi. Böylece Hz. Sa’d, “Allah yolunda ilk kan akitan sahabi” olma serefini kazan­di. “Allah yolunda ilk ok atma” faziletinin de sahibi olan Hz. Sa’d, ayni zamanda Islam’in kahraman bir mücahidiydi. Allah yolunda savasmaya can atiyordu. Be­dir Savasi’nda müsriklere kan kusturdu. Hz. Peygamber’den önce Medine’ye hicret etti; Hz. Resûl-i Ekrem (asm) onu Hz. Mus‘ab b. Umeyr (r.a) veya Hz. Sa‘d b. Muâz (r.a.) ile kardes ilân etti. Râbig Seriyyesi ile Batn-i Nahle Seriyyesi’ne katildi ve Kureys kervanina ilk oku o atti (Ibn Sa‘d, III, 139). Harrâr Seriyyesi’nde kumandan olarak görev yapti.

Bedir Gazvesi’nde müsrik süvari birliginin kumandani Saîd b. Âs’i öldürüp kilicini Hz. Resûl-i Ekrem’e (asm) teslim etti. Daha sonra Hz. Peygamberimz (asm) ile bütün gazvelere katildi. Uhud Gazvesi’nde attigi her oku hedefine isabet ettirdigi için Hz. Resûlullah (asm) ona atacagi oklari birer birer veriyor ve “Ey Sa‘d, at!” diyordu. (Buhârî, “Fezâ?ilü a??âbi’n-nebî”, 15; Müslim, “Fezâ?ilü’?-?a?âbe”, 41-42). Bu hadise Risale-i Nur külliyati 19. Mektup, Mucizat-i Ahmediye de söyle geçer: “Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'in hâdimi ve bir kumandani ve Hazret-i Ömer'in zamaninda ordu-yu Islâmin bas kumandani ve Iran'in fâtihi ve Asere-i Mübessere'den olan Hazret-i Sa'd Ibn-i Ebî Vakkas diyor: Gazve-i Uhud'da ben Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'in yaninda idim. Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, o gün kavsi kirilincaya kadar küffara oklar atti. Sonra bana oklari veriyordu. "At!" diyordu. Nasl'siz, yani okun uçmasina yardim eden kanatlari olmayan oklari verirdi. Ve bana emrederdi: "At!" Ben de atardim. Kanatli oklar gibi uçardi, küffarin cesedine yerlesirdi. Mektubat - 138 Birçok savasta ve Medine’de düsman baskinindan korkuldugu zamanlarda Hz. Sa’d, Hz. Resûlullah’in (asm) yanindan ayrilmadi. Güçlü bir vücut yapisina sahip oldugu rivayet edilen Hz. Sa‘d, haksizliklara sert bir sekilde karsi koyardi. Gözleri son derece keskindi ve Araplar’in usta binicilerinden biriydi.

Hz. Sa‘d, hastaligi sirasinda ziyaretine gelen Hz. Resûlullah’a (asm) bir kizi disinda mirasçisinin bulunmamasi dolayisiyla bütün malini vasiyet etmeyi düsündügünü söyleyince Hz. Peygamber (asm) malinin en fazla üçte birini vasiyet edebilecegini bildirmistir (Müslim, “Va?iyye”, 5). Vefat ettiginde 250.000 dirhemlik mali çikmasina ragmen sade bir hayat yasamistir. Hz. Resûl-i Ekrem’in (asm) duasini aldigi için onun yaptigi bütün dualarin kabul edildigi belirtilir (Ibn Sa‘d, III, 139; Ibnü’l-Esîr, II, 366-369). Uyguladigi askerî taktikler ve gösterdigi kahramanliklarla Islâm tarihinin önde gelen kumandanlari arasinda yer almis ve “fârisü’l-Islâm” lakabiyla anilmistir.

Anne tarafindan Hz. Resulullah (asm) efendimizin akrabasi olan Hz.Sa’d için Peygamberimiz: “Iste benim dayim Sa’d. Böyle bir dayisi olan var mi?” diyerek ona iltifatta bulunurdu.. (678) yilinda vefat ettigi rivayet edilmistir. Mübarek naas’i Medine’ye getirilerek vasiyeti üzerine Bedir Gazvesi’nde giydigi yipranmis cübbesiyle kefenlendi ve Medine Cennetü’l-baki‘ ye defnedildi. Hz. Sa‘d’in asere-i mübessere ve muhâcirlerden en son vefat eden kisi oldugu belirtilmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.