Cehaletle iyi niyet bir araya gelince, kötülügün önü alinamiyor. Çünkü cehalet kötülügün ve zulmün hammaddesi.
Cahil insanin en büyük kötülügü önce kendine sonra dalga dalga etrafina yayiliyor. Nitekim iyi niyeti de aslinda cehalet barindiriyor.
Iyi niyette bulundugunuzu iddia ettiginiz seyin bilincinde olmak durumundasiniz ki, bilinçli bir davranista iyi niyetli oldugunuzu belirtmeye hacet de kalmamistir.
Oysa bilinçsiz her davranis sahibinin agzina pelesenk ettigi bir mazeret argümani olmustur; iyi niyet…
Hata yapar, kusur ve günah isler, yanlis yapar “iyi niyetliyim” der. Ne hikmetse kimse kötü niyetli oldugunu söylemez.
Iyi/kötü davranislarin nedeni hep iyi niyetlidir. Kötülük bile iyi niyetle yapilmistir.
Bilinçli, suurlu yapilan iyilik tanima ve itirafa gerek duymaz. Kötülük ise gün isigi kadar nettir. O da niyet belirtemez.
Nitekim anlam ve önemini idrak edemediginiz ortama iyi niyet besleyemezsiniz… Bilgisine sahip degilsiniz; duyguyla, öfkeyle, cahilane, idraksiz hareket etmissiniz ama “iyi niyetliyim”, demissiniz!
Iyi niyet bilinç ister…
Siz ancak bilinçle hareket etmisseniz sonucu isabetli olur. Bilinçsel davranis sizi sekteye ugratmaz “ama ben iyi niyetliydim” demek zorunda birakmaz sizi!
Ekstrem bir sey olarak, tüm bilince dönüsen eyleminize ragmen yerine oturmayan, isabet etmeyen sey de sizin imtihaninizdir zaten…
Nihayetinde kisinin her türlü eylemi ya cehaletiyle ya bilgisi dahilinde olur. Bilmeden yaptigi her seyin kurbanidir, tipki bilmeden sahip oldugu niyeti gibi…
Bu yönlü iyi niyet, besledigi seyin kâr ve zararini hesaplamadan bodoslama atlamistir. Ölçüp/biçmeden, sonucunu gözetmeden iyi niyet(!) gözetmistir.
Ez cümle; bilinçsiz davranis tarzidir iyi niyet….
Hakeza öz enerji hatta öz sayginliginizdan alir.
Iyi niyette; verirsiniz de verirsiniz… Size has enerji, vakit, sayginlik ve bireyliginiz den… Ta ki tükendiginizi fark edene kadar. Ve tükendiginiz nokta da; “bu muydu emegin karsiligi” dersiniz.
Yaptiginiz, sizden olan harcamalar, sizi bu esige getirdiginde karsiyi tirtiklamaya baslarsiniz bu defa… “Saçimi süpürge ettim” gibi feveranlar baslar.
Kimyaniz ve psikolojiniz bozulur. Çünkü yapilan ve verilen seyler fedakarlik degil, feda edilen seyler olmustur.
Evet Allah, muhsin olmamizi,yaptigimiz isi en iyisiyle yapmamizi ister. Anneyseniz anne, esseniz es, evlat, ögretmen, ögrenci, birey; en iyisiyle…
Lâkin fazlasiyla degil, kendinizde olanla degil…
Allah Resulüne “kendini mi paralayacaksin” dedi. Suara 3. Bu bir yasam parolasidir, tükenmenize müsaade etmeyen. Çünkü her sey sizle baslar, sizle önem ve anlam kazanir.
Üstlendiginiz model her ne ise her seyiniz olmamali… Dünyaniz olmamali… Aksi halde olumsuz bir durumla karsilastiginizda “bu muydu” der, kaldiramazsiniz.
Oysa dünya yüzlerce argümanla yasama ilhami sunar bizlere. Bunu bir veya birkaça indirgemek, her seyden evvel kisinin kendi varligini degersizlige hatta hiçlige sürükler.
Oysa merkezde siz olmaliydiniz… Zira en kiymetli ve en önemli olansiniz. Tüm yatiriminiz size olmali. Levellerde kazandiginiz birikim, tecrübe bile önce sizin faydaniza dönük olmali.
Iste bu noktada tüm iyi niyetli olmanin karsisinda iyiye talip olma bilinci oturmali.
Talip oldugunuz seyi yine en iyi sekilde yapabilmenin bilinci ve ayni zamanda “iyiye talip olma” bilinci, sizi kendinize karsi emin ve barisik kilar. Mutlu eder.
Neye talip oldugunu bilen, talip oldugu seyi en iyi sekilde yapmaya talip olan… Iste bu sebeple; iyi niyetli olmak degil, iyiye talip olmak…
Bu bilinç; öz sayginligi, güveni korudugu gibi yasam içerisindeki konumunuzu da ayni oranda muhafaza eder. Unutmamak gerekir ki dünyanizi olusturan sey size kiymet ve anlam biçer.
Iyi niyet argümani basli basina acziyeti ifade eder bana göre… Ve iyiye talip olmakla; bilinçli/bilinçsiz farkini koyar ortaya.
Isinin ehli, kisiliginin bilincinde olan bireylerin “iyi niyetli” maskesine siginmalarina ihtiyaçlari da yoktur. Iyiye talip olmak her türlü harcanmadan korur kisiyi.
Ve iyiye talip olanlar her türlü fayda saglar etrafina.
Iyiye talip olanlardan olmak umuduyla…
