Ne kadar da ortak kimliklerimiz var aslinda...
Resmî olarak kimlikte Ayse, Fatma, Züleyha; Ömer, Asim, Talha fark etmez, kesisen benzerliklerimiz de var bizim.
Kasin, gözün, tenin; boyun posun enin ne olursa olsun, bir de ortak olan acilarimiz var bizim.
Sessiz kimliklerimiz...
Hissedilen ama görülemeyen, dokunulamayan kimlikler...
Bazen bir bakista anlasilan müsterek kederler, bazen tilsimli sesle hissedilen hüzünler...
Umut olarak bas gösteren ortak hüzünlerde bulusuyoruz aslinda hiç farkina varmadan, çaktirmadan...
Açik adreslerimizde bulunmayan gizli yasam öykülerimize saklanmis, bir yanindan kan sizarken çatlaktan bir yani gülümseyen yaralarimiz var bizim...
Kimimiz dile getirirken hislerimizi, kimimiz mezara kadar yüreginde tasiyor; kimselere söylemeden, kaleminden kagida bile dökmeden, dökemeden...
Korkulardir belki tutan, umutlardir kirilan, hayallerdir yikilan, tüketilmis duygulardir belki de...
Boslukta sallanan ya da körü körüne bir hedefe saplanan kimliklerimiz...
Hayata simsiki tutunanlarin da var pamuk ipligine bagli yanlari, tutunamayanlarin da var saglam bir umudu...
Hangi yönden baksan tersi de mevcut olan karmasik bir yapi insan...
