CHP’ye birçok insan sirf Ata’min partisi diye oy veriyor. Oysaki bilmedikleri veya bilip de bilmezden geldikleri veya mecbur olduklari o partinin sadece ismi kalmistir. Cismi çok uzun zaman önce tarih olmustur. Buna ragmen gönülsüz ve kerhen oy vermege devam etmektedirler.
Bu bir bagnazliktir, bu bagnazligi unutup baska partiye oy verenleri koyun ve sürü olarak ifade etmeleri de ironinin zirvesi olmaktadir.
Toplum olarak söyle bir hastaligimiz var; bizim düsünce, tercih ve öngörülerimiz mükemmel digerleri cahil! Bu ideolojik körlük gerçekleri görmemize engel oldugu gibi baskalarini da kolayca suçlamamiza neden olmaktadir.
Bugün Aykut Erdogdu baglaminda ortaya saçilan pislikleri örtbas etmek olasi degildir. Meseleyi baglamindan kopararak aile içi özel hayat deyip konuyu kapatmak mümkün degildir.
Demokrasi, adalet, ahlak ve liyakat diyerek ortaligi inletenlerin kapali kapilar ardinda ne tür dolaplar döndürdügünü göstermesi açisindan son derece önemlidir.
CHP, meseleyi kisisellestirerek kurumsal sorumluluktan kurtulamaz. Bu sahis, siradan bir parti üyesi degil, ayni zamanda milletvekili, ayni zamanda genel baskan yardimci, esi ayni zaman da merkez karar ve disiplin kurulu üyesi.
Partinin kurumsal kimligini beyin takimi olarak temsil eden bu kisilerin eylem ve söylemleri partiyi baglamaktadir.
Istifa etmeleri bu partiye temize çikarmayacaktir. Partide milletvekili olabilmek adina dolarlarin havada uçusmasi itibar ve prestij açisindan büyük kayiptir.
Bu partiye gönül vermis, ümit baglamis milyonlarin hayal kirikligi da bonus olarak yine partiye fatura edilecektir. Bazi kesimlerin, “bu ve benzeri seyler diger partilerde de var” demesi sadece zügürt tesellisi olacaktir.
Bu Aykut Erdogdu CHP’nin ekran yüzü olarak çiktigi tartisma programlarinda adeta höykürerek büyük, çok büyük laflar ederek aslan kesiliyor, mangalda kül birakmiyordu. Çok büyük iddialarla ortaligi toz dumana bogarak taraftarlarinin gögsünü kabartiyor, hislerine tercüman oluyordu.
Kibir, gurur ve egosu ise “küçük daglari ben yarattim” havasindaydi. Gelinen noktada karton bile degil, kâgittan bir kaplan olarak yasadigi kristal kafesin tuzla buz olmasi sonrasi dimdizlak ortada kalmistir.
Bir insanin kendisine yaptigi kötülügü kimse yapamaz, bir anda her sey yerle yeksan olmustur. Zarari kendisine olsa bir nebze üstünü çizer meseleyi kapatirsiniz ama misyonu geregi partisini de pesinden uçuruma sürüklemistir.
Tam da yasadigimiz ekonomik sikintilar sonrasi “geliyor, gelmekte olan” diye havalara girmisken ipleri kendi ayaklarina dolanarak iktidarin ekmegine yagin yani sira bir bal sürmüslerdir.
Sonuç olarak; bu CHP’ye gönül verenlere aciyorum yine hüsran yine hayal kirikligi içinde baska bir bahara ve Kaf daginin arkasinda umutlari yok olmustur.
Sirf Ata’min partisi diye oy verdikleri partileri oysaki Ata’larini sadece istismar ederek kendi sirça kösklerinde sirtlarinda yumurta küfesi olmadan muhalefet olmanin keyif ve konforunu sürmüslerdir.
Çok, hem de çok yazik…
Esenlik dileklerimle,