SELIMIYE CAMII Edirne, Osmanli Devleti’nin asla vazgeçemedigi bir ilimiz ve ilk göz agrisi önemli sehirlerimizden birisidir.
O halde bu il birakin ihmal edilmeyi, mükafatlandirmayi hak eden, birçok vasfi üzerinde barindirmakla benzer diger sehirlerden ayrilmaktadir. Iste Selimiye Camii, kubbesi ile Sinan’in yenlikçiligini ve fanatizmini bir ölçüde tezahür ettirmektedir.
Bu Sinan için sahsi bir yaris sonucunda Ayasofya’nin kubbe açikligini geçmek olarak yorumlanamaz, ayni zamanda Selimiye Cami zamani geregi; ister Hiristiyan ister Yahudi ve ister diger dinlerin mabetlerinden, hem yapi malzemesi kullanimi açisindan hem de mekâni fonksiyona ve kullanimina göre tanzim etme noktasinda çok çok üstündür.
Cami bir tepe üzerine insa edilmis olup her birinde üç serefe bulunan dört adet minareye sahiptir. Bu minareler kalem gibi bir incelige sahip olup zarafetiyle gerçekten bir göz ziyafeti sunarlar.
Selimiye Cami’nin yerden yüksekligi 43,25 metre olup kubbesinin çapi 31,25 metre ve iç duvarlari essiz Iznik çinileriyle bezeli, kubbe kasnagi 6 metre genisliginde fil ayaklarina oturtulmus, devasa bir yapidir.
Caminin ana gövdesindeki duvarlarda tersim edilen hat isçiligi görülmeye degerdir. Selimiye Camii diger camilerde de oldugu gibi sadece tekil bir cami olmayip, ayni zaman çok yönlü planlanmis, etrafinda külliyesi bulunan fonksiyonel bir yapi harikasidir.
