Türkiye’de ciddi bir salgin hastalik var. Bu hastaligin adi “sevgisizliktir.” Diger bir ismi ise kendi kardesine, komsusuna veya farkli düsüncedeki insanlara karsi “düsmanlik” duygusudur. Hâlbuki sevgi ve muhabbet insani insan yapar. Düsmanlik ise insani canavar bir hayvan eder.
Bu tedavisi çok zor olan hastaligi yenmek zorundayiz. Aksi takdirde âleme maskara oldugumuz gibi Allah katinda da mesul ve günahkâr olacagiz. “Muhakkak mü’minler kardestir (Hucurat Suresi. 10)” ayetine karsi gelmek yani Müslüman kardesine düsmanlik yapmak kanser gibi çok belali bir hastaliktir.
Insanlarin her biri sevgiye muhtaç oldugu gibi sivil toplum örgütleri hatta siyasi partilerin dahi bu ulvi ve yüksek duyguya ihtiyaci vardir. Fakat ne yazik ki; özellikle seçim dönemleri yaklasirken siyasetçiler ve partiler düsmanlik söyleminin zirvesine çikmaktadirlar. Ellerinden geldigi kadar rakip siyasi guruplari karalamaya ve çirkin sözlerle hakaret boyutlarina varincaya dek konusmaya, yazmaya devam ederler.
Hâlbuki bu düsmanlik duygusu yerine “sevgi” ve “kardeslik” esas olsaydi; siyasi mücadeleler böylesine çirkin bir hâl almazdi.
Örnek verelim: Siyasi partiler, muhalif oldugu diger bir partiye söyle bir elestiri yapmaz: “Bu partinin düsünceleri güzeldir. Fakat bizim partimiz daha güzeli olan su tedbiri almaktadir”. Bunca yil çok az sayida benzer bir elestiri görmüsümdür.
Sadece siyasette kalsa yine iyi! Egitim kurumlarinda, ticari hayatta ve sosyal iliskilerde dahi buna benzer bir durum söz konusudur. Düsmanlik öylesine içimize islemis ki; bu kanserden beter hastalik toplumun her kesimine sirayet etmistir. Mesela malini satan esnaf dahi “komsumun mali da güzeldir” demez; diyenler çok azdir.
Siyasi partiler daima rakip gördügü partinin kötülüklerini sayip dururlar. Hatta hiçbir yönü için dahi güzel bir söz söylemezler. Nerede kaldi sevgi duygusunu öne çikarip digerinin iyi taraflarini anlatabilsinler. Bu gidisat artik dayanilmaz boyutlara varmistir.
Somut örnekler vererek meseleyi muglâk birakmayalim. Herkes kolayca anlayabilsin. Iste geçen hafta CHP, Istanbul Maltepe’de bir miting yapiyor. Rakip partilerden yapilan elestiri ise çok manidar. Iktidar partisi ve destek veren basin mensuplari diyor ki; “Mitingde CHP’nin ilk genel baskaninin resmi yok” CHP yöneticileri ise cevaplarinda “sana ne kardesim!” diyemiyor. “Meydanin surasinda resim koymustuk” benzeri cevaplar ile bunu savusturmaya çalisiyorlar. Aslinda dogru olarak sorulmasi gereken soru sudur: “Kardesim benim ilk genel baskanim olan siyasi liderin resmini sen niçin kullaniyorsun?”
“CHP Genel Baskani ülkemizin kurucusudur” sözünü ele alalim. Bir ülkenin kurucusu ve lideri tek bir sahis olamaz. Özellikle kahraman yigitleri ile meshur Türk milletinin basarisini tek bir sahsa indirgeyemezsiniz.
Kazim Karabekir’den Sütçü Imam’a, Rauf Orbay’dan Ethem Bey’e, Bediüzzaman’dan Mehmet Akif Ersoy’a kadar milli mücadeleye katki sunan çok sayida insanimiz vardir. Bunlari görmezlikten gelmek ciddi bir hatadir. Çünkü basarilari tek bir sahsa verirseniz bunu küçültürsünüz. Maglubiyet ve basarisizliklar ise sahislara verilir. Zira bu sayede milletin gururu ve morali yükselip kisa bir zamanda maglubiyetin izleri silinecektir. Fakat Türkiye’de tam tersine; basariyi tek bir sahsa yükleyip maglubiyet ve hatali davranislari millete yüklemek aliskanlik haline gelmistir.
Siyasi partiler eger ilkeli ve dogru bir siyaset yapmak istiyorlar ise baskasinin kusurlari ile ilgilenmek yerine kendi güzelliklerini ve dogrularini anlatmak zorundadirlar. Her hangi bir lideri ön plana çikarmak istiyorlar ise “basarili sonuçlara imza atan politikalari” öne sürmelidirler.
Bunun yerine rakip bir partinin kurucusunu öne çikarip her yere resmini asmak ilkeli ve dogru bir siyaset degildir. Hele hele “sen kendi partine ait genel baskanin resmini asmadin” diyerek karsi çikmak; absürt ve kabul edilemez bir davranistir. Kendi geçmisine karsi saygi ve güveninin olmadigina bir delil olur.
Bu yazidan en önemli maksat; CHP’nin tek partili fasist zihniyetinin ortaya çikarilmasidir. Çünkü; 21. Yüzyilda bütün milletlerin ilerledigi bir yolda düsünce bakimindan çok geri kaldik.
Dünyadaki birçok halk; geçmisi ile gururlanmak ve gelecege güvenle bakmak için milli kahramanlarini cilalayip parlatarak öne sürmeye çalisirlar. Fakat Türkiye’de bütün siyasi muhalif liderler, özellikle isimlerinin baslarina “Çerkes, deli, topal, komünist” gibi yakistirmalar ile asagilanip hakarete ugramaktadirlar.
Hatta 2. Abdülhamid gibi siyasi dehalari bile “Kizil Sultan” benzeri isimlerle anmak inanilmasi güç bir akil tutulmasidir.
Sonuç olarak CHP, kendi geçmisi ile yüzlesip “helallesme” benzeri söylemlerle halkimizla barismaya çalismaktadir. Aksi takdirde yüzde 25’i asmayan müzmin bir muhalefet partisi olmaktan kurtulamayacaktir.
Bu partiye ilkeli ve dogru bir siyaset kazandirmak ülkemiz için çok önemlidir. Biraz yardim gerekmez mi? Vesselam…
