Emine AYDEMIR


ÇOK SIK RÜYA GÖRÜR MÜSÜNÜZ?


Insan ömrünün yaklasik üçte birinin geçtigi uykuda neler oluyor? Rüyalarin anlami ne? Rüyamda korkunca ne yapmaliyim? Rüyalarimi kime yorumlatmaliyim?.... gibi sorular hepimizin aklina zaman zaman geliyor.

Nathaniel Kleitman, uyku ve rüya arastirmalarinin öncülerindendir. Rüya görmeyen hiç kimsenin olmadigini sadece hatirlamayanlarin oldugunu söyler.

Sekiz gönüllü üzerinde rüyadan mahrum etme deneyleri yapmistir. Deneyde; uyuyan bireyler rüya gördükleri anlasildigi anda uyandirilip rüya görmelerine engel olunuyordu. Rüya görme disinda uykunun diger kisimlarinin devamina izin verildi. Baslangiçta rüya evresi uyku süresinin yüzde yirmisini olusturuyordu. 

Rüyasi bölünenlerin ertesi gün daha fazla rüya görmeye basladigi, rüyalarin bölünmesi durumunda vücudun açigi kapatmak amaciyla rüya görmeyi gittikçe artirdigi tespit edildi. Insan vücudu rüyanin kaybina tahammül edemiyordu ve bu açigi buldugu ilk firsatta kapatma egilimindeydi.

Ilk gece rüya evresine giris 6-7 iken bu evreler engellenince 4. Günde 20 nin üzerinde rüya görme evresi ortaya çikti ve kisiler daha sinirli, gergin olmaya, hafiza problemleri yasamaya basladi. 11 gün planlanan deneye bir haftadan daha fazla dayanan olmadi çünkü ilerleyen günlerde rüyalar gündüz ortaya çikmaya baslamisti yani kisiler gün içinde hayal gördüklerini söylüyorlardi.

Denekler rüya göremedikleri için mi böyle oldu yoksa gece sik uyandirildiklari için mi? Sorusuna cevap için baska bir uygulama daha yapildi. Bu sefer denekler gece rüya görmedikleri uyku bölümlerinde uyandirildilar ve kisilerde herhangi bir problemin ortaya çikmadigi görüldü. 

Bu sonuçlardan vücudun ne pahasina olursa olsun uykuyu korumaktan ziyade rüyayi korumaya egimli olduguna ulasildi ve rüya, uykuyu koruyor ve saglikli hale getiriyordu.

Islamiyette de oldukça önemli olan Rüya, Cenab-i Hakk’in kullarina yakinliginin ve irtibatinin bir delilidir. Nitekim Hz. Âdem (a.s.)’in tövbesinin kabul olus müjdesi, Hz. Nuh (a.s.)’a gemiyi nasil insa edeceginin ögretilmesi, Hz. Ibrahim (a.s.)’in ogullari Hz. Ishak ve Hz. Ismail (a.s.)’in dogum müjdesi, Kâbe-i Muazzama’nin ve Hacerül Esved’in yerlerinin Ibrahim (a.s.)’e gösterilmesi, Ismail (a.s.)’in kurban edilmesi emrinin teblig olmasi gibi birçok vakianin rüya vesilesiyle olmasi, rüyanin ehemmiyetine isaret etmektedir.

Cenabi Hakk buyuruyor: “Andolsun ki Allah, elçisinin rüyasini dogru çikardi….” (Fetih,27) birçok ayet ve hadiste rüyaya rastliyoruz ve Yusuf suresi ile rüya ilminin ledün ilmi oldugunu tefekkür ediyoruz. 

Bu nedenle rüya tabiri herkese yaptirilmaz ancak ilim sahibine yaptirilir. Rüya tabiri kitaplarindan rüya anlamlarina bakilmaz. Bu kitaplar rüyanin da bir ilim oldugunu ispat için yazilmistir, ancak tabirler zaman, mekan, kisinin durumu gibi birçok faktöre bagli olarak degisir. Söyle bir kissa ile mevzuyu açabiliriz: 

Halveti seyhlerinden birisi ihvaniyla sohbet ederken bir zât çikagelir ve rüya gördügünü, tâbirini istedigini arz eder. Seyh anlatmasini istediginde orada bulunanlarin da duyabilecegi sekilde rüyasini anlatir. 

Bunun üzerine o mürsid “Hayirdir insallah, anlasiliyor ki Hacc’a niyet etmissiniz; insallah Cenâb-i Hakk size bu niyetinize uygun güzel bir Hac ihsan edecek. Allah mübarek etsin.” diyerek bu zâti müjdeler. 

Gelen kisi gerçekten de böyle bir niyeti oldugunu beyan ederek sevinçle oradan ayrilir. Bundan hemen sonra gelen baska bir zât da rüyasi oldugunu söyleyerek seyhten tâbir etmesini ister. 

Mürsid müsaade edince anlatmaya baslar. Ondan az evvel gelen kisinin anlattigi rüyanin aynisini ama tamamen aynini anlativerir. 

Fakat seyh efendi üzgün bir vaziyette yeni gelen kisiye “Evladim, âhirette rezil olmaktansa dünyada rezil olmak yegdir, sen hirsizlik yapmissin git kimden çaldiysan ya çaldigini iade et özür dile ya da helâllik iste. Bu günahindan da tövbe et ki felâh bulasin.” diyerek tâbirde bulunur. 

Adamcagiz utanarak, sikilarak ve aglayarak meclisten ayrilir. Lâkin bu duruma sahit olan meclistekiler hayrete düserler. Bu isin sirri soruldugunda seyh efendi onlara hitaben “Izahi tam olarak mümkün degil ama su kadarini söyleyeyim ki: 

Ilk gelen kisi rüyasini anlattiginda Hac ile alâkali âyetler gösterildi. Sonraki gelen zât rüyasini anlattiginda da ise sirkatle (hirsizlikla) alâkali âyetler gösterildi. Biz de bu sekil üzere rüyalarini tâbir eyledik. Allah Teâlâ en dogrusunu bilir.” diyerek mukabelede bulunur. 

Resûlullah(s.a.v.) Efendimiz’in, bilhassa sabah namazlarindan sonra Ashâb-i Kiram Hazerâtina “Suali olan var mi, rüya gören rüyasi olan var mi?” diye sorduklarini ve anlatilan bir rüya olursa tabir ettiklerini kaynaklarda görüyoruz. 

Bazen de Efendimiz (s.a.v) kendi gördügü rüyalari ashabi ile paylasmistir.

Rasulullah (s.a.v) Efendimiz buyuruyor ki: “Rüyalar üç kisimdir: birincisi salih rüya olup Allah’tan bir müjdedir, ikincisi seytanin verdigi korku, vesvese ve hüzündür, üçüncüsü de kisinin kendi kendine konustugu seylerdir. 

Kim rüyasinda hoslanmadigi bir sey görürse, onu baskalarina anlatmasin; hemen kalkip namaz kilsin..” (Müslim, Rüya,6)

Ebu Said El Hudri (r.a)’den rivayet edildigine göre Nebi (s.a.v) söyle buyurmustur: “Sizden biriniz hosuna giden bir rüya görünce , (bilsin ki) o Allah Teala’dandir. Bu sebeple Allah’a hamdetsin ve o rüyasini anlatsin.”

Rabbim cümlemizi salih rüyalar ile nasiplendirsin..
Rüyalar üzerine yazimiz devam edecek, selametle.

Emine AYDEMIR

Kaynak: Fatih Çitlak

Yazarın Diğer Yazıları


18.8° / 12.6°

YAZARLAR