• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

Mesut BALYEMEZ


INEKLERIN BAYRAMI


Geçtigimiz günlerde Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesinde yasanan skandal bir kez daha gözleri üniversitelere dikti. 

“Inek Bayrami” adi altinda yapilan geleneksel sözde kutlamalarda dini degerlerimizle alay edildi. 
"Ben bir imamim.” diye bagirmaya baslayan ve salonda kahkaha ve alkislarla karsilanan tiplemeyi yapan ögrenciye salonda bulunan sagduyulu ögrencilerden bazilari tepki gösterdi.

Bu tür eylemlere Özgürlük deyip geçemezsiniz.  

Egitimde ileri gitmis hangi Ülkenin Üniversitesinde böyle bir olay yasanir? 
Bazi kesimlerin egitimde örnek gösterdigi ülkelerin üniversitelerinde halkin inançlariyla böyle dalga geçen ögrenciler var mi acaba?
Elbette yok… Olmaz, Olamaz..
Tabii ki orasi bir üniversite onlarca ögrencisi var bunlarin içinde dindari da, ateisti de, deisti de olur. 

Buna sözüm yok ama hiç kimsenin halkimizin inançlarina ve kutsal degerlerine saldirida bulunmasina asla müsaade edilemez.  

Hele hele halkin vergileriyle kurulan ve yasatilan bir egitim kurumunda katiyyen müsaade edilemez, edilmemeli.
Hiçbir kisi ya da zümre özellikle de bir egitim kurumunda devletin ve milletin manevi degerlerine saldiramaz.

Üniversite gibi toplumun temel tasi egitim kurumlarinin yaptiklari pozitif ilim ve bilimsel çalismalar ile gündeme gelmesi gerekirken böyle toplumsal infial çikarmaya yönelik kirli eylemlerle gündeme gelmesi eminim sagduyu sahibi herkesi üzmüstür. 

Fakültede her yil oldugu gibi bu yil da ayni komedi tekrar edilirken üniversite yönetimi ise her sene oldugu gibi uyumaya devam etmis.

Bu tür proveke eylemler ve mezuniyet törenlerindeki utanç verici pankartlar ne yazik ki her yil karsimiza çikmaya devam ediyor. 

Tepkilere ragmen her yil tekrarlanan bu eylemlere üniversite yönetimlerinin engel olamamasi akla bin türlü fesatlik getiriyor.

Eylem olup bittikten sonra “Üniversite Yönetimi sorusturma” açmis diye duyuyoruz.  
"Eee günaydin niye zahmet ettiniz" diye sorasi geliyor insanin. 
O kadar güvenlikçiniz var, eylem yapilmadan önleseydiniz ya..

Böyle bir pravakasyonun destek alinmadan yapilmasi inandirici gelmez.

Mutlaka ve mutlaka bu olaylara üniversite içinden yol veren yöneticiler vardir.
Sayin Cumhurbaskanimiz bu son yasanan provakasyon olayda ihmali var ise (ki bence var) fakültenin dekani ve rektörü görevden almalidir.
Aslinda her serde bir hayr olabilir.

Bu ser olay dikkatlerimizin Üniversitelere çevrilmesini saglayabilir. 

Uzmanlarca dile getirilen iddialara göre fetö örgütü yapilanmasinin ilk ayagi egitimdir, akademik camiadir. Akademik camiada yapilanan Fetö oradan mezun ettigi (Basta Hakim, Savci ve Ögretmen olmak üzere) örgüt mensuplari araciligi ile devleti ele geçirmeye çalismistir. 

Bu teoriye göre örgüt tarafindan yetistirilen birçok akademisyenin bugün profesör olup, üniversitelerin her kademesinde yönetici olarak yer alma 
olasiliklari vardir. 

Fetö yapilanmasinda, her kurumda oldugu gibi her üniversitenin, fakültenin, yüksekokulun ve her enstitünün bir imami vardir. 

Bu imamlar o birime alinacak yükseklisans ve doktora ögrencileri ile diger akademisyenleri bizzat kendileri seçer. 

Tahmin edeceginiz gibi örgüt ile iliskisi olmayan birisini de (Çok elzem degilse) imamlik yaptigi kuruma kesinlikle almaz. 
Simdi örgütün yapisindan dolayi her üniversitenin ve o üniversiteye bagli her birimin bir imami oldugunu biliyoruz. 

Merak ettigim bu imamlarin tamami belirlendi ve üniversite ile iliskisi kesildi mi?

Ne yazik ki bu soruya tam anlamiyla “Evet” diyemiyoruz.
Muhtemeldir ki kendisini, saklayanlar, gizleyenler olmustur. 
Dolayisi ile bu imamlarin yetistirdigi doktora ve yükseklisans ögrencileri ile üniversitelere aldiklari akademisyenler yeterince arastirildi mi bilemiyoruz. 
Kesinlikle arastirilmasi ve incelenmesi gereken bir husustur. 

15 Temmuzdan sonra ABD’ye kaçan Fetö’nün YÖK’ten sorumlu imamlari tarafindan yetistirilen veya üniversitelere yerlestirilen birçok akademisyen bugün görevdedir. 

Tabii ki bunlar tarafindan yetistirilen veya üniversitelere yerlestirilen herkese elimizde yeterli delil olmadan “Örgüt mensubu” diyemeyiz ama hiç bir sey yokmus gibi de davranamayiz.  

Dolayisi ile üniversiteler ve bu kurumlarda görev yapan akademisyenler Deniz Kuvvetleri tarafindan gelistirilen “Fetömetre” denilen süzgeçten geçirilmelidir. 

Özellikle bugünden sonra atanacak rektörlerin, geçmisi ve baglantilari çok iyi 
arastirilmalidir. 

Saglicakla..

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.