NAZILE SANAL
Koca Yunus’un dizelerinden yola çikilacak olursa eger; çeliskiler yumaginda sarmala dönüsüldügü üzülerek müsahede edilmekte.
Hele ki Hud 112. Ayetteki “Emrolundugun gibi dosdogru ol” ilahi mesajindan o kadar uzaklasildi ki.
Hani Efendimizin benim saçlarimi agartti dedigi Hud suresinden bahsediyorum.
Hangimizin siari oldu acaba “dosdogru” olmak.
Burada çok kiymet verdigim baba haladan dinledigim bir anektod isik olacak kanaatindeyim.
Yilan ile tilki deniz yolculuguna çikacakken ahidlesirler, tilki yilani sirtinda karsiya geçirecek fakat yilandan sokmamasi için söz alir.
Kararlastiklari üzere karaya yaklasirlar, ramak kala yilan tilkinin boynundan sokar.
Karaya ulasan tilki sorar hani ahitlesmistik sokmayacaktin der; yilan huyumdur deyince;
Tilki yilani upuzun “dosdogru “yatirir ikiye böler ve ben arkadasin dosdogru olanini severim der.
Dolayisiyla bizlerde Kâlû Bela da söz vermemismiydik, Elestübü Rabbiküm hitabina karsilik, evet “bilakis” bizim Rabbimiz'sin diye ahitlesmemismiydik:
Hani ne oldu verdigimiz söze. Tesbihte hata olmaz elbette.
Münafikligin alâmeti üç degilmiydi:
-Konustugu zaman yalan söyler,
-Emanete ihanet eder,
-Verdigi sözde durmaz
Allah muhafaza buyursun bu haller üzerinizde mevcut olmuyor mu?
Durusunuz, davranisiniz itikadiniz ele vermek için en saglam delil oluyor.
Yolda yürürken veya yolun sonunda itikadinizda, amelinizde, istikametinizde yamulmalar meydana geliyorsa, iman ve aklinizi devredisi birakip, nefsinizin kölesi olmussaniz yilan hikayesine çoktan maruz kalmissiniz demektir.
Kaldi ki bizi yaratan, yasatan, her türlü “iman, ilim, ihsan” dahil rizik kapilarini daima açik tutarken kimlerin kulu kölesi olunmus, is as endisesiyle savruldukça savrulunmus.
Kim, neyi, neden yapiyor, kimin çikarini gözetip yandaslik yapayim derken dünyasini ahiretine tercih ediyor.
Rizki veren hüdadir, "kula minnet eylemem" düsturuyla yol alinsa nasilda bi güzel olacak zaten cennet olan vatanimiz.
Insanin mali, cani, namusu emanettir, kime emanet edecegiz, kime güvenecegiz, yolumuzdan nasil emin olacagiz?
Vakarli, duyarli, güvenli, adil olmak mecburiyetinde insan.
Birbirinin elinden dilinden emniyette güvende olmali.
Kimleri, kimlere emanet edecegiz?
Yarinlari geçtik bugünlerimiz ipotek altinda, nefes almakta zorlaniyor insanlik.
Hersey birbirine karismis. Dogruyu yanlistan, faydaliyi zararlidan, iyiyi kötüden, güzeli çirkinden ayirabilecek ilahi yetiyi kaybetmis insanlik.
Oysa esrefi mahlukat idik. Bizi, diger canlilardan ayiran özelligimizdi bu meziyetlerimiz.
Bitki gibi yasaniyor maalesef ki sorgulamayan, arastirmayan.
Yada, yanlis anlayan ve algilayayan bir toplum olustu.
Rabbimiz acisin merhamet etsin bir çikis yolu bulunmasina yardim etsin.
Kusurumuzu günahimizi da bagislasin, hakikaten kendimize zulmettik
yazik ettik, ettirdik yazik günahsiz mazlumlara.
Hani Efendimize Aise validemiz soruyor:
Kabeyi yikmak isteyenler içinde masum insanlar da helak oldu diye. Resulümüz
-Masumlar mani olmadilar. cevabini veriyor Peygamberimiz (s.a.v)
Rahmetullahi Aleyh
Mehmet Zahit Kotku Hazretlerinin su tesbiti de kayda deger, insanlik açisindan:
Dergahin önüne gelen yabanci araçlari kendimiz üretmeliyiz ki, beraberinde onlarin kültürlerine de maruz kalmayalim.
Belki de batiya duyulan hayranlikta yozlasmaya etken olabilir mi? diye düsünmeden edemiyor insan.
Arz talep meselesi de denebilir.
Evladimizin Ispanya’daki Alman Profösör danismanin, Oruca duydugu hassasiyeti anlatinca, hersey gibi onunda kisisel olabilecegi kanaatim agir basti.
Yani her dinin erdemlileri olabiliyor.
Erdemli olmak insan olmak, dosdogru Allaha kul, Resule ümmet olmak umuduyla nice yarinlara.
Vesselam
Nazile Sanal
