Idea malum klasik Yunancadan, ideoloji Fransizcadan geliyor. Dava davet dua iddia ise Arapça.
Idea bir düsünceyi bir nesneyi idrak etmemizi saglayan özü, olmasi gereken modeli ifade ediyorken felsefede bu kelimenin anlami genisletilmis kavramlastirilmis sezgisel soyut düsünceleri anlatmaya yaramis.
Ideoloji ise Fransizcadan alinti olup hayatini bir fikir üzerine bina etmek, bir ülküye bir ögretiye adanmak, bir bireyden öte bir grubun bir milletin o mefkure için hareket etmesi olarak tanimlanmis.
Peki ya dava nedir? Kisinin hayati boyunca savundugu fikri, düsüncesi; temelde her hareketini sekillendiren sey degil midir? Iddia da ortaya atilan görüs, savunulan düsüncedir. Dua da Allah ile kurulan iliski, bag, iletisim; O’na yapilan istek, çagri, davet.
Arapça da olsa Yunanca da Fransizca da olsa istenilen giyinilen yasanan çagirilan sey hep yalnizca bir duadan ibaret degil mi? Kelimelerin benzerligi de ne kadar dikkat çekici degil mi?
Dua: Allah’a sesini duyurma, insanligi Hakk’a çagirma, insanin yaraticisiyla kurdugu bag degil midir? Insan o bagi ne kadar dile getirirse, ne kadar giyinirse, ne kadar yasarsa iste O’na o kadar yakinlasir. Neden Allah varken baska seylere seslenecekmisim ki? Neden O varken baska seyleri giyinecekmisim ki? Neden O'na yalvarmak, O’ndan istemek, O’na adanmak varken baska sey arayayim ki? O’na yaklasmaktan daha büyük bir ülkü, daha erdemli bir ideoloji, daha kutsal bir dava mi var? Zaten her aldigimiz nefesle eninde sonunda Allah’a dönmüyor muyuz? Öyleyse Allah dururken baska seylere kulluk etmek niye?
Diyorsan ki;
Allah’tan baska seyler bana daha sevimli,
senin yolun seni,
benim yolum beni ilgilendirir.
Selâm ile dua ile
ben davama, duama;
sen de haydi yoluna!
