
KAMIL KANKILIÇ ( Birecik)
Önce fikihtan basladilar. Mezhep imamlarini hedefe aldilar. Efendim, kadin erkek karisik Cenaze namazi, sonra bütün namaz...
Sonra hac ibadeti her ay olur, sonra horoz kurban edilir, kurbanin parasi verilebilir, kadinlar özel hallerinde namaz kilar, oruç tutar vs . gibi saçmalar...
Bir adim ileri sünnete ve hadise saldirmaya basladilar.
Iste efendim , uydurulmus din indirilmis din. Kur’an Müslümanligi diye bir deyim uydurdular ; taki masum ve mahbub bir ifade olsun da halk tarafindan benimsensin.
Tarihselcillik , mealcilik basladi .
Sanki Kur’an’i teblig eden peygamber(as) degil, ilk muhatabi da o degilmis gibi , Peygamber’e ( as) yalniz -hasa- anons yapma görevi yüklediler.
Halbuki Kur’an ; “Allah’ ve peygambere itaat edin , peygamber ne verdi ise alin , eger Allah’i seviyorsaniz peygambere tabi olun “ diyordu .
Ve tabii ki peygamber ( as) , Kur’an’in ilk muhatabi ve yasayani olarak görevi olan : teblig, tatbik, tebyin ,tarif, tefsir, tafsil,tedvin , tahsis, tavzih, tasnif , takyid , tavsif gibi vazifeleri vardi ve bunlari da bihakkin yapti ve hadis, sünnet olarak bizlere , Kur’an’la birlikte emanet olarak birakti .
Ve rasyonalizm adina dinin temellerinde oynayanlar , nihayet baklayi agizlarindan çikardilar...
Ve bastan beri hedefledikleri Kur’an idi ve onu çürütmek , ve inananlarin nezdinde itibarsizlastirmakti. Kafirin basaramadigini , görünüsü müslüman olanlar yapmaya çalisiyorlardi. Halbuki çok iyi biliyorlardi ki -fakat inandiklari meçhul - “Allah nurunu tamamliyacak Ve Kur’an’ini kiyamete kadar koruyacakti “
“Islâmiyet günes gibidir, üflemekle sönmez. Gündüz gibidir; göz yummakla gece olmaz. Gözünü kapayan, yalniz kendine gece yapar.”
Ilmi titrini ve karizmasini kullanan malum ve menfur Mustafa Öztürk denen , haddini bilmez sahis , kendi yalan yanlis yorumlarini kusarak , Kur’an için ; “ bu Allah dili olabilir mi , insan dili olabilir mi , olabilir”diye Allah’a ve peygambere ( as) iftirada bulunarak müslümanlarin inanci ile alay etmistir ve Kur’an’in Allah kelami olamayacagi algisini olusturmak istemistir . Buraya kadar tamam , klinik vaka olan adam cibiliyetini yapmistir .
Isin tuhafi , Avrupa gavurunun Kur’an’a ve peygambere yaptigi hakaretlere kiyametler koparan ilgili ve yetkililer - elbette hak etmislerdir ve daha az bile yapilmistir - bu sözde ilahiyatçi prof.'a , gerek ilahiyat çevresinden ve gerekse resmî canipten hiçbir ciddi tepki ve protesto gelmemistir.
Türkiye’de yüzün üzerinde ilahiyat fakültesi ve 613 profesör , 357 doçent olarak ilahiyat ilim adami var.
Bunlarin hiç birinden ses çikmadi , bu hocalardan bir kinama seklinde dahi olsun bir tepki gelmedi. Tenzih ederiz amma , acaba onlarda mi böyle düsünüyor diye akillara gelmez mi ?..
Ayrica resmî diyanet ilgilileri var. Bu abuk sabuk sözlere gerekli cevabi vermek ve kinamak, onlarin görevleri dahilinde degil mi acaba???
Hazar hayret.!!!!!
Ilgili Prof . Istifa etmis , emekliligini istemis . Simdiye kadar bu müslüman halkin vergileri ile beslendigi gibi bundan sonra da emekli maasi alarak ; Kur’an’i ile alay ettigi , dini ve vatani için canini feda eden ve etmeye hazir olan bu milletin cebindeki para ile beslenecek .
Dinimle alay eden bu adama , ben hakkimi helal etmiyorum . Zannederim suurlu her müslüman da helal etmez .
Istifa ile bu dünyada simdilik kurtuldun , fakat ahirette ;
bu müslüman milletin eli yakanda olacak ve Azizünzüntikam ve Adil-i Mutlak ve Seriülhesap ve Kahharri Zülcelal olan Allah’in elinden kurtulamayacagin muhakkak.
Ne diyeyim Allah müstehak
