• BIST 100

    10924,53%-1,34
  • DOLAR

    42,20% 0,24
  • EURO

    48,86% 0,30
  • GRAM ALTIN

    5429,94% 0,77
  • Ç. ALTIN

    9007,06% 0,59

DR. VEHBI KARA


Türk toplumu neden namaz kilmiyor?


Bu sorunun cevabi çok genistir. Özellikle ilahiyat fakültelerinde tez konusu olmasi gerekecek kadar da önemlidir. Bu konudaki düsüncelerimi paylasmak istiyorum…

Hayatimin çogu denizlerde geçti. Gayrimüslimlerin çogunlukta oldugu ülkeler kadar Müslümanlarin da bulundugu ülkelere de gittim. 

Çalisma zamanlari disinda gittigimiz ülkelerin dini mekanlarini, tarihi ve turistik yerlerini de gezme imkânim oldu. Özellikle Cuma günleri limanlarda gezintiye çikar Cuma namazlarina katilarak gitmis oldugum ülkelerin manevi yapisini anlamaya çalisirdim. 

Bunun yaninda is icabi gittigim ülkelerin ticari ofislerine ugramak zorunda kaliyordum. Hatta bir defasinda gemim limanda demirde iken 6 gün boyunca Banglades’te bir otelde kalmisligim bile vardir.

Gitmis oldugum Müslüman ülkelerde dikkatimi çeken en önemli hususlardan bir tanesi namaz kilma oraninin Türkiye’ye göre çok yüksek olusudur. 

Özellikle vakit namazlarinda camilerin agzina kadar dolu oldugunu görüp kendi ülkeme bakip hayiflanirdim. Keske “Türkiye’de de Müslümanlar farz namazlari bu ülkelerdeki gibi kilsa” diye daima dua ederdim.

Türkiye tarihini özellikle resmi tarihin yalanlarina kanmadan bagimsiz kaynaklardan ögrenmeye çalisirim. Bu sayede toplumumuz tarafindan cevabi verilemeyen birçok sorunun kökenine inme firsati buldum. 

Iste yazinin basligindaki sorunun cevabi çok basit olarak su sekildedir: Türkiye’deki insanlar Türklesemedigi için namazlarini kilmiyorlar.

Bu çok kisa cevabin detaylarina girecek olursak su tarihi gerçeklerle yüzlesmis oluruz. Öncelikle Türkler Müslüman olduktan sonra dinlerine son derece bagli bir toplum oldugunu bilmemiz gerekiyor. 

Müslüman unsurlar Haçli ve Mogol istilasindan kaçip kovuguna siginirken Türkler, hayatlarini Islam’a feda ederek savasmis ve çogu dedemiz sehit olarak evliya mertebesine ulasmistir.

Bin yildan beri devam eden bu gelenek son yüzyilda yasadigimiz savaslar ve demografik yapinin bozulmasi ile tamamen tersine dönmüstür. 

Dünyanin neresinde bir Türk görseniz dinine yabanci namazsiz, oruçsuz ve alkollü içki içen bir tip olarak karsiniza çikacaktir. Ülkemizde de yapilan anket çalismalarinda Müslümanlar arasinda yüzde 5 ile 15 arasinda bir nüfusun namaz kildigi gerçegi ile yüz yüze kaliyoruz. 

Bazi arastirmalarda sadece Cuma namazina giden insanlar “kendisini namaz kilanlar” oranina katmaktadirlar. Elbette bu durum analiz yapan kisileri yaniltmaktadir. Zira namaz günde bes vakitte farz olarak yapilmasi gereken bir ibadettir. Allah’in verdigi nimetlere karsi bir sükür görevidir.

Arastirmacilarin buldugu oranlari herkes içinde yasadigi ortamda degerlendirebilir. Akrabalari ve is arkadaslarini göz önüne aldiginizda maalesef yüzde 10’dan daha az namaz kilma oraninda oldugumuzu görürüz. 

Bu kötü ve aglanacak hale nasil düstügümüzü bilmek önemlidir. Iste bu vatanda yasayan gayrimüslim unsurlarin eski dinlerinin gereklerini yapmakta israr ettikleri sonucu ile yüzlesmek durumundayiz. Türk toplumu savaslar ve memuriyet gibi nedenlerle devamli olarak nüfusunu kaybederken; gayrimüslim azinliklar devamli olarak büyümüsler ticaret, sanat ve tarimda güçlenerek çogalmislardir. 

Ayrica Osmanli devletinde hatiri sayilir bir Sabetay Yahudisi de bulunmaktaydi. Bu gizli yapilanma tam 350 yil boyunca kendi inanç ve geleneklerini koruyarak günümüze kadar ulasmistir. Sabetaycilar Türk ismi kullanmak ve bir kismi Cuma namazlarina gitmek suretiyle kendilerini daima gizlemislerdir. 

Sevi’nin “benzet-benzeme” prensibine göre gündüz Müslüman gece Yahudi dininin mistik Kabala yorumuna göre hareket eden bir yapilari günümüzde de varligini sürdürmekte olup Müslüman toplumun disinda hayat sürmektedirler.

Türkiye Cumhuriyeti kuruldugunda sadece 1 milyon civarinda Rum azinlik Yunanistan’a “mübadele anlasmasi” geregince göç etmisti. Karsiliginda Yunanistan’dan 500 bin Türk ve Müslüman Anadolu topraklarina gelmistir. 

Hâlbuki Osmanli nüfus sayimlarina göre çok fazla sayida Rum bu topraklarda yasamaktaydi. Keza 1 milyondan fazla Ermeni gayrimüslim azinligimiz vardi.

Iste bu gayrimüslim azinliklar “Soyadi Kanunu” sayesinde kimliklerini gizleyerek Müslüman gibi görünmeye baslamislardir. 

Ayrica Osmanli Arsivlerinin yok edilmesi ve hurda kitap olarak Bulgaristan’a satilmasi sonucunda gayrimüslimlerin kendilerini gizleyerek Türk gibi göründüklerini söyleyebiliriz. Elbette samimi Müslümanlar da vardir.

Kisaca “dönme” adi verilen bu vatandaslarimizin en belirgin özellikleri Islam’in emirlerini yerine getirmemeleridir. Örnegin içilmesi haram olan alkolü siklikla kullanmak, oruç tutmamak ve namaz kilmamak seklinde kendilerini belli ederler. Yoksa Türkler atalarindan aldigi miras üzere; bin yildan beri dini hassasiyetlerde diger 

Müslüman toplumlara göre çok ileridirler. Hatta Araplarda Islam ahlakina ve sünnet namazlara riayet edilmez iken Türkler bu konuda çok titiz olmuslardir.

“Varlik Vergisi” ve “6-7 Eylül 1955 Olaylari” sonucunda da kimliklerini muhafaza eden birçok gayrimüslim de Müslüman görüntüsüne girmistir. 

Bu azinlik kültürü ve inançlarina sahip insanlarin pek çogu namaz kilmadigi gibi oruç ve namaz konusunda da eski yapilarini korumaya devam etmektedirler. 

CHP yönetimindeki tek parti döneminde basta Sabetay Yahudileri olmak üzere Ermeni ve Rum kökenli azinliklar Türk görüntüsü altinda kamu kurumlarini, silahli kuvvetleri, sanat camiasini, medyayi, ticaret ve bankacilik sektörünü ele geçirmislerdir. 

Çok partili devirde de askeri darbelerle güçlerini pekistiren bu tam olarak döndürülememis dönmeler; hala Türkiye’de köse baslarini muhafaza etmeye devam etmektedirler, vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.