Aslinda bütün mesele imama uymayanlarin en çok imami elestirmesinde yatmaktadir. Herkes hüsnü zan ile imama uysa ortak bir payda olusacagi için aramizda tefrika da çikmamis olacaktir.
Adamin seküler bir yasam tarzi mevcut; cami, cemaat ve namazla bir isi olmamasina ragmen dini mercek altina almasi sosyolojik bir vakadir. Hiçbir bati toplumunda din bu kadar elestiri konusu olmamistir.
Diyanetin kadrolari, bütçesi, cami sayilari, ne is yaptiklari, makam arabalari ve hatta hutbeleri sürekli yakin markajdadir. Satir aralarinda cimbiz ile bulduklari en küçük bir ifadeyi, “Habbeyi kubbe yaparak” algi olusturmaktadirlar.
Hak ve batilin bu mücadelesi yeni degildir, bundan sonra da devam edecektir. Öyle sanirsiniz ki camileri kapatsak bütün sorunlarimiz hallolacak.
Din; ilerlemeye, gelismeye ve tekâmüle karsiymis gibi ve bazi siyasetçilerin ifadesi ile çag disi bir eylem muamelesi görmektedir. Insanlarin kutsallari üzerinde yapilan bu tepinme sonrasinda da bu millet bize niye oy vermiyor? diye sormalari tam bir kara mizah olmaktadir.
Diyanete saldirilarin bir de cemaat ve tarikat boyutu vardir ki o da evlere senlik bir durumdur. Birçok tarikat, imamlari devletin memuru olduklari için arkasinda namaz kilmayi bile zül saymaktadirlar. Disa kapali dünyalarinda en halis Müslümanlarin kendileri olduklari kanaati ile kendilerinden olmayanlara selam bile vermiyor olmalari baris ve esenlik dini olan Islam’la ne kadar bagdasmaktadir sorusu havada kalmaktadir.
Bizler sade Müslümanlar olarak elestirme söyle dursun bazi konularda kafamiza takilan sorulara cevap bulmaya çalisiriz ki o da fitneye sebep olmayacak hususlardir.
Mesela, farz namazlarda imama uyduk açiktan okunan rekâtlarda sikinti olmasa da gizli okumalar da bazi durumlar kafamiza takilmaktadir.
Imamin, sadece Fatiha ve Ettehiyyatü okunan rekâtlarda süreyi çok uzun tutmasi bugüne kadar anlasilamamistir. Bu okumalari hecelerine, hatta harflerine ayirsaniz bu kadar sürmez diye düsündügünüz olmustur.
Insan düsünemeden edemiyor acaba bu süreyi uzatarak daha derin hoca mi olunuyor? Ya da tersinden soracak olursak bu süreyi normal tutsa imamligina halel mi gelmektedir?
Sonuç olarak; bizim toplumda en fazla tartisilan konularin basinda din gelmektedir. Ilginç olan da “Namazda gözü, ezanda kulagi” olmayanlarin bu konulara müdahil olmasidir.
Bu durum, bilinçaltinda yatan psikolojik bir travmadir ki o da kulluklarini yerine getiremeyenlerin vicdan azaplarini dindirmek için kendilerine hakli bir gerekçe bulma çabasindan baska bir sey degildir.
Bilmedikleri ise bu savunmanin onlari kurtaramayacak olmasidir.
Esenlik dileklerimle,
