Yasadigimiz hayat içinde çok kiymetli sahsiyetler soluk alip veriyor. Heyhat ki herkes, onlarin kadrini kiymetini bilemiyor. Birer kutup yildizi gibidirler. Kimine görünür, kimine görünmezler. Bu abide sahsiyetlerin, ahlak ve fazilet timsallerini herkes fark edemez elbet. Nasibi bulunanlar, talihi yaver gidenler, husyar olanlar, bu mümtaz kisileri arar bulur ve nurlarindan feyz alir.
Sefik Can böyle bir gönül dagiydi. Mevlâna muhibbi, son Mesnevihan’di. Hak yolunda azimle yürüyen bir ulu seyyahti. Ismiyle müsemmaydi: Sefik’ti, sefkat ummaniydi. Soyadi gibi Can’di, canlara muhabbet katan bir canandi. Bereketli ömrünü hep hayra adadi, sohbette bulundu, eser yazdi, 2005’te vade dolunca emaneti Sahibine teslim etti. Sisli Camii’nde kilinan cenaze namazinin ardindan ömrünü adadigi Mevlâna’nin komsulugu için yola koyuldu.
2000 yilinin Haziran ayinda Hoca’yi ziyaret etmis ve kendisiyle bir mülakat yapmistim. Edep numunesi, hayâ timsali bir muallimdi. Rahatsiz oldugu için ayaklarini uzatmak zorundaydi. Buna ragmen benim gibi torunu yasindaki birinden özür dileme nezaketini göstermisti. O gün Âkif, Bediüzzaman, Tahirü’l Mevlevî, Muzaffer Ozak, Necip Fazil, Yahya Kemal, Ârif Nihat Asya ve Âsaf Halet Çelebi hakkinda sorular sormustum. Hatiralar esliginde beni aydinlatmis, insanoglunun ezelî ve ebedî macerasini anlatmisti. Yaraticinin sanatini, hilkatin sirrini, canlilarin hikmetini fisildamisti usulca. Bir tefekkür ummanina dalmistim o gün. Hayatima deger katan 9 sayfalik zarif mülakat, Kelam ve Kalem kitabimda yer aldi.
Geçen gün Hayat Nur Artiran Hanimefendinin hazirladigi Sefik Can Hatiralar isimli eser elime ulasinca hudutsuz sürura gark oldum. Bir mana erinin feyizli sözlerini, ibretli hatiralarini ve hikmetli tavsiyelerini okuyacak, istifade edecektim. Kitap, haftalar boyunca elimden düsmedi. ‘Nehir sohbet’ kitabi. Merhum büyügümüzün hayatinin özü, usaresi âdeta bu kitapta vücut bulmus. Tabii ömrünün büyük kismini Can Hocanin yaninda geçiren talebesi Nur Hanimefendinin sualleri çok güzel, Hazretin cevaplari ise muhtesemdi.
“Sertarik Mesnevîhân Sefik Can Dede”nin hatiralari, kutlu bir ömrün aynasi. Mektep yillari, askerlik dönemi, evlilik safhasi ve bütünüyle hayati önümüzden nehir gibi akip gidiyor. O kadar kiymetli ulemanin, ediplerin ve münevverin ismi geçiyor ki… Bir bakima 20. Yüzyil Türkiye’sinin irfan haritasi önümüze seriliyor. Mehmed Âkifler, Arif Nihat Asyalar, Tahirü’l Mevlevîler, Neyzen Tevfikler geçit resminde. Merakin ötesinde tecessüs sahibi olan Sefik Hocamiz, askerlik gibi disiplinli bir meslegi seçtigi hâlde sagdan, soldan ziyaret etmedigi meshur kalmamis gibi. Ibnülemin’den Münevver Ayasli’ya, Ismail Hâmi Danismend’den Hüseyin Hilmi Isik’a kadar cemiyette sevilmis, sayilmis ve hizmeti olmus birçok asina isim önümüze çikiyor. Onlara dair ufuk açici, düsündürücü hatiralar bahçesinde dolasiyoruz. Tasavvufun inceliklerine vakif olan büyügümüz, dünya insani olarak kabul edilen kisilerle de irtibatini, selami sabahi kesmemistir. Tebligini son ana kadar devam ettiren ve hiç kimseden ümidini kesmeyen bir sefkat kahramanindan söz ediyorum. Meçhul meshurlari bilinmeyen taraflariyla bize tanitan eserde pesin hükümlerimizden uzaklasiyor, hakikate ulasmak için bir çabanin içine giriyoruz. Bir ayagi tasavvufta olan, bir ayagi ile yeryüzünü dolasan ‘dünya ve ahiret adami’nin kâinati rengârenk.
Anlattiklarim deryadan birkaç katre. Can Hoca bir umman. Bu okyanustan birkaç damla içmekle kanamazsiniz. Sufi Kitap’tan çikan Sefik Can Hatiralar’i okuduktan sonra inaniyorum ki merhum müellifimizin Ötüken Nesriyat tarafindan yayimlanan Mesnevî–i Serif ve Dîvân-i Kebîr basta olmak üzere Mevlâna Hazretleri’ne dair tercümelerini de hemen edinecek ve önümüzdeki mübarek Ramazan-i Serif’de günlerinize ve gecelerinize mana katacaksiniz.
Su kadroya bakar misiniz? Süheyl Ünver, Hâmid Aytaç, Raif Yelkenci, Ali Nihad Tarlan, Elmalili Hamdi Yazir, Abdülbaki Gölpinarli… 528 sayfalik büyük boy eserde ismi zikredilen ve kendilerinden bahsedilenlere dair serpistirilen siirler, fotograflar ve mektuplar, okuyucunun dikkatini celp ediyor. Neyzen Tevfik’in kalender hayatini, Ibnülemin’in nazara ne kadar çok önem verdigini ve nüktelerini okuyunca kâh tebessüm ediyor, kâh hüzünleniyorsunuz.
Mevlâna, “Biz öldükten sonra, bizim mezarimizi yeryüzünde aramayiniz. Bizim mezarimiz, bizi seven ariflerin gönlündedir.” diyor. Sefik Hoca, Hicri takvime göre 99 yasina kadar ask ile nefeslendi. Istanbul’da yasadi, simdi Konya’da. Ruhaniyeti Türkiye ile sinirli degil. Sögüt’ten Buhara’ya, Kirim’dan Semerkand’a, Mekke’den Bakü’ye, Medine’den Kudüs’e uzanan bir gönül cografyasinin sevgisini yüreginde tasidi durdu. Fatihasi dudagimizda, hasreti içimizde olsun. “Üçler, Yediler, Kirklar demine devranina hu diyelim huuu.”
Milat Gazetesi, 30 Mart 2022.
