Biz insanoglu hayatimizda ki her seyi bize ait hissettigimiz gibi maalesef ki; bize emanet edilen yavrularimizi da kendi malimizmis gibi görüp, ona göre muamele ediyoruz.
Geçen gün bir ögrencimden duydugum kelime beni o kadar yaraladi ki! Belki bazi düsünceleri degistiririm hissiyatiyla bu yaziyi kaleme almak istedim.
Öncelikle siz kiymetli okurlarima sunu belirtmek isterim bu yaziyi evvela üç çocuk annesi olarak, sistemin içinde olan bir ögretmen olarak, insan gelisimi üzerine çalisan bir kisisel gelisim uzmani olarak kaleme aliyorum. Yani; çok yölü olarak bakip degerlendiriyorum.
Sekizinci siniftaki ögrencilerimle neslin korunmasi konulu dersimi islerken, genç yavrularimizdan birtanesinin egitim için gittigi kurumda, karsilastigi muameleyi anlatirken akabinde söyledigi kelime beni çokça etkiledi;
"Eti senin kemigi benim"
Babasi yavrumuzu egitim için gönderdigi yere verirken eti senin kemigi benim diyor.Vee aslinda bu kelime içinde öyle halleri barindiriyor ki, bir yerde baba karsidaki kisiye artik senin malin ona her seyi yapabilirsin kapisini açiyor.
Iste burada bu hâl beni içsel sizilara düsürüyor kimin malini kime emanet ediyorsun?
Yada eti nerden senin kemigi nerden onun oluyor?
Sana mi aitte sen onu baska ele rahatlikla al istedigini yap diyebiliyorsun? Ahhh dostlar niye bu kadar dünyaya ve emanete sahipmisiz gibi davraniyoruz. Ama üzgünüm ne bu dünya ne de içindeki hiçbir sey bize ait degil bizler sahip oldugumuzu sandigimiz her seyin emanetçileriyiz. Tipki evlatlarimiz gibi.
Zaten evlatlarimiza bize emanet oldugu nazari ile baksak! Nasil da üzerine titreriz degil mi? Fakat titremek söyle dursun onlarin terbiyecisiymisiz gibi görüyoruz kendimizi. Oysaki daha kendimizi, nefsimizi terbiye edememisken bize emanet edilen koruyup kollamakla, ahlaki gelisimine destek olmakla Rabbini tanitmakla yükümlü oldugumuz evlatlarimizi, yanlis sekiller de terbiye edip, tabiri caizse basimizdan savar gibi düzelirler düsüncesi ile baska ellere veriyoruz.
Su örnegi vermeyi o kadar çok seviyorum ki; onlar bize bembeyaz bir kagit olarak geldi bize düsen o beyaz sayfayi özenle tertemiz yazmakti!
Yazmak söyle dursun bizler o sayfayi çizip karalayip burusturup baska ele teslim ediyoruz al bunu düzelt diye.Burusmus karalanmis bir kagit ne kadar düzeltsen de, maalesef ki eski izler hep kalacak üzerinde.
Biz anne baba olarak evlatlarimizin bize emanet edilmis bireyler oldugunun en basta farkina varmamiz gerekiyor. Bizler onlarin emanetçileriyiz yol arkadaslariyiz asla sahipleri degiliz.
Ayrica görevimiz onlari terbiye etmek degil. Onlarin ruhen ve bedenen gelisimlerine katki saglamak.
Simdi sormak istiyorum size insan kendisi gelismemisse ahlaki degerlere sahip degilse, inanç ve ibadet noktasinda zafiyetleri varsa evladina ne verebilir ne ögretebilir.
Evet ögretemez bu sebeple de baska ellere teslim edip al bunu adam et mantigi ile bakar.
Hem okulda bulundugum için hemde seminerler dolayisi ile bir çok okul müdürü ve müdür yardimcilarindan aldigim bilgiler neticesinde görüyorum ki çocuklarda en çok davranis problemi var.
Okul ortaminin su anda en büyük problemlerinin basinda geliyor davranis bozukluklari. Çocuklarimiz yaygin olarak küfür edip, argo kelimeler konusup, arkadasina hareket çekebiliyor.
Birçok çocugumuz arkadaslariyla nasil ilski kuracagini, ögretmene nasil hitap edecegini, toplum içinde nasil davranacagini, çevre kurallarini bilmiyor, toplu alanlari kullanirken nelere dikkat etmesi gerektigine dair hiçbir bilgisi yok.
Ögretiler verilmeden ahlaki degerler toplumsal degerler kazanilmadan, çocuktan akedemik basari bekliyoruz.
Içinde ahlaki barindirmayan akedemi bana göre içi bos bir balon gibidir. Biryerde patlamaya mahkum olur.
Kaldi ki ahlâkî degerler ve toplum kurallari olan çocuklarin herzaman basari orani daha yüksektir.
Ve yine maalesef ki ahlâkî degeri vermedigimiz çocuklarimizdan üstelik kendimiz de kilmiyorken namaz kilan, oruç tutan, Kur'an-i Kerim okuyan çocuklar olmalarini bekliyoruz. Hatta ve hatta imana gelsin diye kursa gönderiyoruz.
Su yanlis algiyi düzeltelim lütfen! Çocugun ilk egitim alacagi yer ahlâkî gelisimin, toplum içi davranislarin oturacagi mecra ailedir.
Evlat dedigimiz emanetlerin egitimi aslinda basli basina bize aittir. Okul ve kurs ortamlari ögrenim içindir ve egitimi destekler. Ben bunu bes basamak birden çocuga atlatmaya benzetiyorum. Basamaklar tek tek çikildiginda sanirim biz saglikli toplum halini alacagiz.
Ve simdi iddia ettigim hep vurguladigim yere geliyoruz. Bizlar anne babalar olarak bireysel anlamda sayet kendimizi düzeltmezsek, hem ahlâk noktasinda hem ibadet noktasinda hangi degeri vermek istiyorsak, önce kendimiz yasamaya baslamamiz gerekiyor.
Küfür eden bir babanin çocugundan temiz agizli, argo konusan bir annenin evladindan naif konusmayi, çöpünü yere atan bir ebeveyn den çevre bilincine sahip bir çocugu, hiç kitap olmayan bir evde kitapkurdu bir çocugu, namaz kilmayan ailede namaz kilan bir evladi görmek binde bir rastlanan bir durumdur. Oysaki çocuk ihtimallere baglanacak bir sey degildir.
Çok rica ediyorum sayet bir çocugun dünyaya gelmesine vesile olacaksaniz ki olun ALLAH'IN izniyle, rizik Allah'in elinde ama onu nasil yetistirecegimiz bizim irademizde.
Bu sebeple düzelmeye kendimizden baslayalim zaten onlarda tipki ayna gibi
