• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

EROL AYDIN


YAPILAN BEYIN DEGIL, KARAKTER GÖÇÜDÜR!


Gelismekte olan ülkelerin kadim sorunlarindan birisi de beyin göçüdür. Yani yetismis, egitimli, kalifiye insanlarin daha iyi sartlarda çalismak/yasamak amaciyla gelismis bati ülkelerini tercih etmeleri beyin göçü olarak ifade edilmektedir.  

Bu kaçisin kök nedenlerine baktigimizda ise;. 

 

Mezun oldugu bölüm için is ve istihdam alanlarinin bulunmamasi,. 

 

Bransla ilgili is bulunsa bile ücretlerin düsük olmasi,. 

 

Sosyal, ideolojik ve siyasi sikintilarin olmasi,. 

 

Firsat çesitliligi, kendini gelistirme imkânlari olarak özetlenebilir.  

 

Aslinda daha iyi bir yasam ve konfor ugruna ülkeler terkedilmektedir. Kendi ülkesinde kalarak bütün dezavantajlara ragmen mücadele etmek için karakter gerekmektedir. Kendisini o topluma ait hissetme, sadakatle gelecek adina elini tasin altina koyma nefislere zor geldigi için isin kolayina kaçilmaktadir.   

 

Burada gerçeklesen aslinda beyin göçü degil, karakter göçüdür. Bilisim çagi ve global kültür üniter devlet yapilarini asindirdigi için yeni nesiller bireysel olarak hareket etmekte bir mahsur görmüyorlar. Dünya vatandasligi gibi bir ucube düsünceyle sadece kendilerini düsünmenin bir neticesi tecelli etmektedir.

Beyin göçü konusunda bir husus bütün olumsuz algilari bir nebze hakli gösterebilir. O da yurtdisinda kendisini gelistirip yeterli olgunluga eristiginde ülkesine dönmek bu konuda savunulabilir bir tez olmaktadir.   

 

Bu durumda ise size yatirim yapan ülke, tersine göçe karsi çikacaktir. Gidenlerin geri döndügü görülmedigi için bu sadece hos bir hülya olarak bize teselli olarak kalacaktir.

Beyin göçü konunda suna da raziyiz fakat bazen onu bile elde etmek mümkün olmamaktadir. Giden eleman uluslararasi bir basari ile ve milliyetini öne çikararak disarda kültür elçiniz olabilir.   

 

Fakat karakter olmayinca, zayiflayan aidiyet duygusuyla kendi kültürüne yabanci hatta onu asagilayan bir mahlûkatin ortaya çikmasi da olasidir. Kendi insanina yabanci, hatta düsman ve onun aleyhinde faaliyet gösteren örneklere de görülmüstür.

Bütün bu olumsuzluklara meydan vermemek adina neler yapilabilir konusuna egilmek gerekmektedir. En basta üniversite ve sanayi ile isbirligi yapilarak ihtiyaçlar belirlenmelidir. Ihtiyaç olmayan veya alani olmayan bölümler açilmamalidir. Üniversiteden mezun olan insanlarin % 70’i bransinin disinda çalisiyorlarsa burada sikinti oldugu kesindir.   

 

Planlama, koordinasyon ve esgüdümle egitim konusu ele alinmalidir. Baslangiç için bu yeterli olmakla birlikte bu meseleyi halletmeden diger hususlara geçilmemelidir.  

Sonuç olarak; rekabetin en önemli aktörü olan kalifiye insanlarin beyin göçüyle heba edilmemesi esastir. Bunun karakter göçüne dönüsmemesi adina da özümüze dönmek, hasletlerimizi güçlendirmek ve de degerlerimize sahip çikmak gerekmektedir.   

 

Böylece ülkelerin kit olan kaynaklari da verimli bir sekilde degerlendirilmis olunacaktir, bu da az sey degildir.

Esenlik dileklerimle,

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.