• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

DR. VEHBI KARA


Ingiliz kabinesinde Türkiye’nin gelecegi için neler söylendi?


Lozan’da Türkiye’ye biçilen rol ve çizilen sinirlar dünyanin önemli ülkelerinde tartisilmistir. Bu husus bazi ülkelerin arsivlerini açmasi ile birlikte daha iyi anlasilmistir.  

  
Birinci Dünya Savasinin galip devletlerinden olan Ingiltere ve Fransa’da da Türkiye’nin geleceginin belirlenmesi konusunda çok ciddi tartismalar yapilmistir. 

Bu konuda Ingiltere Basbakani David Lloyd George ile Disisleri Bakani Lord Curzon arasinda derin görüs ayriliklari bulunuyordu. Basbakan Lloyd George Yunanistan’in Türkiye’yi isgalini desteklerken Curzon buna karsi çikiyordu. 


Lloyd George, 6 Aralik 1916'da basbakan olduktan sonra 1. Dünya Savasi'nin son iki yilinda, bes kisilik "Savas Kabinesi" ile Ingiliz savas politikasini yönetmisti.   

Savas sonrasinda toplanan Paris Baris Konferansinda Fransa Basbakani Clemenceau ve ABD baskani Wilson üzerinde kolay bir üstünlük kurmustu.   

Savastan sonra basta Almanya ve Osmanli Imparatorlugu olmak üzere, yeni kurulacak dünya düzenini belirlemekte bas rolü oynamaya çalisiyordu.   

Fakat milli mücadelenin zaferle sonuçlanmasindan sonra 1922 Eylül'ünde çikan Çanakkale krizi  Basbakan’i çok zor duruma düsürmüstü. Ingiltere’deki olaylar su sekilde gelismisti:. 

Izmir’in kurtulusundan sonra Fahrettin Altay  komutasindaki Türk süvari kolordusu, Çanakkale Bogazi üzerinden Istanbul’a yönelmisti.   

Türk ordusu, Çanakkale’de bulunan Isgal kuvvetlerine bir ültimatom vererek geçit hakki istemisti. Bunun üzerine bölgede bulunan Fransiz birlikleri Fransa Basbakani'nin emriyle geri çekildiler.   

Fakat Ingiltere Basbakani Lloyd George ise reddederek Ingiliz kuvvetlerine direnme emri verdi ve hükümetindeki bir grup bakanla birlikte bir bildiri yayinlayarak Türkiye'ye savas ilan edilecegini duyurdu.   

Yeni bir savasi istemeyen Kanada Basbakani, savasa Ingiltere hükümetinin degil, Kanada parlamentosunun karar verecegini belirterek, Kanada siyasi bagimsizligini fiilen ilan etmis oluyordu.   


Ingiliz kamuoyu ve Muhafazakâr Parti ileri gelenleri de Türkiye ile savasa karsi çikinca isler iyice karismis Disisleri bakani Curzon ve Savas Bakani Winston Churchill de basbakanin çatismaci politikasina karsi çikinca; 19 Ekim 1922'de koalisyon parçalanmis ve hükümet düsmüstü.   
  

Bir dönem Hindistan Genel Valisi olan Disisleri Bakani Curzon ise 1922 de kurulan Andrew Bonar Law’in kabinesinde yeniden ayni göreve gelmis ve çok daha rahat hareket etmeye baslamisti. 

1922-1923 Lozan görüsmelerinde Ingiliz heyetine baskanlik etmisti. Curzon, Türkiye ile ilgili olarak takip ettikleri Ingiliz politikasini Ingiliz kabinesine 4 Ocak 1920'de su sekilde belirtmisti:


“Türkiye, Istanbul'dan baska baskent olarak her nereyi seçerse ona izin verilebilir. Çünkü eger mevcut firsati degerlendirmezsek bundan nesiller boyu pismanlik duyacagiz.   

Kendimize; gelecekte bela, entrika ve Dogu Avrupa'da savaslarla dolu bir miras birakmis olacagiz.   

Ayasofya daha önceki 920 yilda bir Hiristiyan kilisesiydi ve belki artik dini kullanimi olmayan bir anit olabilir.   

Amacimiz, homojen bir Türkiye olusturmak ancak Türkiye’nin tekrar Avrupa'ya bir sorun olarak dönmesini engellemek ve diger milletler üzerindeki nüfuzunu yok etmektir.   

Böylece bizim için sikintili olan yüzyillardan beri uygulanan Osmanli yönetimi tekrarlanmayacaktir.   


Hayatimin uzun yillarini Müslüman halklar arasinda seyahat ederek ve onlari inceleyerek geçirdim. Eger Müslümanlar Istanbul’da birakilirsa bu durum tüm Dogu dünyasinda, Ingilizlerin onu tahliye etmeyeceklerine degil, yapamayacaklarina dair ikna edici bir kanit olarak kabul edilecektir.   
  
Istanbul, Dogu dünyasinda manevi üstünlügün degil, siyasi gücün sembolüdür. Eger yeni bir milliyetçilik biçimiyle yüzlesmek zorunda kalirsak, toplanma noktasi ve ilham kaynagi Istanbul'daki bir Halife olursa, onlara büyük ölçüde katkida bulunacak bir prestij ve ivme kazandirmayacak midir?
 
Misir’daki isyani  engellemek ve Misirliyi, Türklerle iliskisinin sonsuza kadar koptuguna ikna etmek için gereken tek sey, eski hükümdarlari olan Halifenin Haliç'ten kaybolmasi olacaktir. 

Almanya'nin Doguya gidisini engellemek ve Çanakkale Bogazi'ni insanligin yararina açik tutmak için Istanbul Türkiye'den alinmali ve bir serbest liman olarak Müttefik uluslarin eline verilmelidir”.
 
Sonuç olarak Curzon Lozan’da istediklerini almis Bogazlar Bölgesi ve Istanbul; “askerden arindirilmis” bir bölge haline getirilmistir. Halifelik kaldirilmis ve Ingiliz Imparatorlugu için en büyük tehlike de ortadan kaldirilmistir. 


Yillar sonra Montrö sayesinde Istanbul ve Bogazlar üzerindeki egemenlik haklarimizin bir kismi geri alinmis Misak-i Milli sinirlari içindeki Hatay ülkemize katilmistir.   

Fakat Bogazlar üzerindeki egemenligimizin tam olarak ilan edilebilmesi için “serbest geçis rejimi” hala uygulanmaktadir.  

Umarim Kanal Istanbul projesinin yapilmasinin önemi simdi daha iyi anlasilmistir. Zira Bogazlardaki kontrolün aynen Bogazlar Tüzügü ile yapilan degisiklik gibi yapay suyollari insa edilerek saglanmasi; ülkemizin gücüne güç katacaktir, vesselam…  

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.