• BIST 100

    10924,53%-1,34
  • DOLAR

    42,21% 0,25
  • EURO

    48,86% 0,30
  • GRAM ALTIN

    5430,60% 0,78
  • Ç. ALTIN

    9007,06% 0,59

Misafir Kalemler


Toplumsal Cinsiyet ve Ötesi


Türkiye Aile Meclisi Baskan Yardimcisi Doç. Dr. Semsettin Kiris: Toplumsal Cinsiyet TCE/GENDER  Maskesiylr Fitratla Insanlikla Allah ile Savasiliyor!

Toplumsal Cinsiyet ve Ötesi  
Islam’a göre “hak” sadece hürriyet degil ayni zamanda sorumluluk demektir. Hak kelimesinin etimolojisinde sadece bir fiili yapabilme hürriyeti bulunmamaktadir. 

Kur’an’da haberdar oldugu bir vasiyeti gizlemeyip insanlara duyurma isinde bulunmak bir hak olarak nitelendirilmistir. (Bakara 2/180) 

Vasiyet bir hak ise bu hakki saklamamak, açiga vurmak ve geregini yerine getirmek sorumluluktur. Hz. Peygamber’in hadislerinde de “hak” kelimesi sadece hak degildir, ayni zamanda ödevdir, sorumluluktur.   

Sahip oldugumuz bir hakki kullanirken bile sorumluluk hissi tasiyarak bu isi yapmamiz gerekir.   

Mesela bir hadiste Müslümanin Müslüman üzerinde hakki bestir denir. Bu bes hak sunlardir: Verilen selami almak, aksirip Allah’a hamd edene “yerhamükellah” demek, davete icâbet etmek, cenazesinde hazir bulunmak. (Buhârî, Cenâiz, 2; Müslim, Selâm, 4)   

Müslüman bir toplumda herkes birbirine karsi su bes sey yapmaktan sorumludur. Bu mesele içtimâî bir meseledir. Ben senin hakkina riâyet ederim sen de benim hakkima riâyet edersin.   

Ikimizde ayni toplumun birbirine karsi sorumluluk tasiyan fertleri oluruz. Hak kelimesinin hadislerde sorumluluk anlaminda kullanildigi baska örnekler de var.   

Mesela bir hadiste aksam karanligina kalmis yolcunun, karanlikta yola gönderilmeyip misafir edilmesi, misafir eden açisindan da hak olarak nitelendirilmistir. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, XXVIII, 416).  

Bir Müslüman kardesini karanlikta yola göndermiyorsun, onu tehlikeye atmiyorsun. Misafir ediyorsun, sen de onun durumunda olabilirdin. Hadise göre bu sadece yolcu için degil misafir eden açisindan da haktir.  
  
Sorumluluk duygusunun alindigi hak bilinci, degisim yasamaya mahkûmdur. Bu degisimin gönül dünyamizi hatta inancimizi ve akidemizi de etki alanina almayacagi garantisi bulunmamaktadir.   

Modernlesme sürecinde insan haklari teorisinden yola çikildi kadin haklarina gelindi, oradan da toplumsal cinsiyet esitligi söylemine gelindi. Içinde sorumlulugun bulunmadigi “hak teorisi” bu sonucu dogurmustur. 
  
Bu yazimda toplumsal cinsiyet egitimlerinde kullanilan bazi söylemler üzerinden bir tahlilde bulunmak istiyorum. 

Bu söylemlerin dini açidan incelenmesi gerekir. “Erkek, cinsel kimligini seçebilir” ve “kadin, cinsel kimligini seçebilir” cümlelerini birlestirerek bir cümle haline getirip degerlendirmesini ondan sonra yapacagiz. Bu söylemi “cinsiyet insanin kendi tercihidir” cümlesi ile ifade edebiliriz. 

Bütün bunlari irdeledikten sonra “bütün cinsiyetlere karsi tarafsiz olmak gerekir” cümlesinin ne anlama geldigi üzerinde duracagiz. Bazilari toplumsal cinsiyet egitimini “kadinlara daha iyi davranin” egitimi olarak anliyor. 

Hâlbuki toplumsal cinsiyetin çikis noktasina baktiginizda bu fikrin kökenine indiginizde karsiniza bir hayat tasavvuru, dünya görüsü ve zihniyet çikiyor. 

Mesele keske kadinlara daha iyi ve nazik davranmadan ibaret olsaydi. Ortada bir zihniyet dönüsümü ve bunu anlamamiza yardimci olacak sembol degeri tasiyan cümleler var. 

Tercihe dayali cinsiyet/gender meselesini anlatmadan toplumsal cinsiyeti anlatmak, gerçekleri de saklamaktir. 
Tercihe dayali cinsiyetin kanunla korunmasi Allah’in belirledigi ya da dogustan gelen cinsiyeti hukuksuz kilmaktadir. 

Cinsiyet artik bir tercih meselesi ise “anne” ve “baba” kavramlarini sözlükten çikaracak miyiz? Cinsiyet artik bir tercih meselesi ise anne ne anlama geliyor, baba ne anlama geliyor? 

Tüm degerlerimize savas açiliyor, içimizde bu durumun farkinda olmayanlar var, üstelik bu çok vahim olayi “canim ne zarari var, kadinlara biraz daha nazik davranirsiniz olur biter” gibi söylemlerle geçistirenlerimiz var. 

Bireyin tercihine dayali cinsiyet meselesini anlatmadan sözde dini delillerle toplumsal cinsiyeti anlatmak hakikati yansitmamaktadir.  

Toplumsal cinsiyet esitligi ideolojisi esas itibariyle cinsiyetin insanlarin tercihi oldugu düsüncesine dayaniyor. 
Bu düsünce/dogma, modern bir hurafedir. Bu ideoloji, pagan temelli bir yaklasima dayanmaktadir. Pagan yaklasimi tarihte etkisi görülmüs bir cereyan olarak görmek yanlistir. 

Sanal âlemde yapilacak küçük bir arastirma bile kendini pagan olarak niteleyen sivil toplum örgütlerinin hiç te az olmadigini gösterir. 
Kendini pagan olarak niteleyen küresel ölçekte sivil toplum kuruluslarinin temel fikri, bireysel tercihi dini olsun dünyevi olsun tüm degerlerin üstünde tutmalaridir. 

Bu yaklasimin temelinde insanlarin tüm tercihlerinin birbiriyle esitlenmesi ve insana ait tüm bireysel tercihlerin saygiya layik ve mesru kabul edilmesi yatmaktadir. 
Dini tercihlerin dahi bireyin tercihi olarak kabul edilmesi problemli bir alandir. Din dahi bireyin tercihi oldugu için saygi görmüs oluyor. 
Dine uygun hayat ilahi bir tercih statüsü elde edemiyor. Aslinda bu durum, âciz olan insanin tercihi ile Azîm olan Allah’in irâdesinin esitlenmesinden baska bir sey degildir. 

Hayatimi ben belirlerim diyen neler söylemis olmaktadir? “Bedenim benimdir” cümlesi “bedenime ben hükmederim” anlamina gelmiyor mu? 

Oysa kelime-i sehâdet Allah’in bedenimize ve hayatimiza hükmetmesinin kabulüdür. Biz bu sözleri söylemekle, Allah’in her seyimize hükmetme yetkisine sahip oldugunu da göstermis ilan etmis oluruz. 

Din bizim ferdî tercihimiz degil, Allah’in bizim üzerimizdeki seçimi/tercihidir. Toplumsal Cinsiyet Esitligi felsefesi “bireysel tercihi” bir kült haline getirdi. Kimse icat edilmis bu kült/kutsala dokunamiyor. 

Beserî münasebetlerde herkes, bu kutsala(!) atifta bulunuyor. Din Allah’in insanlardaki tercihidir, O’nun emrettikleri ve yasak ettikleridir. O’nun istediklerini tutarak yasamak, dindarliktir. 
Mesela O emrettigi için hayvanlar gibi çiplak gezmeyiz. O öyle emrettigi için mesru evlilik disi yollar aramayiz. 

Toplumsal cinsiyet esitligi ideolojisinin mazisi o kadar eskiye dayanmiyor. Cedaw’in 18 Aralik 1979 tarihinde Birlesmis Milletler Genel Kurulu’nda kabul edilmis 30 maddelik metninde Toplumsal Cinsiyet Esitligi kavrami geçmez. 

Somut olarak tanimlanmaya muhtaç “ayrimcilik” kavrami da Cedaw metninde “dislama” veya “kisitlama” gibi somut olmayan kelimelerle ifade edilmistir. (Madde 1) 

Ekonomik siddet, cinsel siddet, psikolojik siddet kavramlari da Cedaw’in ana metninde yer almamaktadir. Nefret suçu da modern bir tanimlamadir. 

Somut olmayan seylerin de suçun tanimina girmesi hukuka güveni artirmaz. Bu kavramlar hukukun temel kabulleri zorlanarak sonradan icat edildi. Bir nevi hukuk, degisime ugratildi. 

“Toplumsal Cinsiyet Esitligi” kavrami ilk defa Joan Wallach Scott’in 1986 yilinda yayinlanan “Gender: A Useful Category of Historical Analysis/ Cinsiyet: Yararli Bir Tarihsel Analiz Kategorisi” baslikli makalesinde geçmistir. 

Cedaw komitesi ilk defa 1992 yilinda toplumsal cinsiyet temelli siddet kavramini telaffuz etmistir. (19 nolu tavsiye karari) Kadin haklari savunusu ne oldu da toplumsal cinsiyet esitligi savunusuna dönüstü? 

Bu bir isim degistirme midir, yoksa içerik de degismis midir? Kanaatimize göre içerik de degismistir ve insanlarin büyük kismi bu degisikligin farkinda degildir. 

Içerik, dini açidan da risk tasiyan bir sekle bürünmüstür. Kadin haklarini savundugunu iddia eden ve bugün web sitelerinin büyük bir kismini Toplumsal Cinsiyet’e ayiran sivil toplum örgütleri, 1986 öncesinde böyle bir kavrami dahi bilmiyorlardi. 

Bu konunun iç dinamiklerle yürümedigini dis dinamiklerle yürüdügünü anlatmaya çalisiyorum. Besinci kol faaliyeti yapiliyor, insanlarin zihni ile oynaniyor. 

Bu konuda tekerlek, ünlü bir sarki sözünde dile getirildigi gibi “bindik bir alamete, gidiyoruz kiyamete” kabilinden yürümektedir. Bu konuyu hararetle savunanlarin büyük kismi neyi savunduklarinin farkinda degildir. Kadin haklarindan yola çikmissiniz “gender” savunucusuna dönüsmüssünüz. 

Toplumsal cinsiyet esitligine inanmanin pratikteki anlami gender esitligine inanmaktir. Ama gender sadece kadinlari kapsamiyor ki escinsellik dâhil baska cinsiyet tercihlerini de kapsiyor. 

Isin içine “gender” girerse içerikte degisim kaçinilmaz olur. Bu kelime bireysel tercih temelli cinsiyet anlamina kullanilmaktadir. 
Cinsiyeti bireysel tercih temeline oturtursaniz amentünüz zarar görür. Itikadiniz, dünya görüsünüz degisim yasamis olur. 
Bireysel tercihi kutsarsaniz, zinayi, escinselligi ve kürtaji da mesru görmüs olursunuz. Oysa bunlarin dini açidan haram oldugu hususunda hiçbir tereddüt bulunmamaktadir. 

“Toplumsal cinsiyet esitligine inandim, tüm cinsiyetlere karsi tarafsiz oldugumu ilan ederim” cümlesi bir âmentü/kredo metnidir. Bu cümle toplumsal cinsiyet ideolojisinin olmazsa olmazidir. Toplumsal cinsiyetin felsefesine inananlar bu cümleyi söylemeden geçemezler. Tüm söylemlerinin temelinde bu cümle bulunmaktadir. Biz diyoruz ki lütfen açik olalim, bu bir âmentü/kredo metnidir. 

Burada bir nevi gerçekler gizlenerek formalite yerini bulsun kabilinden etkinlikler yapilmaktadir. Uluslararasi sistem bize bu egitimi dayatmis. 
Biz de “kadinlara iyi davranma egitimi” seklinde anlariz olur biter demekle olmuyor. Size dayatilan sey, pagan karakterli bir düsünceye dayanmaktadir. 
Bireysel tercihi mutlak dogru sayan bir kabul söz konusudur. Kendini Allah ile esitleme söz konusudur. 

Bireysel tercihini Allah’in tercihiyle esitleme hatta üstün görme, bir tür paganizm degil midir? Bu cümleyi telaffuz etmekle insanlarin bireysel tercihlerini kutsamis olursunuz. Allah’in bizdeki tercihine saygiyi yok saymis olursunuz. 

Mesela escinselligi ve evlilik disi iliskiyi saygi duyulmasi gereken bir tercih olarak kabul etmis olursunuz.

Kur’ân’in 109. sûresinde geçen “sizin dininiz size, benim dinim bana” cümlesini “sizin tercihleriniz size benim tercihim bana” seklinde anlayabiliriz. Insanin yaptigi tercihler hayatina sekil vermektedir. Kurtubî (ö. 671/1273), bu âyetin “bizim amellerimiz bize sizin amelleriniz size” âyetini (Kasas 28/55) hatirlattigini ve manasinin “siz dininizden râzi iseniz biz de dinimizden râziyiz” demek oldugunu belirtmistir. (Tefsîru’l-kurtubî, XX, 229) 

Toplumsal cinsiyet esitligi ideolojisi ile amaçlananin “siz kendi dininizden razi oldugunuz gibi biz de hem kendi dinimizden hem de sizin dininizden raziyiz” diyebilecek bir zihinsel ve ruhsal dönüsüm oldugu açiktir. 

Son otuz yilda yasadiklarimiz, bu âyeti daha iyi anlamamiza vesile olmustur. Benim tercihim, Allah’in bendeki tercihinin kabulüne dayanmaktadir. 

Benim tercihim, insanin tercihlerinin dokunulmaz sayilmamasina dayanmaktadir. Benim tercihim, insan üzerinde tek söz sahibinin Allah oldugu tezine dayanmaktadir. 

Müslüman, kürtajin, escinselligin, ölçüsüz ve sinirsiz cinsel iliskinin mesrulastirilmasina, kanunla koruma altina alinmasina râzi olabilir mi? 

Toplumsal cinsiyet esitligi süreci, bunlarin hepsine “riza metni olusturma” sürecidir. Cinsiyetin insanlar tarafindan belirlenmis bir tercih oldugunu belirtmeden toplumsal cinsiyeti anlatmaya geçemezsiniz. 

Bu hususu atlayarak konuyu anlatamazsiniz. Bu hususu atlayip konuyu “kadinlara daha iyi davranma egitimine benzeyen bir etkinlik” gibi gösteremezsiniz, kimi kandiriyorsunuz? Anlattiginiz seyin en temel tarafini atlayarak konuyu çarptiriyorsunuz. 

Toplumsal cinsiyet esitligi ideolojisinin tevhid ile uzlasabilir tarafi bulunmamaktadir. Dinimizi saklayarak bir yere varamayiz. 

Asagida Kur’ân’da yer alan bazi âyetleri aldim. Bu âyetler reddedilmeden “Toplumsal Cinsiyet Esitligi” ideolojisi kabul edilemez. 

Spekülasyon olmasi diye âyet tercümelerini özellikle Diyanet Kur’an Yolu meâlinden aldim. Bu hususu da özellikle belirtmek isterim: 

“Erkek de kiz gibi degildir” (Âl-i Imrân 3/36) 
 “Begendiginiz kadinlardan ikiser, üçer, dörder nikâhlayin.” Nisâ 4/3. 

“Evlâtliklarinizi babalarinin soyadlariyla anin. Bu Allah katinda adalete daha uygun bir davranistir.” (Ahzâb 33/5)

“Bosanan kadinlar kendi baslarina (evlenmeksizin) üç âdet süresince beklerler.” (Bakara 2/228)

“Erkekler kadinlarin yöneticisi ve koruyucusudurlar.” (Nisâ 4/34) diyor. 

“Allah size, çocuklariniz hakkinda, erkege iki kadin payi kadar (vermenizi) emreder.” (Nisâ 4/11)

“Zinaya yaklasmayin! Çünkü o hayâsizliktir, çok kötü bir yoldur.” (Isrâ 17/32)

“Rabbinizin sizler için yarattigi eslerinizi birakip da insanlar arasindan erkeklerle mi beraber oluyorsunuz? Dogrusu siz haddini asan bir kavimsiniz!” (Suarâ 26/165)

“Fakirlik korkusuyla çocuklarinizi öldürmeyin” (En‘âm 6/151) 

Fakirlik korkusuyla çocuklarinizin canina kiymayin! (Isrâ 17/31)

“Öyleyse iffetli yasamalari, zina etmemeleri, gizli dost tutmamalari sartiyla ve ailelerinin de izniyle onlari nikâhlayin, mehirlerini de âdete uygun olarak verin.” (Nisâ 4/25)

Yukardaki âyetlerde neler var? Toplumsal cinsiyet esitligi ideolojisine uymayan pek çok konu var. Hangisinden baslayalim ki? 
En azindan sunlari söyleyebiliriz. Allah’in dini zinayi escinselligi, kürtaji yasaklamaktadir. 
Oysa toplumsal cinsiyet esitligi söylemine göre bunlarin hepsi bireysel tercihtir ve saygi duyulmasi gerekir. 

Su cümleleri söylemenin anlami ve degeri giderek artmaktadir: Ben Allah’in tercihlerine aykiri hiçbir tercihe saygi duymuyorum. 
Benim dinim bunu emrediyor. Farkli bir söylem gelistirirsem dinim zarar görür. Âmentü’m zarar görür. Ben Âmentü’mü kaybetmek istemiyorum. 

Doç. Dr. Semsettin KIRIS
Türkiye Aile Meclisi Genel Baskan Yardimcisi, 
AileHaklari.org t.me/basinaciklamasi t.me/sectiklerinidenetle

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.