• BIST 100

    11007,37%0,81
  • DOLAR

    42,52% 0,07
  • EURO

    49,55% -0,06
  • GRAM ALTIN

    5743,85% -0,15
  • Ç. ALTIN

    9322,75% 0,27

DR. VEHBI KARA


CHP ve Kadina Siddet


CHP, cumhuriyetimizin ilk yillarindan itibaren kadina siddetin merkezinde yer alan bir siyasi partidir. Buna ragmen son zamanlarda basina yansiyan parti teskilatlarindaki kadinlara taciz ve siddet olaylari nedeniyle nihayet medyanin gündemine gelmektedirler.

Biz medyanin ve kadin konusunda arastirmalar yapan akademisyenlerin bu konudaki suskunlugunu ve iki yüzlülügünü bir kenara birakip; yasanan aci gerçekleri dile getirmeye devam edelim. 

Bütün dünyada ve Türkiye’de aile yapisindaki bozulmalar son yillarda asama kaydederek hizla devam etmektedir. Bunun sebeplerine ve Türkiye’de yasanan kadina siddet olaylarina farkli bir bakis açisi kazandirarak çesitli makale ve yazilarimda deginiyorum. 

Lâkin akademisyen ve siyasetle ilgilenen insanlar arasinda buna ragbet gösteren çok azdir. Umulur ki; neredeyse kimsenin el atmadigi ve tartismaktan dahi çekindigi bu konular, tartisilmaya baslanir.

Evet,  cumhuriyetin ilk yillarinda kadinlara karsi uygulanan insafsiz, acimasizca idam ve cinayetler vardir. Bunlarin neredeyse tamami hali altina süpürülerek tartisilmasina bile müsaade edilmemistir. 

Isin daha da aci olan tarafi ise; kadina siddet uygulayan siyasetçiler, tam tersine kadin haklari konusunda cilalanip parlatilabilmektedirler. 

Istiklal Mahkemelerinde sirf ibret olsun diye “sapka kanununa muhalefetten” asilan  Erzurumlu Salci Söhret Ana; bunlardan sadece bir tanesidir. CHP’nin milletimize zorla dayattigi inkilâplara karsi gelen “kadin” dahi olsa agir bir sekilde cezalandirilmis hatta idam dahi edilmistir. 
Törelerimizdeki “annelere saygi” ilkelerini dahi acimasizca çignenmistir. 

Ne tuhaf bir durum ki sadece CHP degil bütün partilerin kadin kollari bahsetmis oldugum aci olaylara deginmekten dahi kaçinmaktadir. 

Eger siyasi partilerin kadin kollari bu konulardan bahsetmeyecek de hangi konulari konusacaktir? Iste zurnanin “zirt” dedigi nokta burasidir. Kendisine siyasetçi adini veren ve partilerin önemli yönetim mekanizmalarinda yer alan kadinlarin bu konuda cevap vermelerini beklerim. Umarim samimi bir cevap gelir.

Türkiye’nin ilk “First Leydi’si” olan Fikriye Hanim’i da hatirlamakta yarar vardir. Hastaneye kaldirilarak kan kaybindan vefat eden bu kadincagiz; intihar süsü verilerek can vermistir. 
Ortada ciddi bir cinayet ihtimali varken dahi mahkemeye dahi gidilmeden mesele kapatilmistir. 

Mecliste öldürülen General Halit Karsialan da; kan kaybindan vefat etmis katili olarak gösterilen Ali Çetinkaya (Kel Ali), Istiklal Mahkemelerine hâkim olarak tayin edilmistir. 
Elbette katil bir hâkimden mahkeme reisi olursa kadin bile olsa sapka kanununa aykiri hareket ettigi için Erzurumlu Salci Baci da idam edilir; baska kadinlara da siddet uygulanir. 

Nitekim Dersim’de nice kadin ve çocuk acimasizca öldürülmüstür. Buna sasirmamak gerekir. Fakat asil sasirilmasi gereken husus halkimizda büyük aci ve travmalar yasanmasina sebep olan kadinlara siddet olaylarinin hâlâ tartisilmasina bile cüret edilememektedir.

Dersim’de bombalanan, magaralara sokulup ölüme mahkum edilen kadinlara karsi bir özür dilemeyi dahi beceremeyen CHP simdi kalkmis “helallesmekten” bahsetmektedir. 
Böylesine iki yüzlü bir anamuhalefet partisi bulunan bir ülkede; kadina siddet konusunu nasil ele alacagiz; ciddi olarak merak ediyorum.

Neyse ki; Cumhurbaskanimiz Erdogan, yillar önce Basbakan iken Dersim halkindan devlet baskani olarak özür dilemis ve vicdanlara bir parça su serpmistir. Fakat diger kadinlarimiza karsi uygulanan siddet olaylarindan hala bahsedememektedir.

Eger devletin tepesinde acimasizca kadina siddet uygulaniyor ve sapka devrimine karsi çikti diye bir kadin idam ediliyor ve kadinlar uçaklardan atilan bombalar ile öldürülüyor ise; mesele çok ciddi boyutlara varmis demektir. Konunun üstünü kapatarak bir yere varmak mümkün degildir.

Türkiye’de kadina siddet konusunu arastirirken konunun tarihsel derinligine inmek sarttir. Türk aile yapisinda törelerimizden ve Islam dininden gelen “anne ve kadina dokunulmazlik” kurallarinin nasil yok edildigini bilmeden konusmamak gerekiyor.

Türkiye’de sayisiz kadin dernegi ve örgütü vardir. Bunlarin büyük bir bölümü Avrupa Birligi tarafindan fonlanarak maddi ve manevi olarak desteklenmektedir.  
Fakat hiçbirisinde Türkiye’nin “first leydisi” sayilan Fikriye  ve Latife Hanim’lara karsi yapilan kötü muamele konusulmamaktadir.  

Hatta ilk cumhurbaskanimizin annesi olan Zübeyde Hanim’in vasiyetine aykiri olarak yapilan islemlere ve mezar tasinin kaldirilarak “ruhuna fatiha” denilmesine dahi tahammül edemeyen CHP yöneticileri vardir. 
Erzurumlu Salci Ana’yi ideolojik nedenlerle idam edilmesine dair tek bir söz duyamazsiniz, okuyamazsiniz.

Eger kadin haklari konusunda samimî çalismalar yapiliyor ve “kadina siddet” önlenmek isteniyor ise bu konular arastirilmali ve bu kadinlarin itibarini iade için çalisma yapilmasi gereklidir. Aksi takdirde hamasi nutuklardan öte bir adim atilamaz.

Fransizlar, Jeanne d’Arc’i engizisyon mahkemesi karari ile ateste yaktiktan bir yüzyil sonra bir millî kahraman olarak ilân ettiler. 
Fakat biz ne yaptik? Erzurumlu Salci Ana gibi zavalli kadinlarimizi bunca yil geçtigi halde hatirlamak bile istemedik. 

Bu konulari ibret almak için çok konusmali ve tartismaya açmak zorundayiz. Çünkü hâlâ gerçek kahramanlara hain, zalimlere ise kahraman adini veriyoruz. 

Böyle bir durumu kabul etmek 21. Yüzyil insani için en hafif bir ifade ile ayiptir. Bu ayiba bir son vermek gereklidir.

CHP tarafindan meclise getirilen ve 25 Kasim 1925 tarihinde kabul edilen Sapka Kanunu, 28 Kasim’da Resmi Gazetede yayinlanarak yürürlüge girmistir. Hâlâ bu kanun caridir, geçerlidir. 

Simdiye kadar hiçbir hükümet bu deli gömlegine benzeyen yasayi iptal etmeyi becerememis hatta aklina bile getirmemistir.   

Nihayet bu kanuna karsi gelenlere uygulanan cezalarin yürütülmesi bir iki yil önce durdurulmustur. Aksi takdirde hukuk kurallarina göre bütün memurlarin hapse atilmasi gerekecektir. 

Bu absürt durumlari da hatirlayarak çok ciddi bir ayip olan kadina siddet hastaligini tarihsel açidan degerlendirmeye devam edelim.

“Sapka Kanunu” basit ve geçistirilebilecek bir sey degildir. Zira bu kanun ile “benim devrimlerime uymazsaniz sonunuz nice olur” denilerek neredeyse her ilimizde acimasizca idam cezalari uygulanmistir. 

CHP yöneticilerinin maksadi halka korku salmakti ve bunu bir zavalli kadina siddet uygulayarak basarili da oldular. Islam’in izzet ve serefini bin yildir kahramanca muhafaza eden bu millet, acimasiz bir sekilde ezildi, hakarete ugradi. 

Simdi kalkip “kadina siddet uygulaniyor” diye CHP’li yöneticiler bas bas bagiriyorlar. Fakat nedense ideolojik bir maksatla kadini idam edecek kadar acimasizca uygulayan kendi parti yöneticilerine hâlâ tek bir kelime söylemekten de çekinmektedirler.

Erzurumlu bir kisi olarak ninelerimizin basina gelen facialari hatirlatmak benim gibilerin boynuna borçtur. Bu nedenle yazinin uzunlugundan sikilip sikayet edenler varsin devamini okumasinlar. 

Bu onlarin sorunudur. Benim meselem konu hakkinda çok çesitli kaynaklari arastirarak halkimizi aydinlatmaktir. Makalenin sinirlarinin uzun olmasi sorun degildir.

Bakin bir kis günü CHP’nin sapka kanununu çikinca Erzurum ileri gelenleri ne karar almis:

"Gidelim Hükümet konaginin önüne, Vali Bey'e rica edelim. Kar da yeni yagmis. Kar 3-5 santim, bizim kulaklarimiz üsüyor. Bahara kadar müsaade etsin. Simdi arasak sapka da bulamayiz zaten, nereden bulacagiz?" 

Fakat daha kalabalik Hükümet konaginin önüne varmadan kiskirtma için hazir bekleyen hafiyeler birkaç kisiyi kullanarak pencerenin camlarini tas atarak kirdirmislar. Izmirli Vali Zühtü zaten firsat kollamaktadir. Derhal Ankara'ya, Erzurum'da halkin isyan ettigini telgrafla bildirir.

Hâlbuki bu durumu isyan olarak görmek; en hafif deyimi ile vicdansizliktir.  
Yahudi ve Hiristiyanlarin giydigi sapkayi, Müslüman Türk Milletine taktirmak aslinda bir çesit hakarettir. 

Düsünün bir kere! Alman Milletine zorla sarik giydirmege kalkiyorsunuz. Nasil bir tepki beklersiniz. Fakat harpten çikmis binlerce sehit vermis bir toplum yine de isyan etmiyor. Kalkip Vali Beye derdini anlatmaya çalisiyor…

Dedik ya CHP bu millete 95 yildir deli gömlegi giydirmistir. Simdilerde oldugu gibi CHP’nin 14. katinda halkimiza karsi kis kis gülmüslerdir. 

CHP daima hesap soran mevkiinde bulunmustur. Fakat nedense hiç hesap vermediler. Sadece seçim sandiklarinda bedel ödeyerek iktidara gelemeden kös kös bakmislardir.

Neyse… Tekrar 1925 yilina dönelim. Bu olaylardan sonra zaman geçirilmeden Erzurum'a Istiklal mahkemesi gelmis ve hemen “Örfi Idare” yani sikiyönetim ilan edilmistir. 
Emir üzerine halk, evlerindeki silahlari getirip Örfi Idareye teslim etmisler. 2500 tüfek toplanmis bunu gören gazeteciler sormus: 
"Kaç mermi sikildi devlete karsi bu tüfeklerle?" Cevap gelmis:"Hiç!" 

O halde bu bir isyan degildir. Büyütülen olay, Erzurum'a Izmir’den gelmis zalim bir valinin marifetidir. Vali Zühtü halka gözdagi vermek için bahane aramaktadir. 
Erzurum'daki bu derdini anlatma girisimlerine karsi acimasizca tedbirler alinir ve sikiyönetim uygulamaya konulur.

Sehrin Garnizon Komutani Tatar Hasan Pasa ve Vali'nin idam etme yetkileri vardir. Kafa kafaya verip bu isi kisa yoldan bastirmak için bazi idamlar gerçeklestirmek isterler. 
Sikiyönetim ile birlikte aksam namazindan gün agarincaya kadar sokaga çikma yasagi getirilir. Erzurum Camileri haftalarca sabah ve yatsi namazlarinda kapali kalir. Düzinelerce insan evlerinden toplanir. Yakinlarini görmek isteyenler, okkali bir dayak yedikten sonra gönderilirler. 

Sapka kanununa karsi çikti diye Divan-i Harbi Örfi tarafindan 21 kisinin idami meydanlarda infaz edilir.  Sadece 8 kisinin elleri kelepçeli olarak, Ankara Istiklal Mahkemesi'ne sevk edilir. Müftü Solakzade ise bu vahsi ve acimasiz uygulamadan paçayi kurtarmistir.

Idam edilenler sehrin meydanlarinda aksama kadar sergilenirler. Teshir edilen mazlumlara öldükten sonra da saygi gösterilmez. 
Tek atli çöp arabalari bunlari alarak dini merasim yapilmadan toplu mezarlara gömerler. 

Buraya kadar tam bir terör uygulamasi söz konusudur. Fakat bundan sonra anlatacagim husus günümüze dahi isik tutacak derecede önemlidir. 

Çünkü gözün üstünde kasin var gibi basinin üstünde sapka yok diye acimasizca tatbik edilen idamlar bir kadina dahi uygulanir.

Sapka erkekler içindi. Peki kadin niye idam edilsin ki? Iste zurnanin zirt dedigi yer burasidir…

Çünkü inkilâp kanunlari uygulanirken kimsenin gözünün yasina bakilmayacagi mesaji verilmistir. 
O devirde siddetin her türlüsü uygulaniyordu. Kadina siddet ise Türk tarihinde hiç rastlanmayacak derecede agir bir sekilde tatbik edilmekteydi.

Salci Baci çuvala konulup o sekilde idam edilmistir. Suçu nedir? Sikiyönetime göre kanuna muhalefettir ama ya asli nedir isin? Ana yüreginin verdigi hassasiyet ile “acaba çocuklarim kayboldu mu”, “hapse mi atildi” gibi düsüncelerden kaynaklanan serzenislerdir.

Sapka yüzünden asilanlar arasinda bir de kadinin olmasi ne hazin ve ne gariptir. Tarihte emsaline rastlanmayan bir durumdur. 

Salci Söhret Kadin, Kasap Aziz'in anasidir. Bir kadinin siyaseten idam edilmesi herhalde adalet tarihinde ilk defa Erzurum'da vuku bulmustur! 

Bugün “ulusal basin” dedigimiz devletten beslenen güdümlü Istanbul gazetelerinden Hakimiyet-i Milliye, Aksam, Tanin ve Cumhuriyet gazetelerinin hiçbiri bu olayi yazmadilar. Hâlâ da bu insanlik disi cinayetleri millete duyurmamakta israr eden benzer anlayistaki basinimiza da yaziklar olsun.

Savas senelerinde bu milletin basina gelen felaketler ve sikintilar çocuklari erken yasta delikanli etmis kadinlara erkek gibi oturup kalkmayi ögretmistir. 
Bir baba gibi çoluk çocuklarina sahiplik etmeye mecbur olan bu kadinlarimizdan Salci Söhret Ana’da yetim balalarina bakmak için el isi sal örüp pazarda açtigi sergide satardi. 
Vilayete dogru yürüyüs yapildigi olay günü gelip haber vermisler ki: "Söhret Kadin, senin oglanlar hükümeti tasa tutuyor, git onlara sahip çik!" 

Söhret Ana, bohçasini kapip disari firlamis. Hükümet konaginin önüne geldiginde bakiyor ki, asker bir sira, zabitler bir sira, millet bir sira birbirlerine sert sert bakiyorlar. Söhret Ana yetimlerini kalabaligin arasinda göremeyince, jandarmalarin onlari alip götürdüklerini sanmis ve köpürmüs. 

Bagirarak bohçasindaki takunyalari çikarmis zabitlere firlatmis. "Sapkaniza bilmem ne edeyim! Nerde benim balalarim?" diye de memurlarin sapkalarina sövmüs. 
Iste, Salci Söhret Ana’nin suçu bu kadar. Yetimlerini koruma içgüdüsü, ana yüregi, din gayreti ve bunun sonucunda ettigi birkaç söz. Fakat iste böyle bir söz sonucunda bir insani hatta bir kadini idam edecek kadar gözü dönmüs CHP’li bir hükümet var. Bunlardan hesap sormaya 96 yil geçtigi halde cesaret edemeyen partili kadin kollari var.

Her ne ise… Yirmi erkekle birlikte onu da idam sehpasinda asarak idam ettiler. Yalniz Salci Söhret Ana, kadin oldugu ve idamin çok igrenç bir infaz sekli olmasindan dolayi beyaz un çuvali ile astilar. 

Yillar sonra yakinda ölen Çetin Altan bu aci olayi da sütununa tasimaya cesaret ederek sunlari itiraf etti:
"Ben Tatar Hasan Pasa'nin torunuyum. Dedem Erzurum'da sapka yüzünden bir kadini, Salci, Söhret Kadin'i idam etmistir maalesef. Orada on bes kisi sapkaya karsiyiz diye yürüyor. O kadin da idam edilirken -ula usaklarim, ben zaten hatun kisiyim, neden sapka giyeyim?- diye bagiriyor. Bu üzücü bir sey!" Düsünebiliyor musunuz? El isçiligiyle yünden sal-çorap ören ve bunlari çarsipazarda satarak iki yetimine de bakan bir kadin. Hükümet konaginin önüne geldiginde camlarin kirildigini görmüs, ansizin gelisen arbedeye sahit olmus. Yetim çocuklarinin da tutuklandigini zannetmis. Dik dik bakan zabitlere sövmüs. Tatar Hasan Pasa'nin bir isaretiyle tutuklanmis. Kadin sehpada feryat ediyormus: ‘Usaklarim ben bir kadinim da, sapkayla ne alakam olur?’ Diye bagirsa da; toplulugu devlet kuvvetlerine karsi tahrik ettigi isnadiyla ikinci gün basina geçirilen bir un çuvali içinde sehpaya çikarilip idam edilmis”. 

Savci Eginli Ibrahim Ethem’in tutuklanan ve idam edilmesi beklenen çok sayida masumu çesitli hukuki gerekçelerle kurtardigi söylenir. Aksi takdirde mesele yirmi bir kisilik idamla kalmayacakti. 

Çetin Altan'in dedesi Merkez Jandarma Komutani Tatar Hasan Pasa ise Erzurum'da sapka inkilâbinin Vali Zühtü’den sonraki baskahramanidir. 
21 can asildiktan, üç faili meçhul ve yedi kisi Sinop'a sürgün gönderildikten sonra Tatar Hasan Pasa kaybolup gitmistir. 2. Dünya Savasi'ndan sonra Berlin'de unutuldugu ve öldügü söylenir.

Toplu mezarlar 13 sene sonra açilarak naaslari sahiplerine iade edilir. Salci Bacinin kasap oglu ne yazik ki korkudan anasinin naasini almaya gelemez. 
Nihayetinde toplu mezarlardan çikarilan idamliklar aradan 13 yil geçtikten sonra dini merasimleri yapilarak Tuzcu köyündeki mezarliga defnedilirler.

Ak Parti ve CHP’nin Salci Söhret Ana’ya iadeyi itibar için herhangi bir girisimi olmadi. Söhret Ana’ya karsi bir vatan evladi olarak onurunu korumak için bu yaziyi tekrar yazmam gerekiyor zira defalarca gazete ve dergilerde yayinlanmasina ragmen herhangi bir girisimde bulunulmadi. Demek ki daha çoook ugrasmak gerekiyor, vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.