1. Bütün kâinatta, bütün varliklarda görülen, böyle ölçülü, nizamli, süslü bir meydana gelisin; basit, adi, cahil maddelerden meydana gelmesinde(!) Mucizevîlige, faydaliliga dikkat çekilerek, bunlarin arkasinda yüksek bir ilim, mutlak bir Kudret ve Irade gerektigi, nazarlara, aklin önüne konmali ki arkada, imtihan sirri geregi, bu Dünyada görülemeyen Sanatkâri, idrakimizin önünde adeta canlansin!
2. Insanlar asla failsiz bir fiil, öznesiz bir eylem görememektedir. Bir ignenin yapilmasina bile bir fail, bir usta, bir özne muhakkak gereklidir.. Bu kesin ilmî bir haldir. Musa heykeli, milyarlarca dolara müsteri bulan sanat eserleri ne tesadüfen meydana çikmis, ne kendi kendine olusmus, ne de yaratilan varliklarin toplu ismi olan Tabiat tarafindan yapilmistir. Hele çok sanatli, çok hikmetli ve Eko Sistem içinde her seyin birbiriyle çok ince iliskisinin bulundugu sartlarda her fiilin faili olmasi, hem de bütün fiillerin de O’nun kontrolünde yapilmasi, O’nun da mutlak seviyede Ilim, Irade, Kudret sahibi olmasi gerekir ki bütün ders kitaplarinda buna dikkat çekmek, Fen ve Ilimlerin realiteye uygun dogru tesbitleri olan verileri, materyalist yorumlardan ayiklamak çok önemli ilmi bir çalisma olarak acilen yapilmalidir.
3. Atomda, Elektron, Proton, Nötron ve sayisi ellileri geçen atom alti maddeler görünmüyor, ama bütün ilim dünyasi onlari, tezahürlerinden tereddütsüz kabul ediyor. Hatta belli bir –üslü boyuta gelince maddenin adeta yok oldugu sicim seklinde titresimler oldugu; madde enerji arasi geçislerin yasandigi yillardir ilmen ifade edilip kabullenilirken Bediüzzaman Hazretleri bütün Kâinatin bir büyük Kur’an olarak, bir kitap olarak okumasinin usulünü anlatmasi neden bugünün her seviyedeki ögrencisine sunulmuyor.
4. Uzayda müthis isler oluyor! Dünyanin özel durumu, hayata ve hatta insana göre, ince binlerce hikmet ve faydaliliga dayanan ayarla olusmasi(!) arkasinda, muhakkak yine mutlak Ilim, Kudret ve Irade, hatta binlerce Isim ve Sifatli bir Usta aranmalidir!
5. 250-300 milyar yildizin, etraflarinda pek çok gezegen ve onlarin etraflarinda da Ay gibi pek çok uydularla Samanyolu Galaksimizde çok yüksek hizlarda birbirine çarpmadan, söförsüz, kaptansiz ve adeta yakitsiz manevra yaparcasina dönmesi asla dikkatlerden kaçmamali. Sadece Dünyamiz saatte yaklasik 108.000 km hizla dönerken, ¾ ‘nü kaplayan sularin, varliklarin, esyanin dökülmemesine nasil dikkat çekilmez!
6. Böyle müthis bir Galaksiden Kâinatta 250-300 milyarin var oldugunu söyleyen ilim adamlari, neden bu müthis hareketliligin, yildizlari sapan tasi gibi çeviren bir Zatin varligina delil oldugunu nazarlara vermez? Bati’da ilmi verilere eklenen Materyalist yorumlarin temizlenip bu müthis hadisat, idraklerin önüne muhakkak konulmalidir. Hem de bütün ders kitaplarinda.
7. Bu realitenin diger felsefi akimlara ait sapkin ve ilmin verileri disinda tamamen materyalist fikirlerin yorumuna dayali, ilmin gerçegiyle hiç de alakasi olmadigi halde ögrencinin önüne konmasi ilme aykiridir. Ilimler, böyle materyalist yorumlardan ayiklanip gerçek verileriyle kitaplara girmelidir.
8. Hem simdiye kadar, hayatin mümkün oldugu, Dünyamiz disinda bir gezegen de bulunamamistir. Bizim Günes Sistemimizde de diger gezegenler ya büyük olduklarindan gazlari kendilerine adeta yapistirdiklarindan veya küçük olduklarinda çekim kuvvetlerinin tutamamasi sonucu atmosferleri uygun halde degildir. Hem öyle zehirli ve uygun olmayan gazlar bulunmaktadir ki buralarda hayata imkân olmamaktadir. Güneslerine mesafeleri de hemen hepsinde problemlidir.
9. Dünyamizin hikmetli egikligi, faydali büyüklügü, maslahatli günes mesafesi çok dikkat çekicidir. Hiçbir gezegende olmayan su, bizim Dünyamizin yaklasik 3/4’üzü kaplamaktadir. Bütün canlilar da suya uygun yaratilmistir. Devamli ve hikmetli bir devir daim içindedir. Milyarca ton su buharlasirken temizlenir, mermi gibi düsmesi gerekirken çiçek yapraklarini bile kirmadan yere indirilir, toprak tabakalarindan faydali pek çok mineral de alarak bize, hayvanlara, bitkilere adeta sunulur. Daha alçak-yüksek basinç olusmasini, aralarinda hava akimi meydana getirilmesini, bulutlarin o rüzgâr denilen hava akimlariyla havaya binip canlilara ulasmasini anlatsak sevinç ve heyecandan dudaklarimiz uçuklar!(Devami var)
