• BIST 100

    10860,83%-0,58
  • DOLAR

    42,23% 0,05
  • EURO

    48,86% -0,03
  • GRAM ALTIN

    5536,39% 1,90
  • Ç. ALTIN

    9158,56% 1,58

DR. VEHBI KARA


Baba Oruç ve Barbaros Kardesler


“Barbaroslar Akdeniz’in Kilici” isimli dizi film devlet televizyonu olan TRT’de yayina girdi. Türkiye’nin en yetenekli sanatçilarinin yer aldigi bu dizi film için çok büyük emek verilmis. Bu nedenle TRT’ye, sanatçilara, yapimci ve yönetmene çok tesekkür ediyorum.

Müslüman ülkelerde Ertugrul Bey, Osman Gazi ve Sultan Alp Arslan gibi diziler çok begenilmektedir. Uzun süre Misir’da kaldigim için en azindan Arap ülkelerindeki etkilerini bizzat müsahede ettim. Cezayir basta olmak üzere çesitli Arap ülkeleri bu dizileri yayinlayarak çok büyük bir seyirci kitlesini ekran basina kilitliyorlar.

Çünkü bir yüzyil boyunca sömürgeciligin etkisi ile yasamis olduklari eziklik duygusu; bu filmler sayesinde ortadan kalkiyor. Osman Gazi, haçli askerlerini dogradikça birçok Müslüman zevkten dört köse oluyor. Bunu bizzat gördüm. 

Birkaç defa beni evlerine davet eden Misirli cami arkadaslarim bu dizileri kendi evlerinde birlikte izlememi istediler. Bu bahane ile çok güzel dostluklar kurdum ve ben de merakla bütün Müslümanlarin gurur kaynagi olan bu Türk cengâverlerini merakla izledim.

Denizcilik tarihi ve Osmanli bahriyesi ile ilgili çok sayida makale yazmis birisiyim. Ayrica “Amiral Zheng He”, “Bahriyede 15 Yil” ve “Alti Ayda Alti Kita” isimli üç kitabim var. Bu nedenle Barbaros kardeslerin maceralarinin anlatildigi bu dizi; çok dikkatimi çekti. Insallah ilk bölümde oldugu gibi diger bölümler de halkimizin dikkatini çekecek sekilde güzel sahnelerle dolu olur.

Bu vesile ile bazi önemli gördügüm hususlari arz etmek istiyorum. Öncelikle bu televizyon dizileri ile ilgili teknik bilgiler vermek gerekiyor. Son kisimda ise Baba Oruç da denilen Oruç Gaziyi neden bu lakabin verildigini anlatayim.

Öncelikle bu televizyon dizileri bir belgesel film degildir. Bir senaryo üzerine kurgulanmistir. Izleyicilerin heyecanla takip etmesi için gerçek hayattan farkli olarak çesitli kurgu ve hikâyelerin ilave edildigi bu dizi filmlerde çok sayida yanlisliklar bulunabilir. Oruç Reis, Hizir Hayrettin Pasa gibi hayatlarinin neredeyse tamaminin büyük maceralar ile dolu oldugu kahramanlarin gerçek hayat hikâyelerini ekranlara tasimak çok büyük masraflara ve teknik zorluklara yol açabilmektedir.

Örnegin Preveze deniz zaferi ki; Hizir Hayrettin Pasa’nin yaptigi onlarca savastan sadece bir tanesidir. Bunun televizyon ekranlarina tasinmasi milyarlarca lira masrafa yol açabilecektir. Bu nedenle televizyon ekipleri birçok sinema hilesine basvurarak gerçek hayata benzetmeye çalismaktadirlar. Animasyon tekniklerinin kullanilmasi nedeni ile kendilerini çok fazla kinamamak gerekiyor.

Diger bir örnek hatta yasamis oldugum en büyük sürpriz sudur: “Barbaroslar ve Akdeniz’in Kilici” isimli dizi filmin ilk bölümünde kürekli gemiler yer almiyordu. Halbuki 16. Yüzyilda yük gemilerinin bir kismi ve onlari koruyan savas gemilerinin neredeyse tamami kürekli gemilerdi. Savas esirleri hapishanelerden ziyade kürek mahkûmu yani “forsa” olarak kullanilirdi.

Oruç Reis’de kardesi Ilyas’in sehit oldugu deniz savasinda esir düsmüs ve yillarca forsa olarak Hiristiyan gemilerinde çalismisti. Hizir Reis agabeyi Oruç’u kurtarmak için çok büyük paralar harcamis fakat kendisini forsaliktan kurtaramamisti. Sonunda Oruç reis bir yolunu bulup kürek mahkumu olarak çalistigi gemiden kaçmayi basarmisti.

Keza Türklerin en büyük denizcilerinden bir tanesi olan Turgut Reis ki; Hristiyanlar kendisine “ejder” manasina gelen “Dragut” ismini vermislerdir. Bu büyük denizci dahi hayatinin bir bölümünde forsa olmustur. Hizir Hayrettin Pasa kendisi için büyük paralar ödemis ve onu kurtarmistir. Libya’nin baskenti Trablus’taki kabrini ziyaret etmistim. Bir levhada Hizir Hayrettin Pasa sunu söyledigi yazmaktadir: “Denizcilikte benden yegdir” 

Iste bu büyük denizcilerin hikayelerinin dizi film seklinde televizyon kanallarinda yayinlanmasi sadece ülkemizde degil bütün Müslüman devletlerde çok önemli moral motivasyon etkisi saglamaktadir. Gerçek hikayeleri ise bu dizilerdeki senaryodan kat kat güzeldir.

Ispanya’da engizisyon mahkemelerinden sonra bütün Müslümanlar katledilmis 800 yillik Endülüs Uygarligi yok edilmisti. Bu nedenle Müslümanlar ve Hiristiyanlar arasinda Akdeniz’de devamli bir savas vardi. Türk leventleri bazi Türk kaptanlarin emrinde Müslümanlarin namuslarini korumaya çalisiyorlardi. Bu nedenle bu cengaver Türk yigitlerine “korsan” yakistirmasi dogru degildir.

Hollywood ve Batili film yapimcilarin tarihi bastan basa degistirerek kendilerini üstün tutan Müslümanlari ise küçük düsüren senaryolarina karsi bu diziler gerçeklerin ortaya çikmasinda da büyük bir öneme sahiptir.

Müslümanlarin her sahada yüzyillar boyunca iman gücü ve teknolojik üstünlük sayesinde dünyanin hâkimi olmasini birakin Avrupalilari, kendi vatandaslarimiza bile anlatamadik. Hala Müslümanlari vahsi ve barbar olarak gören zihniyet bütün dünyada etkin ve güçlüdür. Film endüstrisi ve medya eliyle yapilan propagandalar ile “Islam düsmanligi” ve “Islamofobi” her yere yayilmistir.

Gerçek ise asla böyle degildir. Örnegin dünyanin en büyük sivil katliamlarinin yasandigi Birinci ve Ikinci Dünya savaslari Batili ülkelerin doymak bilmeyen ekonomik hirslari yüzünden gerçeklesmistir. Ne Afrikalilar ne de Asyali halklar insanligin utanci olan bu savaslari çikarmamistir.

Yazimin son bölümünde Türklerin en büyük cengaver ve yigitlerinden Oruç Reis’e; “neden Baba Oruç denildigini?” anlatarak son vereyim:

Oruç Reis, Cezayir Beyi oldugu bir zamanda Ispanyol isgalindeki Fas’a bir sefer düzenlemisti. Binlerce Ispanyol’un kusattigi Tlemsen’den çikarak bir avuç askeri ile savasmaya devam ediyordu. Sonunda 340 leventi ile birlikte bir irmagin kenarina geldi. Köprüyü yikarak kendisini kurtarabilirdi. Lâkin irmagin öte tarafinda leventlerin feryadini duymustu. Askerlerini öyle çok severdi ki hani bir baba evlâdini nasil sever, aynen onun gibiydi.

Geri döndü. Hâlbuki askerlik meslegi sunu icap ettirirdi. Cezayir’e gelip tekrar kuvvet kazanarak yoldaslarinin öcünü almak lazimdi. Lâkin Oruç Reis’e leventleri: “Baba Oruç” derlerdi. Sanli Gazi, leventlerine kiyamadi. Tek kolu ile kendisinden sayica çok fazla olan Ispanyol askerlerinin üzerine atildi ve savasarak agabeyi Ishak Bey gibi Fas topraklarinda sehit düstü, vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.