"... Bir toplum (millet) kendilerindeki özellikleri degistirinceye kadar Allah, onlarda bulunani degistirmez..."
Ra'd, 13/11
"Bu böyledir, çünkü bir millet kendilerinde bulunan (güzel ahlak ve meziyeti)'i degistirmedikçe Allah onlara verdigi nimeti degistirmez..."
Enfal, 8/53
? Ve
Bir milletin arsivi, o milletin tarihi hafizasi ve hatta beynidir..!
10 Haziran 1931 tarihinde Basbakan Ismet Inönü bir tamim (genelge) yayimlayarak, Okkasi 3 kurusa 30 ton Osmanli arsivindeki milyonlarca belge, Bulgaristan'a hurda kagit olarak satildi..!
Bulgarlar bu hurda kagitlari Osmanli arsivi diye koruma altina aldilar ve bir kismini Merhum Turgut Özal tarafindan geri satinalindi..!
Ve
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk Maarif Vekillerinden (Milli Egitim Bakani) Necati, Konya’ya gelmis ve Latin harflerinin üstünlügünü (!) anlatmak üzere bir konferans düzenlemisti.
Sehrin her tarafina yapistirilan ilanlarda:
“Eski harflerle birlikte Kur’an’i da Tarih'e Gömdük!” diye yaziyor ve konferansin ertesi gün Saat:10.00'da verilecegi belirtiliyordu.
Aksam, bay Bakan serefine bir ziyafet verildi. Yemekten sonra bay Necati, ani bir apandist krizine yakalandi ve hemen hastahaneye kaldirilarak ameliyat edildi. Gösterilen itinayi anlatmaya gerek yok, bütün hastahane ve hatta bütün Konya ayakta idi. Bay Necati kurtulmus, fakat ne çare ki, haddini asarak Kur’an’a dil uzatmisti..!
Gece yarisi, imkansiz denebilecek bir sey oldu ve bay Necati’nin yataginin yan demiri kirildi ve Bay Necati yere düsmüs ve ameliyat yeri patlamisti. Ertesi gün Saat: 10.00'da, yani konferansin yapilacagi bildirilen saatte öldü."
Kur’an’i tarihe gömmek isteyenler tarihin en kokusmus sahifelerine gömüldüler.
Kaynaklar:
Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Prof. Dr. Afet Inan’la bir konusma-1976
Atatürk Arastirma Merkezi Dergisi, Sayi: 3, C. 1, Temmuz-1985
Zafer Dergisi, Sayi: 213 -1994
Ve
Boraltan köprüsü olayi bir utançtir..!
1944 yilinda Orta Asya, Sovyet Rusya'si tarafindan isgal edilmisti. Sovyet rejimi kendisine karsi tehlike olarak gördügü her seyi yok etmek istiyordu.
Özellikle Müslümanlarin yasadigi ülkelerde tas üstünde tas birakmayan Sovyet rejimi, Azerbaycan'daki Müslümanlari da bu nedenle hedef almisti. Sovyet rejiminin katliamlarindan kaçarak kendilerine "Anayurt" olarak gördükleri Türkiye'ye, 146 Azerbaycan aydini siginmak istemis ve Azerbaycan'daki Sovyet birliklerinden kaçmayi basaran aydinlar, Igdir'daki sinir kapisina yakin yerdeki Aras Nehri üzerindeki Boraltan Köprüsü'nü geçerek Türk sinir karakoluna siginiyorlar..!
Türkiye'de "Milli Sef Ismet Inönü" döneminin yasandigi yillara denk gelen bu olayda, 146 Azerbaycanli'nin Türkiye'ye sigindigini duyan Sovyetler Birligi hükümeti, bu kisilerin S.S.C.B'ne iadesini istiyordu..!
Sovyetler'den gelen istek üzerine karakoldaki askerler panik içinde Ankara ile temasa geçiyor ve siginmacilarin geri verilip verilmeyecegi ile ilgili bilgi almak istiyor.
Ankara'dan gelen cevap herkesin tüylerini ürpertiyor: Ankara, esirlerin iadesini istiyordu..!
Azerbaycanli 146 kardesimiz bu cevap karsisinda "Lütfen bizi o azili düsmanlara teslim etmeyin, bizi siz öldürün. Kendi vatanimizda, kendi bayragimizin altinda ölmüs oluruz" deseler de, karakol komutani içini kan aglaya aglaya 146 siginmaciyi yeniden Sovyet Birligine teslim etmek zorunda kaliyor.
Ruslara zorlukla teslim olan 146 Türk evladi, hemen elleri ayaklari baglanarak oracikta, Türk askerlerinin gözleri önünde kursuna dizilerek öldürülüyor..!
Bu utanci hala unutamadik..! Bunu bize yasatanlar utanmalidir ebediyyen..!
Ve
14 ciltlik Türk Tarihi'ni yazan, ilk Milli Egitim Bakani ve ayni zamanda Saglik Bakanligi yapmis olan Dr. Riza Nur anlatiyor:
Iskilipli Atif Hoca'nin basina sapka geçirip "Giy domuz!" diyen zalim Kiliç Ali'dir.
Dr. Riza Nur anilarinda diyor ki:
"Kel Ali olarak bilinen katilin riyaseti altinda bir Istiklal Mahkemesi kuruldu. Epeyce adam astildi. Sayisini bilmiyoruz. Halk yildi, is bitti. Asilan bir Hoca'ya pek acirim. Adini hatirlayamiyorum (Iskilipli Atif Hoca'dan bahsediyor.)
Zavalli kanundan evvel sapka aleyhine bir risale nesretmis, hem de bunu Maarif Vekaleti'nin izniyle nesretmis..! Adamcagizi Ankara Istiklal Mahkemesi'ne çektiler.
"Ben bunu kanundan bir yil evvel nesrettim. Maarif Vekaleti resmen izin verdi." dedi.
Dinlemediler. Astilar. Yahu!... Mademki asiliyor, ona izin veren Maarif Vekilini de assaniz ya!...
Hem de mes'ele sapka kanunundan evvel. Kanunlarin makabline (öncesine) sumulü olmaz ve bu en mühim huhuki bir esastir. Burda daha feci bir sey olmus.
Kel Ali bu esnada bas cellat... Muavini de Kiliç Ali. Kel Ali fena adam degildir. Cidden vatanperverdir. Fakat cahil ve safderun. Onu istedigi gibi bu cinayetlerde kullandilar. "Sunu as!" diyor, o da asiyordu. Kiliç Ali ise mel'un, habis bir sey. Onun bir meraki vardi, mahkum ettigi adamlarin asilmasinda da bulunurdu. Bu kanli hünerini seyretmek ona zevk veriyordu. Herif mühim cellat...
Bu hocanin asilmasinda Hoca'nin boynuna ip geçirilirken, Kiliç Ali de basina bir sapka geçirmis. "Giy domuz!" demis ve küfürler etmis...
Zavalli böyle ölmüs ve böyle saatlerce teshir edilmis. Su Kanli Kiliç ne bayagi bir mahluktur... Insan asilan adama hakaret etmekten haya eder. Zavalli eli baglidir... Ilmik gözünün önündedir."
Ve
Tarihçi Murat Bardakçi diyor ki:
Ingiliz tarihinin en büyük yenilgilerinden birini yasatan ve 35.000 civarinda ingiliz askerini öldürüp 15 bin subay ve askerini esir alan Kut'ul-Ammare zaferi kahramani Halil Pasa'ya, Türkiye’ye girme yasagi ve Türk dis elçiliklerinde yemek yeme yasagi kondu.
Gelecek olursa derhal sinirdisi edilmesi talimati vermesine ragmen, Halil Pasa Batum üzerinden Trabzon'a geldi ve yönetimin emriyle sinir disi edildi ve yurt disinda öldü. Yaziklar olsun.!
Ve
1947 tarihinde ABD'nin Türkiye'ye yardim plani ile ilgili olarak bir anda ortadan kaybolan ve envanterlerden silinen 72 adet Alman Focke-Wulf FW-190 tipi uçaklardan 50 tanesi Kayseri Eski Havalimani'nin altinda (2. Hava Ikmal Komutanligi ön cephesi) gömülüdür..!
ABD'nin israri üzerine bu rezillik yasandi. Ve 70 yildir milletimizden gizlendi..! Sabah gazetesinin haberiyle olay ortaya çikti. 1947 yilinda ABD istedi diye 50 savas uçagimizi topraga gömdük..! Ne büyük utanç..!?
Ve
Vecihi Hürkus, uçak yapti ve uçurdu diye ödül beklerken ceza aldi.
28 Ocak 1925 tarihinde "VECIHI K-VI" adini verdigi uçagini uçurur ancak ödül yerine onu ceza beklemektedir. Vecihi Hürkus'un ödül beklerken ceza almasinin nedeni, havaciliktan anlayan kimsenin bulunmamasiydi. Izin verecek merci olmadigi için, izinsiz havalanmis, bu yüzden de cezalandirilmistir.
Vecihi Hürkus'a ceza degil ödül verilseydi bugün dünyanin en büyük uçak üreticisi olabilirdik.
Ne diyelim? Bir milleti bilinçli olarak böyle boynu bükük biraktilar utanmadan..!
Ve
Daha neler neler..!?
Kur'an-i Kerim basilmasini yasaklandi..!
Kur'an-i Kerim'leri her yerde toplatildi..!
Kur'an-i Kerim'leri devlet tamir edecek diyerek topladilar..!? Ve yakarak imha ettiler..!
1948 yilina kadar Hacc'a gitmek yasaklandi..!
Istanbul'da Sultanahmet camii askeri kislaya çevrildi ve atlar dolasiyordu bahçesinde..!
Ezan yillarca "Tanri Uludur " diye okutuldu..! Buna karsi çikanlar idam ile yargilandi..! Yillarca hapishanelerde kaldilar..!
Kur'an-i Kerim ögreten Müftüler isten atildi..!
Insanlar yillarca Kur'an-i Kerim'i magaralarda gizli gizli ögrendi..!
Evlerde gizli gizli Kur'an-i Kerim ögretilirken, kapilara nöbetçiler konulurdu..!
Suç aleti olarak "Kur'an-i Kerim" görüldü.!
19 yil bu ülkede imam yetistirilmedi..!
O günlerde Ingiliz basini "Türkiye'de cenazeler için imam bulamayan zavalli Müslüman köylüler ölüyü cenaze namazini kildirmadan gömüyorlar" diyerek alay ediyordu..!
Onlarca Camii satildi..! Ve hububat deposu yapildi..!
Evet böyle bir ülkeydik unutmayin..!?
