• BIST 100

    11073,27%0,94
  • DOLAR

    42,11% 0,06
  • EURO

    48,69% 0,63
  • GRAM ALTIN

    5386,74% -0,09
  • Ç. ALTIN

    8953,99% 1,15

MEHMET NURI YARDIM


Basinin Gözünden Ayasofya ve Cihat Tamer'e Mektup


Geçen yil camiye dönüstürülmesi millî bayram olan Ayasofya hakkinda, Basinin Gözünden Ayasofya Geçmisten Günümüze adli muhtesem bir eser yayimlandi.

Camiler bizim canimiz, sehirlerin ruhu ve kalbidir. Müminlerin en çok huzur buldugu mekânlarin basinda süphesiz camiler geliyor. Geçen yil millet olarak büyük bir sölene tanik olduk. Ayasofya, uzun bir suskunluk döneminden sonra yine cami olarak hizmete girdi. Hüzün neseye, aci sevince dönüstü. Bu konuda binlerce yazi yazildi, haber yapildi, televizyonlar ve radyolar gelismeleri günü gününe halkimiza, Islam dünyasina ve bütün dünyaya duyurdu. Iste bu mühim hadisenin bir vesikasi ve hatirasi olarak Basin Ilan Kurumu’muz çok kiymetli bir eseri kültür hayatimiza kazandirdi. Basinin Gözünden Ayasofya Geçmisten Günümüze çok degerli bir prestij kitabi. Büyük boy, bol resimli ve 335 sayfa. 

Ayasofya’nin 86 yil aradan sonra Istanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in vakfiyesinde zikrettigi gibi, yeniden cami olarak kapilarini bütün insanliga açmasi, büyük bir sürura vesile oldu. Eserin basinda bu kararin milletimize ve ümmetimize hayirli olmasi temennisinde bulunan Cumhurbaskanimiz Recep Tayyip Erdogan, makalesinin ilerleyen bölümünde söyle diyor:

“Ayasofya Camii’nin tekrar ibadete açilmasina yönelik attigimiz bu adimda gönüllerimizde tek bir duygu vardi. Bu kutlu mabedin insanlarin Allah’a yakarisinin, ibadet edisinin yeniden merkezi olmasini ve sembolik degeri çok büyük olan bu girisimin, Müslümanlarin günümüzde de yüksek degerlerin temsilcisi oldugunu tescil etmesiydi. Islam’in ve Müslümanlarin bugünün algi dünyasinda nasil bir saldiriyla karsi karsiya oldugunu düsündügümüzde, medeniyet iddiamizin, inanç ve hosgörü sistemimizin ne kadar köklü, sarsilmaz ve gelecege dair umut verici oldugunu Ayasofya’yi tekrar ibadete açarak göstermis olduk. Bu açilis, mühürlenmis kalplerin açilmasidir. Esaret zinciri altinda olan Ayasofya’nin bu esaret zincirinden kurtulmasidir. Bu açilis, Müslümanlarin medeniyet insa etmede ve sürdürmedeki iddiasinin bir yansimasidir.” 

HÜR IRADEMIZIN SONUCU

Ayasofya’nin yeniden ibadete açilmasinin, Türkiye’nin kendi öz varliklarini kendi tasarrufu ile degerlendirdigi en önemli örneklerden birisi olduguna dikkat çeken Cumhurbaskani, söyle devam ediyor: “Bagimsizligimizin, hür irademizin bir sonucudur. Vatanimizin her parçasinin altinda da üstünde de var olan her deger, elbette bizimdir. Bütün insanligin ortak mirasi olan Ayasofya Camii’nin yaklasik 500 yil boyunca oldugu gibi yeniden Camii olarak kullanilmasi, sadece Müslümanlarin gerçeklesen bir hayali olarak kalmamalidir. Bu müzeden ibadethaneye geçisin diger inançlar için de bir kazanim oldugu unutulmamalidir.”

Basin Ilan Kurumu Yönetim Kurulu Baskani Prof. Dr. M. Zahid Sobaci, Ayasofya’nin 86 sene süren “kederli ve mahzun bir bekleyis”ten sonra yeniden ibadete açilarak, “aslina rücu etmesinin tarihin kirilma anlarindan biri olarak kayitlara geçtigini’ vurguluyor. 24 Kasim 1934 tarihli bir Bakanlar Kurulu karariyla Ayasofya Camii’nin müzeye dönüstürüldügünü kaydeden Sobaci, “Danistay’in 10 Temmuz 2020 tarihinde ilgili karari iptal etmesi ve hemen ardindan Cumhurbaskanimiz Sayin Recep Tayyip Erdogan’in imzasiyla yayimlanan 2729 sayili Cumhurbaskani Kararnamesiyle Ayasofya yeniden ibadete açilmistir.” diyor. Eserin mimarlarindan Basin Ilan Kurumu Genel Müdürü Ridvan Duran ise, takdim yazisinda eserin yazilis hikâyesini anlatiyor. 

SICAK KARSILAMA

Kitabin basinda mabedimizin ismiyle selamlasiyoruz: “Ayasofya-i Kebîr Câmi-i Serîfi” Levhanin hemen ardindan “Ayasofya Kronolojisi”ni görüyoruz. 326‘da mabedin insaati ile baslayan mufassal kronoloji, 10 Temmuz 2020 tarihinde Cumhurbaskani karari ile Ayasofya’nin Diyanet Isleri Baskanligi’na devredilmesi ile son buluyor. “Ayasofya Hakkinda” bölümünde yerli ve yabanci ilim adamlarinin, sanat tarihçilerinin, müelliflerin ve yazarlarin degerlendirmeleri, yorumlari yer aliyor. Tabii fotograflar esliginde. Eser zaten bastan sona çok güzel fotograflarla süslü ve belgeli. Mabedin muhtelif asirlarda yapilmis resimleri ve çekilmis fotograflari, gözü ve gönlü oksuyor. Ilerleyen sayfalarda “Fethin Müjdesi Hadis-i Serif”e yer veriliyor. Peygamber Efendimizin, “Konstantiniyye mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan, o ordu ne güzel ordudur.” hadis-i serifine bölüm ayrilmasi çok anlamli. Zira Fatih Sultan Mehmed, Istanbul’un Fethi ve Ayasofya Camii, birbirinden kopmaz bir üçlü. “Fatih Sultan Mehmed Han”, “Fatih Sonrasi Ayasofya”, “Bas Cami Olarak Ayasofya”, “Geç Osmanli Erken Cumhuriyet Dönemlerinde Ayasofya”, “Mütareke Döneminde Ayasofya”, “Ayasofya Camii’nin Restorasyon Süreçleri” ve “Ayasofya Camii’nin Müzeye Dönüstürülmesi” bölümleri dikkat çekiyor. Son kisimlarda gazete ve mecmualarda çikan haber ve yazilardan seçilmis kupürler var. Ayasofya etrafinda dönen gündem, yapilan tartismalar ve bu konuda kaleme alinmis makaleler merakla okunuyor. “Ayasofya’nin Müzeye Dönüstürülmesi Hakkinda Ulusal Basinda Çikan Haberler”e baktigimizda dönemin neredeyse bütün gazetelerinde bu olayin genis sekilde ele alindigini ve birinci sayfadan verildigini görebiliyoruz. Bu basliklarda Ayasofya’nin müzeye dönüstürülmesi hakkinda herhangi bir elestiri göremiyoruz. “Ayasofya’nin Müzeye Dönüstürülmesi Hakkinda Dünya Basininda Çikan Haberler” kisminda ise yabanci gazete ve dergilerin yazarlari, bu karari “olumlu, yerinde ve faydali” buluyorlar. Eserde “Kazasker Mustafa Izzet Efendi’nin Ayasofya Levhalari”na iyi ki yer ayrilmis. Zira hattatimizin bu eserleri bir bakima Ayasofya’nin vazgeçilmez unsurlari. Bilindigi gibi mabet müzeye dönüstürülürken bu levhalar atilmak istenmis ancak büyüklükleri dolayisiyla sigmadiklari kapidan disariya çikarilamamis ve mecburen Ayasofya’da birakilmistir. 

YENIDEN CAMI OLMASI TESEBBÜSLERI

Burada kadarina Ayasofya’nin hüzün fasli diyebiliyoruz. Yani müzeye çevrildikten sonraki kederli kisim. “Ayasofya’nin Yeniden Cami Olmasi Girisimleri” ile bir huzur duymaya basliyoruz. Mabedin asli hüviyetine dönüstürülmesi, yani cami yapilmasi için birçok kisi ve kurum harekete geçmeye basliyor. Yansimalarini da, aralarinda çok degerli tarihçi, sanat tarihçisi, gazetecilerin de oldugu sahsiyetlerin makalelerinde rastlayabiliyoruz. Dogrusu beni ilk heyecanlandiran fotograflardan biri, 127. sayfada gördügüm Serdengeçti kapagi oldu. Büyük dava ve fikir adami Osman Yüksel Serdengeçti’nin çikardigi Allah-Millet-Vatan Yolunda Serdengeçti dergisinin kapaginda “Ayasofya Davasi” basligi var. Tarih 12 Haziran 1959. Yani bundan tam 62 sene önce o büyük heyecani ve hasreti büyügümüz duymus ve bunu mecmuasinin kapagina tasimis. Sadece Serdengeçti degil dönemin muhafazakâr, milliyetçi ve dindar gazete ve dergilerinin neredeyse tamaminda Ayasofya bir ideal, özlem ve Kizilelma’dir.

TEK SES TEK YÜREK

Üstat Necip Fazil’in Büyük Dogu’su da bu meseleyi en sik isleyen bir mecmuadir. Sayfalari çevirirken merhum Seyhülmuharririn Ahmet Kabakli Hocamizin 17 Subat 1966 tarihinde Tercüman gazetesinde kaleme aldigi “Ayasofya Üstüne” yazisi dikkatimi çekti. Üstat Sezai Karakoç, Dirilis dergisinin Mart 1966 sayisinda “Ayasofya’nin Anlami” üzerinde duruyor. Bugün gazetesinin 29 Mayis 1970 tarihli sayisindaki basyazida Mehmed Sevket Eygi, “Bayramimizi Zehir Etmeye Ne Haklari var?” diye soruyor. Kadir Misiroglu, 3 Haziran 1977 tarihli Sebil dergisinde MSP Lideri Necmettin Erbakan’in “Bir Cuma Ayasofya’yi ibadete açacagiz.” sözlerine yer veriyor. Erbakan’a nasip olmasa da -sükürler olsun-  siyasette talebesi ve “hayrü’l halefi” olan Erdogan’a bu seref nasip oldu. Benim de çocukluk yillarimda hatirladigim, o dönemde neredeyse bütün sag kuruluslarin mitinglerinde atilan bir slogan vardi: “Zincirler kirilacak, Ayasofya açilacak.” Iste bu temenni önce duaya, sonra da hakikate dönüstü. Sayfalarda ilerlerken Nuri Pakdil’in Mayis 1983 tarihli Edebiyat dergisinde Ayasofya’ya rastliyoruz. Edibimiz Ahid Kulesi’nde ise söyle diyor: “Öper Sultanahmed Ayasofya’yi / Günese karisir zülüflerin de / Martilar karanfil dökerken sulara / Hiç böyle Istanbul olamadi kimse” Fahir Armaoglu’nun 27 Nisan 1988 tarihli Tercüman’daki kösesinin basligi söyle: “Ayasofya Ibadete Açilmalidir.” Ve artik kutlu dogum yaklasmistir. “Ayasofya Dilekçeleri” pes pese yetkililere verilmektedir. Uzun serencam, tatli sonla biter ve Danistay’in bilinen karari çikar, Cumhurbaskani Erdogan da karari hemen onaylar. Ayasofya, Cami olmustur. Türkiye’de ve Islam cografyasinda büyük sevinçlere vesile olan bu hayirli karar, bazi Batili ülkelerde üzüntüye yol açar. Yerli ve millî basin ise halkin duygularina tercümen olan mansetleri atar. Eserin son sayfalarinda bu coskuyu yansitan gazete basliklarini artarda görüyoruz. Kilinan ilk Cuma namazi görkemli geçerken Ayasofya minareleri, ilk Ramazan’in Kadir Gecesi’nde “mahya” ile bulusur: “Lâilaheillallah” 13 Mayis 2021 Persembe günü ise Ayasofya’da 87 yil sonra yeniden bayram namazi kilinir. O muhtesem günde halkimiz Ayasofya’daki bu namaz ile çifte bayramini idrak eder.

  ÇAMLICA VE TAKSIM CAMILERI…

Eserin vücut bulmasinda M. Zahid Sobaci, Ridvan Duran, Cavit Erkilinç, Türker Çeltik, Cihat Zafer, Arzu Cihangir, Mehmet Fatih Can, Yunus Ates ve Ufuk Küçükyilmaz önemli katkilarda bulunmuslar. Ayrica Basin Ilan Kurumu’nun yöneticileri bu hizmetle tarihî bir vesikayi gelecek nesillere birakmis oldular. Yürekten tesekkürler. Gönlümden geçen iki hizmet daha var: Bunlari ifade etmek isterim. Bilindigi gibi son yillarda Çamlica Camii ile Taksim Camii de Istanbul’un iki önemli tepesine kurulmus müstesna iki mabet olarak milletimizin teveccühüne mazhar oldu. Bu iki camii hakkinda da BIK’ndan birer eser bekliyoruz. Taksim Camii’nin de geçmise dayali uzun bir hikâyesi vardir. 1950’lerde Nihad Sâmi Banarli’nin Taksim Camii arzusunu bu sayfamizda yillar önce yayimlamistik. Büyük camiler, sehirlerin mihveri, merkezi, ruhu ve atan kalbidir. Nasil Selimiye, Süleymaniye, Sultanahmet gibi Osmanli camileri hakkinda kiymetli eserler yazildiysa yeni yapilan devasa camilere dair de yeni kitaplar hazirlanmalidir.

 

Milat Gazetesi, 5 Eylül 2021

 

 

CIHAT TAMER’E MEKTUP 

Bay Cihat Tamer, duydum ki “Bu ülkeyi 70 senedir din bagimlisi hükümetler yönetiyor. Ama ona ragmen 70 senedir inadina tiyatro yapiyoruz biz.” demissin. Bravo! Çok dogru. Olaganüstü, keskin bir durus sergiliyorsun, kutluyorum. Zaten bütün sagci, milliyetçi, muhafazakâr hükümetlerin 1950’den beri tek derdi suydu: “Nasil olur da tiyatroculari issiz birakiriz.” Ama basaramadilar! O hükümetler fabrika açmadi, baraj kurmadi; yol, köprü, havaalani yapmadi. Hep tiyatrolarla ugrastilar. Buna ragmen sizi susturamadilar. Ne büyük bir direnç ve basari! Aslinda bu hükümetleri seçenleri de cezalandirmak gerek degil mi? Hatta oy kullandirtmamak lazim. Çünkü hep yanlis siyasetçileri destekliyorlar sana göre. Aklima söyle bir fikir geldi. Bence seçime, sandiga, demokrasiye gerek yok artik. Herkes sana danissin, “Oyumu, kime vereyim?” diye sorsun. Sen onlara yol yordam göster lütfen, olur mu? Böylece seçim masrafina da gerek kalmaz. Ülke büyük bir gaileden kurtulur. Ben 2023 seçimlerinde sana danismayi düsünüyorum, umarim yardimci olursun.

Bay Cihat Tamer! Müthis açiklamalarinin ikinci bölümünde baltayi biraz tasa vurmussun. Önce sunu merak ettim. Hayrola artik öbür taraftan haberler mi almaya basladin? Baksana ahirette neler olup bittigini görüyor, seziyormussun? Masallah! Bana bunun ince sirrini söylersen sevinirim, aramizda kalacak söz! Öbür tarafta kurulacak çilingir sofrasinda kafayi çekenler arasina rahmetli Münir Özkul’u da eklemissin. Çok ayip! Iste bunu sana yakistiramadim. Merhum “Mahmut Hoca” ile evinde son görüsen gazetecilerden biri benim. Ahir ömründe içkiye tövbe etmisti ve tasavvuf yoluna girmisti. Öbür tarafta tövbesini bozdugunu nasil ögrendin? Merakimi çeken husus bu! Bu arada dün seni yakindan taniyan birisi söyle dedi: “Cihat aslinda solcu, sosyalist falan degil. Geçenlerde muhafazakâr bir televizyona, eski Ramazanlari çok özledigini, çocukken oruç tutmayi sevdigini açiklamisti. Galiba sanat çalismalarindaki düsüsünü fark etti. Bu tip sivri açiklamalarda gündeme gelmek istedi.” Tabii bunu söyleyen kisi, kiskanç ve kötü niyetli biri olmali! Sanatinin nesi var canim! Bu arada bir tavsiyem su: Adin, çok ‘dinci’ olmasa da biraz ‘dinî’ hava tasiyor. Yerinde olsam onu hemen degistirir söyle ‘çagdas’, ‘lâdinî bir isim alirim. Tabii bu benim görüsüm, takdir senin. Yasasin sanat! “Inadina tiyatro!”

 

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.