• BIST 100

    10924,53%-1,34
  • DOLAR

    42,21% 0,25
  • EURO

    48,86% 0,30
  • GRAM ALTIN

    5430,60% 0,78
  • Ç. ALTIN

    9007,06% 0,59

DR. VEHBI KARA


Raki Içmekten Beyni Sulanmislara Der


Yillardan beri milletimizi küçük görerek hakaret eden bir zihniyet; her firsatta basari ve muvaffakiyeti tek bir sahsa indirerek küçültmeye çalisiyor. Bu absürt ve asagilayici tutum genellikle fasist rejimlerde sik sik tekrarlanmakta olan çirkin bir yaklasimdir.

Yeni Akit Gazetesinde 6 yildan beri gazetecilik mesleginde ise tam 25 yildir tekrarlayip durdugum önemli bir hususu söylemek zorundayim. Umulur ki raki içmekten beyni sulanmis ve otoriter rejimlerin hayali ile yasayan bazi bunaklarin akli basina gelir…

Kisa ve öz bir söz söyleyecegim. Isterseniz ezberleyebilirsiniz. “Basari millete verildikçe büyür. Basarisizlik ise yöneticilere verildigi zaman küçülür”.

Bu kisa fakat derinine inildigi zaman anlamli iki cümle çok önemlidir. Zira bu sözleri hayata geçiren toplumlarin kendi öz güvenleri yüksek olur. Basariyi paylasarak büyüten halklar kisa zamanda güçlenip büyürler. Keza basarisizligi komutanlara veya yöneticilere yükleyenler ise kisa zamanda yenilgiden kurtulup yeniden eski durumlarina gelebilirler.

Yazilarima sik sik yorum yazan bir okuyucum özetle hep sunu söyler: “Sayin yazar, Birinci Dünya Savasi’ni kaybettigimiz için basimiza açilan dertlerden kurtulamayiz. Ne yapip edip bu savasi kazanmaliydik”.

Bu söz birçok yönden çok yaniltici ve hatalidir. Itikadi yönden düsünecek olursak; insanin dünyaya gelmesindeki hikmet, Allah’in vermis oldugu musibetlere karsi sabretmesi ve nimetlerine karsi da sükretmesi ile alakalidir. Zira maglubiyet, hastalik veya diger musibetler birer imtihandir.

Basimiza gelen her türlü olayin Allah’in iradesi ve emri ile meydana gelmis oldugunu asla unutmamaliyiz. Sebeplerin sadece bir perde oldugunu ve her türlü musibetten kurtulus yolunun Allah’a olan iman sayesinde oldugunu bilmeliyiz.

Isin diger yönüne yani sebepler perdesine bakacak olursak çok önemli bazi gerçekleri de fark edebiliriz. Mesela maglubiyetlerden çikarilmasi gereken dersler oldugunu ve bu sayede hatalarin tekrar edilmemesini çok rahatlikla anlayabiliriz.

Sadece savaslarda alinan basarisizlik degil; hayatin her safhasinda yenilmek insanoglunun bir kaderidir. Basarisizlik sonucunda alinacak ders ve ibretler sayesinde insanlar kendilerini gelistirip basarili ve olgun bir kisi olabilirler. Bilim adamlari kesiflerini ortaya çikarmak için belki binlerce defa basarisizlikla karsilasmislardir.

Bir baska örnegi Alman milletini öne sürerek gösterebiliriz. Her iki dünya savasini da kaybettikleri halde kisa zamanda toparlanip ekonomik alanda ciddi basarilari yakalamislardir. Bu konuda biraz duracak olursak Türk milleti olarak yapmis oldugumuz bazi hatalari gayet net bir sekilde anlayabiliriz.

Alman toplumu basarisizligi asla kendi milletlerine vermemis muvaffakiyetsizligi bastaki yöneticilere yüklemislerdir. Bütün fatura Hitler ve fasist rejimine kesilerek; 2. Dünya savasinda alinan yenilgi küçültülmeye çalisilmistir. Nitekim bu sayede Alman toplumunun özgüveni yüksek tutularak kisa bir sürede yeniden Avrupa’nin en güçlü devletlerinden birisi olmuslardir.

Ezberlenmesini istedigim sözün diger yarisina gelecek olursak; “basari millete verildikçe büyür” demistik. Bunun da örnegini verirsek; ülkemizde yasayan bazi kisilerin akli baslarina gelecektir.

General Dwight David Eisenhower, büyük bir asker olarak ortaya çikmistir. Öyle ki Haziran 1942'de kendinden yüksek rütbeli 366 subay arasindan Avrupa'daki ABD kuvvetlerinin komutanligina seçilmistir. Onu bu noktaya yükselten sebepler arasinda askeri strateji ve örgütleme konusundaki bilgi ve yeteneginin yani sira, ikna etme, ara bulma ve uyumlu davranmasi gibi özellikleri oldugu söylenmistir.

Eishenhower, dünyanin en büyük ordusuna komuta etmis ve basari kazanmistir. Fakat insanlarin çogu kendisini tanimaz bile… Taniyanlarin çogu ise ABD Baskani oldugunu bilirler sadece. Fakat bu general, ABD, Ingiltere, Fransa, Kanada ve daha nice Avrupa ülkesi ordusunun komutanligini yaptigi halde putlastirilmamis aksine çok fazla elestiriye tabi tutulmustur.

Iste galibiyetin milletin mali oldugu basarisizligin ise komutanlara veya yöneticilere ait oldugunu ispatlayan çok önemli iki örnek karsimizda duruyor. Basariyi tek bir sahsa indirmeyip toplumun tamamina mal eden milletler, güçlenmis ve sayginlik kazanmislardir. Çünkü moral ve motivasyonlari azaltilmamis aksine güçlendirilmistir.

Ülkemize dönecek olursak medeni milletlerin bu özelliklerinden hiç nasibimizin olmadigini rahatlikla söyleyebiliriz. Zira galibiyet tek bir kisiye indirilmis basarisizliklar ise kahraman ordumuzun ve tamamiyla Türk toplumunun üzerine birakilmistir.

Bu çok yanlis ve çirkin tutum nedeniyle atalarimizin kurmus oldugu cihan devletleri seviyesine bir türlü ulasamadik. Milletimiz daima asagilandi ve hor görüldü. Öyle acidir ki Türk toplumunun kanaat önderleri arasinda irkçi ve fasist kisiler özellikle seçilerek yerlestirilmeye çalisildi.

Soyadi kanunu sayesinde gerçek kimliklerini gizleyen azinliklar, Türk kimligine bürünerek Islam dininin bu millete kazandirdigi yüksek seciyeler birer birer ortadan kaldirildi. Hagop Martayan isimli bir Ermeni, Türk Dil Kurumunun genel sekreterligine yükseltilip Türkçenin katledilmesinde mühim bir rol üstlenmistir. Keza Moiz Kohen isimli bir Yahudi, Munis Tekinalp adini alarak Türkçülük akiminin en önemli temsilcisi olmustur.

Ziya Gökalp isimli bir Kürt Milliyetçisinin “Türkçülügün Esaslari” isimli bir kitap yazarak irkçi ve fasist bir toplum için ne derece kendini paraladigini görecek olursak iste o zaman ayaklarimiz yere degecektir.

Türkiye’de kasitli olarak Müslüman halk asagilanmistir. Gayrimüslimlerin Türk kimligine bürünerek Islam kahramani bu aziz milletin küçümsenmesine imkan saglanmistir. Ders kitaplarinda bile Anadolu insanini hor gören çirkin ifadeler mevcuttur. Cumhuriyet döneminin eserleri, kitaplari ve sanat eserleri sayilacak film ve tiyatrolar, hep bu igrenç tutumun izlerini tasimaktadir. Basarilar ve ordumuzun serefi; tek bir kisiye indirgenerek küçültülmüstür.

Hindularin tapinaklarinda tanriçalarina yaptiklari törenlere benzer sekilde hala törenler yapilmaktadir. Galibiyet ve basari ordumuzun hakki oldugu halde tek bir kisiye verilip gasp edilmeye çalisilmaktadir. Neredeyse bütün gazetelerde bu seçkinci ve fasist anlayis; aradan yüz yil geçmesine ragmen devam etmektedir. Bu fasist ritüel ve geleneklerden kurtulamadigimiz müddetçe maalesef benzer yazilari yazmak zorunda kalacagim, vesselam…
 

Yazarın Diğer Yazıları


Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.