İşkence gören, tehdit edilen kadınlar var. Onların korunması elzem.
Ama bir de şu tablo var:
Asansörde yalnız kaldığı bir kadın “taciz etti” derse?
Kocasına kızan bir eş, sırf evden uzaklaştırmak için yanlış beyanda bulunursa?
Bir tartışmada bağırdığı için “şiddet uyguladı” diye işlem yapılırsa?
Erkeğin hayatı bir dakika içinde karar altına giriyor.
Karşı tarafın iddiası doğru mu, delil var mı, kamera görüntüsü ne diyor?
Bunların hiçbiri ilk aşamada önemsenmiyor.
Önce uzaklaştırılıyor.
Sonra erkek “kendini kanıtla bakalım” deniyor.
Masum olsa bile…
Bu adalet mi?
6284’ün kötüye kullanıldığı dosyalar, hukukçuların deyişiyle artık istisna değil, neredeyse günlük rutin.
Boşanma Süreçleri, Erkeğin Cezası Peşin Kesiliyor
Boşanma davası açıldığı anda erkek kendisini çoğu zaman şunun içinde buluyor:
Eşyalara ulaşamaz,
Eve giremez,
Çocuğunu göremez,
Uzaklaştırma alır,
Nafaka yükümlülüğü peşinen başlar.
Henüz yargılama başlamadan, erkek zaten hükmünü yemiş oluyor.
Bu ülkede birçok erkek, yıllarca süren boşanma davalarında bitmiş bir evliliğin enkazı altında eziliyor.
Onlarca duruşma, hâkim değişiklikleri, delil tartışmaları, bilirkişiler…
Ve tam bu süreçte şiddet patlıyor.
Bilim diyor ki: “boşanma uzadıkça risk yükselir.”
Bunun bedelini kimi zaman kadın, kimi zaman erkek ödüyor.
“Adalet, tek tarafı koruyarak değil; 6284 ve aile hukukunda dengeyi sağlayarak herkese eşit nefes alanı açmakla mümkündür.”
Süresiz Nafaka, Ömür Boyu Ceza
Avrupa’da tartışmasız şekilde terk edilen bir sistem, Türkiye’de hâlâ yürürlükte: süresiz nafaka.
Düşünün…
Ayrılmışsın.
Yıllar geçmiş.
Kadın yeniden hayat kurmuş, hatta sevgilisi var…
Ama erkek hâlâ ömür boyu nafaka borçlusu.
Bir işçi, bir memur, bir asgari ücretli…
Maaşının üçte biri, beşte biri her ay otomatik kesiliyor.
Bu bir destek değil, ömür boyu hükümdür.
Bu yüzden nafaka, bu ülkede erkeklerin boğazına geçirilmiş bir kement gibi algılanıyor.
Gerçekten ihtiyaç sahibi kadınlar elbette korunmalı.
Ama nafakayı “gelir kapısı” haline getiren bir yapı, toplumsal adalet duygusunu öldürüyor.
Şiddet Azalsın Diyorsak, Adalet Dengesi Şart
6284 ve nafaka sistemi kadınların korunması için çıkmış olabilir; fakat bugün erkekler için ciddi bir hukuki risk alanına dönüşmüş durumda.
Çözüm ne?
6284 tamamen kaldırılsın demek gerçekçi değil.
Ama beyana dayalı uzaklaştırma mutlaka yeniden düzenlenmeli.
Kötü niyetli başvurana ağır yaptırım getirilmeli.
Boşanma davaları en fazla 1 yıl içinde bitmeli.
Nafaka süreli, kademeli, adil olmalı.
Çocuğun velayeti otomatik olarak anneye değil, eşitlik temelinde değerlendirilmeli.

Bugün erkekler sadece “haklarını” değil, itibarlarını, ailelerini, geleceklerini, psikolojilerini kaybediyor.
Bir ülkenin adaleti yarım olamaz.
Adalet ya herkese var olur, ya da hiç kimseye.
Kadına yönelik şiddet elbette durmalı.
Ama şu gerçeği de artık cesurca söylemenin zamanı geldi:
Bu ülkede artık binlerce mağdur erkek var.
Mahkemelerde, karakollarda, psikiyatri kliniklerinde, icra dairelerinde…
Sesleri çıkmıyor diye, acıları yok sayılmamalı.
Adalet ancak her iki tarafı da koruyan bir denge ile mümkündür.
6284’ün ve aile hukukunun yeniden düzenlenmesi, yalnız erkekler için değil, kadınlar için de daha güvenli bir toplum demektir.
Çünkü adalet bir tarafın mutluluğu üzerine değil, herkesin nefes alabileceği bir denge üzerine kurulur.
Allah’a ısmarladık hoşça kalın…
Kategori: Hukuk – Aile Politikaları
