Bu süreçte, öğrencinin dakikası bile önemli olduğundan sanat, spor ve okumaya dair her şey erteleniyor. Daha çok test çözmek ve sınavda çıkması muhtemel daha çok soru ezberlemek en önemli eğitim metodu halini alıyor.
Diğer taraftan, bu kadar stres altında kalan ve gençliğini (ve hatta çocukluğunu) yaşayamayan gençliğimizi kaybettiğimizin; geleceğe sorunlu ve kişiliksiz nesiller bıraktığımızın ise pek farkında değiliz.
Şu ortamda Bakanlık hangi reformları yaparsa yapsın hayata geçiremiyor. Sebebi yine şu “Paralel Müfredat”.
Ülkemizde eğitim hayatının neredeyse sınavlardan ibaret hale gelmesi bir anormalliğin ifadesi. Adı alfabe çorbası bir sürü sınav var. Üniversiteyi bitirmek bile sınavların bitmesi anlamına gelmiyor ülkemizde. Sırada KPSS ve başka sınavlar var.
Sınavlarla oturup, sınavlarla yaşıyoruz. Medya haberlerine bakıyoruz. Çoğunluğu merkezi sınavlarla ilgili. Her başımız sıkıştığında yeni bir sınavla çözümler üretiyoruz. Sınavlar hayatımızın en kritik dönemeçleri haline geliyor. Türkiye’ye ikinci bir ad verilse idi bu “sınavlar ülkesi” o lurdu.
Daha iyi anlaşılsın diye konuyu sohbet havasında sürdüreceğiz.
İlk sorumuz:
-Paralel Müfredat nasıl doğuyor?
Sebebi açık. Lise eğitimi üniversiteye giriş odaklı. Liselerin başarıları üniversiteye yerleştirebildiği öğrenci oranı ile ölçülüyor. Üniversiteye giriş sınavının konu ve kriterleri ÖSYM tarafından belirleniyor. Liselerde müfredatı Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) belirler. Ancak, uygulama ve fiiliyatta öyle değil. Asıl müfredatı belirleyen kurum YÖK bünyesindeki Öğrenci Seçme ve Yerleştirme Merkezidir (ÖSYM) .
-Bu iki başlılık farkedilmiyor mu?
ÖSYM müfredatının hakim olması MEB yatırımlarının “boşa gittiği anlamına geliyor. Ancak isterseniz öncelikle Milli Eğitimi YÖK’e bağlı çalışan ÖSYM’in yönlendirdiği ve yönettiği konusunu netleştirelim.
YKS; (TYT, AYT, YDT) sınavlarının hazırlığı ÖSYM tarafından belirlenen program çerçevesinde yürütülmektedir. Öyle olunca lise eğitiminde YKS ye dahil olmayan dersler ciddiye alınmamaktadır.
Geçmiş yıllarda yükseköğretime giriş sınavı soruları esas olarak Lise 1 müfredatına dayalıydı. Dolayısıyla Lise 2 ve Lise 3 dersleri göstermelik olarak yapılıyordu. Lise 2 ve 3 dersleri de sınav kapsamına alınınca, birdenbire bu sınıflarda da dersler ciddiye alınmaya başladı.
Sonuç olarak MEB nasıl bir müfredat hazırlarsa hazırlasın, sonunda ortaöğretim kurumlarında ne yapılacağını ve hangi derslerin çalışmaya değer olduğunu belirleyen kurum, üniversiteye giriş anahtarını elinde tutan ÖSYM olmaktadır.
-Paralel Müfredattan kastedilen ÖSYM nin oluşturduğu bu yapı mı?
Yıllardır bu iki kurum birbirinden kopuk halde kaldı. Bu iki başlılığın sona erdirilmesi i için ÖSYM’nin MEB bünyesine alınması gerekir. Sınav muhtevasının MEB tarafından belirlenmesi bir zarurettir. Mevcut uygulama MEB’nın elini kolunu bağlamaktadır.
Lise müfredatı ve YKS konu başlıkları arasındaki uyumsuzluk bir boşluk hasıl etmektedir. Bu boşluğu ise “üniversiteye giriş liseleri” diyebileceğimiz üniversiteye hazırlık kursları doldurmaktadır. Bunlar MEB liseleriyle adeta yarış içindeler.
-Durumun farkında olan liseler ne yapıyor peki?
Lise öğrencileri de gündüzlerini MEB liselerinde geçirmek, ve akşam ve hafta sonları da malî külfetine katlanıp YKS liselerine yani hazırlık kurslarına gitmek zorunda kalıyorlar.
Kendi müfredatlarını bırakıp paralel müfredata tabi oluyorlar. Öğrencilerine hafta sonları üniversiteye giriş deneme sınavı veriyor mesela. Daha garibi ise bu sınav sonuçları (yani paralel müfredat) öğrencilerin neredeyse yegane başarı göstergesi olmasıdır.
Durum böyle olunca, Paralel müfredat, liseleri, üniversiteye girişte bir basamak taşı haline getiriyor. Fen Liseleri gibi iddialı liseler ikinci sınıf bir üniversiteye hazırlık dershanesi gibi çalışıyor. Üniversite iddiası olmayan liselerde ise dersler genellikle ilgisizlik ortamı içinde heyecansız bir şekilde sürüyor. Ciddi öğrenciler liseden kurtarabildikleri zamanlarını kurslarda geçirmektedirler
-Bu yapı, geleceğe problemli; bakışlar karanlıklı, ümitler sönük nesiller bırakmanın bir kaynağı değil mi?
Eğitim sisteminde, özellikle sınavlardaki adaletsiz yapı ve mesleki eğitime yönlendirme olmayışı ile eğitimdeki bu akıl almaz başıboşluk ve niteliksizlik ortaya çıkıyor. Ve bunun en önemli bir kaynağı ise ÖSYM nin oluşturduğu paralel müfredat olduğunun altını tekrar çizelim.
- “Paralel Müfredat” bu kadar tehlikeli mi?
Paralel müfredat yüzünden Milli Eğitimin büyük projeleri (mesela bedava ders kitabı, FATiH projesi, akıllı tahta, tablet bilgisayar..) çöp oldu. Gençlerin dünyasında varsa yoksa üniversite sınavları.
Gençler eğitim adına bu anlamsız işkenceye isyan ediyorlar tabi. Ancak onların sorunlarını gören kim!? Göz göre göre çözüm üretilmeyince çözüm üretme konumundaki yetkililer, gençlerin dünyasında, güvenilmez ve çözüm üretemez olarak görülüyor.
Gençler arasında mevcut iktidara karşı büyük bir memnuniyetsizlik anketlere yansıyor. En büyük sebebi “paralel müfredat”’dan kaynaklandığını düşünüyorum. İktidar, ülkenin geleceğini de, kendi geleceğini de düşünüyor. Çaba içinde. Bunda şüphe yok. Ancak çözüm yanlış mecralarda aranıyor. Gerçek problemler yerine gölge ve kök problemlerle uğraşılıyor.
Eğitimde şu öldüresiye rekabeti ve elemeyi esas alan sınav sisteminin insan fıtratına ne kadar aykırı olduğunu söylemeye gerek var mı?
Dünya, açık defter kitap, sınavsız eğitimi tartışıyor ve uyguluyor. Ödev- proje-araştırma ağırlıklı eğitim öne çıkıyor. Sınavda bilgi yerine kazanımları değerlendiren ölçme-değerlendirme yöntemleri gelişiyor. Dünya, dijital öğrenme imkânlarının kullanıldığı sanal eğitimi ve uzaktan eğitimi daha yoğun konuşuyor.
Halbuki ülkemizde sınavlar, olabildiğince çok test sorusu çözmeye endeksli hale gelmiştir. Tabi ki bu kadar anlamlı ve hayata dair soru tasarlamak mümkün olmayacağından test kitaplarını hayattan ve gerçeklerden uzak bir şekilde tasarlanan hayali sorularla doldurmaktadır.
Çocukları değerlendirirken onlara ne kadar güçlü duygular ve niyetler kazandırdığımıza bakalım. Alınan eğitim, onları duası ve içtenliği güçlü, samimi/ihlaslı birileri haline getirebiliyor mu? İçinde yaşadığımız maddi dünyada başarılar sonuca göre ölçülüyor, kişiyi rekabete sevk ediyor. Açıkça söylenmese de üstü örtülü söylenen şey: “Senin başarısızlığın benim başarım için gereklidir.
Halbuki rekabete dayalı anlayış başarının önüne engel olarak çıkıyor. Sınav ve eğitimdeki bu yaklaşımın fıtrat yasalarına ne kadar ters düştüğünü, ilahi düzenle çatıştığımızı ve eğitim gerçekleri ileçeliştiğimizi şimdi daha iyi anlamaktayız.
Bilmek, sadece bazı sınavlardan geçmek kafaya ne işe yaradığı ve nerede kullanılacağı öğretilmeyen bilgileri yığmak anlamında bir bilmek kuantumun ortaya koyduğu eğitim paradigmaları ile bağdaşmaz. Bilmek, bildiklerimizin temellerini, dayanaklarını gösterebilmek demektir. Bilmek, kökleriyle, temel kavramlarıyla bilmek anlamına gelir.
-Sonuç olarak söylersek; bilgiyle ilgili bu yanlışlardan kurtulmak için nasıl bir paradigma dönüşümüne ihtiyaç bulunuyor?
Öğrenciyi, bilgiyle yüklenen nesne konumundan kurtarıp, bilgiyi üreten ve kullanan özne konumuna çıkarmayı amaçlayan bir yapılanmaya ihtiyaç var. Bu anlayışta ferdin öğrendiklerini yorumlaması ve oluşturmasına diğer bir deyişle yapılandırmasına ortam ve imkân sağlar. Bilgiler, daima eksik olacaktır. Bu nedenle öğrencilere eleştirel düşünce, yani öğrendiklerini bilimsel çerçevede sorgulama becerileri kazandırmak esastır. Ne kadar bilgi yükleriz kaygısı yerine öğrenciye ne kadar araştırmaya ve incelemeye yönlendirecek ortamlar hazırlanmasına yönelik kaygı ve çabalar öne çıkar.
Hülasa, fıtrata dayalı yapılanma fıtratta var olan öğrenme gerçeklerini gün yüzüne çıkartılmalıdır. Materyalist ve kaba anlayış yerine manevi temelli, bütüncül, esnek-geniş bir anlayışa pencereler açan bir eğitim anlayışına ihtiyacımız var.
Şunları da ilave etmeden geçemeyeceğim. Dersler, hakikat, medeniyet ve kültür öğretisi olmaktan çıkarsa dünyevi sonuçları amaç haline gelir; sınavlar eğitimin yerini alır. Öğrenci diploma avcısı haline gelir. Sınav başarıcısı çocuk yetiştirmek eğitime bir numaralı gaye olur.
Verilen diplomalar o kadar içi boşalır ve anlamsız hale gelirki hayat sahnesinde verilecek yeri tayin edemez olur. Büyük büyük diplomalara sahip olduğu halde diploması ile “sürünenlerin” sayısı artar. Küçük diplomalarla da yüksek mevkilere çıkanların sayısı artar. Mektebin itibarı böylece sarsıldıkça sarsılır.
-Paralel Müfredattan kurtuluş için işe nereden Başlamalı?
Amaç öncelikle eğitimi merkezi sınavların altında ezilmesinden kurtarmak olduğuna göre, yetkililer ve uzmanlar geniş istişareleri ile en iyi ölçme ve değerlendirme sistemini oluşturacaklardır. Amaç, ölçme ve değerlendirme sisteminin, becerileri ve meziyetleri, analitik düşünceyi, yorumlama gücünü ve üretkenliği değerlendiren konuma yükseltilmesidir.
İlk iş olarak, geniş katılımlı istişarelerle lise mezununda olması gereken bilgi ve beceriler ortaya konulacaktır. Yani lise eğitimini misyonsuzluktan/amaçsızlıktan kurtaracağız.
Çözümün birkaç boyutu ve yolu olduğuna göre öncelikle ÖSYM sistemi gibi kökleşmiş kurumların da işin içinde yer aldığı basit modeller üzerinde durabiliriz. Mevcut sistemi, becerileri de değerlendiren konuma çıkararak ıslah etmenin yolları var.
Meslekleri itibarlı hale getirdiğimizde, mezunlara iş garantisi verdiğimizde zaten üniversite önünde yığılma kendiliğinden ortadan kalkacaktır. Tabi ki bu arada üniversitelerimiz itibarlı ve kaliteli eğitimi ile her geçenin mezun olduğu yapı ve anlayıştan kurtarılacak. Lise eğitimi yapılandırırken üniversite reformu birlikte yapılacak. Kontenjenlar ülkenin ihtiyaçlarına göre belirlenecek. Aynı şekilde liseler de tutarlı eğitimi ile her önüne gelenin mezun olduğu yapıdan çıkarılacak.
-“Efendim, seçim okullara bırakılırsa torpiller olur” denmektedir. Güvensizliği esas alan bu yapıda ortaya vahim sonuçlar çıkmaktadır. Yani sivrisineğin ısırmasından kaçarken yılana ısırılıyoruz.
Anlattıklarımızı şöyle toparlayabiliriz: Problem için çok basit çözüm yolları olduğunu gösteriyoruz. Akreditasyon sistemini uygulamaya koyuyorsunuz. Liseleri eğitim kalitesine göre kredilendirmeye tabi tuttuğunuzda, yani bağımsız bir “öz değerlendirme sistemi” teşkil ettiğinizde öğrencinin ortaöğretim başarısını ve notlarını üniversiteye girişte esas haline getirebilirsiniz. Böylece halihazırda hiçbir kredilendirme ve öz değerlendirme sistemine dayandırılmadan kaliteli (!) olduğu varsayılan nitelikli-niteliksiz lise ayrımı son vermiş olursunuz. Liseler tek tip olacak, ancak eğitim kalitesi ile kredisini artıran liselerin öğrencileri üniversitede istediği bölüme kaydolmada önemli avantajlar elde edecektir.
Dönüşümün temelinde eski yıllarda tecrübesini yaşadığımız (dışarıda adı Bakolarya olan) “Bitirme Sınavlarının” hayata geçirilmesi bulunuyor.
Bitirme sınavlarının notları diploma notu olarak her sahada etkili ve baraj konumunu alırsa, okullar büyük ölçüde kendi düzleminde doğru bir eğitimin içine çekilmiş olacaktır. Bitirme sınavlarının yazılı ve mülakatlarının soruları şimdi olduğu gibi yine “merkezi” olarak hazırlanabilir. Merkezi sınavlarda ilgili kurumlarımızın kazanımları ve yüksek tecrübesi malum. ÖSYM gibi kurumlar bu tür sınavların organizesinde yine rol alabilirler.
Bitirme sınavlarını son sınıflarda eğitim döneminin sonunda bir ay içinde her il ve ilçe milli eğitim müdürlükleri, üniversitelerle birlikte organize edebilir.
-Son olarak ne diyeceksiniz?
En değerli gençlik enerjisi meslek öğrenmeye değil diploma almaya harcanmaktadır. Ucuz diploma ve diplomaların içinin boşalması ile ortaya çıkan adaletsizlik, okulları gözlerde hem çok küçülttü, hem de toplum hayatıyla okul arasındaki değerli bağlar zayıfladı. Hatta yok olduürpriz gelişme! Tazminat kararı istinafta bozuldu
Ne öğreteceğimizi ne kadar iyi belirlersek belirleyelim, ölçme değerlendirme denilen sınav sistemi ve öğretme metodu doğru belirlenmemişse hedefe varamayız. İyi sınav sistemi ile iyi öğretim, fena sınav sistemi ile fena öğretim yapılır. Sınav yapı ve düzeni muhtevadan ayrılmayan cilt ve beden gibidir.
Kaynak: HaberVakti
Afganistan Platformu (AP), savaşın değil barışın dilini dünyaya taşımak için Türkiye’den güçlü bir iletişim atağı başlattı.
Başkan Erdoğan’ın talimatıyla AFAD ekipleri Gazze’ye gidiyor. İsrail basını Türkiye’nin sahada fiili güç oluşturmasından rahatsız. Ankara, Gazze’de yeni bir insani ve siyasi etki merkezi kurmaya hazırlanıyor.
Gazze’ye insani yardım götürmek için yola çıkan Sumud Filosu, İsrail’in ablukasını aşamadı ama insanlığın onurunu tüm dünyada ayağa kaldırdı.
HABER - ÖNDER GÜZELARSLAN - Birleşmiş Milletler, Türk iş insanı Mustafa Tatar’a “Uluslararası Barış Elçisi” unvanı verdi.
İstanbul’da bisiklet severler “Sumud İçin Pedallıyoruz” diyerek Gazze’deki insani krize dikkat çekti.
HABER / ÖNDER GÜZELARSLAN - Manisa Vakfı, 3 Aralık Dünya Engelliler Günü kapsamında İstanbul Engelliler Derneği üyelerini ağırlayarak farkındalık oluşturan anlamlı bir etkinliğe ev sahipliği yaptı.
HABER / ERCAN KUTLU - Kahramanmaraşlı usta Mehmet Poyraz’ın açtığı Mehmet Chef; kebap, kelle–paça, zeytinyağlı, serpme kahvaltı ve paket servis hizmetiyle Bahçekent’in yeni lezzet adresi oldu.
Mustafa Böyükata, Anadolu’nun gönüllü çevrecilerinden Abdullah Karataş’ın ağaç sevgisini, diktiği binlerce fidanı ve Türkiye’nin farklı bölgelerinde yürüttüğü doğa çalışmalarını anlatıyor.
ERCAN KUTLU - Bahçekent Furkan Işık Bulvarı’nda hizmet veren Komagene şubesi, işletmeci Nevzat Söylemez’in güler yüzlü yaklaşımı ve özel bademli-cevizli çiğ köfte tarifiyle bölge halkının favorisi oldu.
HABER / ERCAN KUTLU - Bahçekent’te yıllardır yüzlerce eve titiz işçilikle hizmet veren Caner Demirezen, bölge halkına en kaliteli boyayı en uygun fiyatlarla sunduğunu ve tüm işlerinin arkasında durduğunu ifade ediyor.
Çekmeköy Çamlık Mahallesi'nde İETT şoförü tartışma sonrası kontrolü kaybetti, otobüs kaldırıma çıkarak araçlara ve yayalara çarptı. Olay yerinde panik yaşandı, yaralılar yola savruldu.
Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde bir gemide bakım sırasında karbondioksit tüpü patladı. İlk belirlemelere göre 1 işçi hayatını kaybetti, 4 kişi gazdan etkilenerek hastaneye kaldırıldı.
HABER / NEZİR KARAYÜN / ADOM AJANS - İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Tokat merkezli 12 ilde düzenlenen yasa dışı bahis operasyonlarında 32 şüphelinin yakalandığını duyurdu.
HABER / AHMET KARAYÜN / ADOM AJANS - İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, İstanbul, İzmir, Artvin, Kastamonu, Mersin ve Mardin merkezli olmak üzere 21 ilde 1 Milyar Liralık İşlem Hacmi Ortaya Çıktı.
AK Parti’nin açıklamasıyla gündeme oturan “PKK silah bırakıyor” iddiası sonrası uzmanlar konuştu. Güvenlik, siyaset ve kamuoyunun ortak beklentisi: Kalıcı barış ve toplumsal huzur.
18. TTI İzmir Uluslararası Turizm Fuar ve Kongresi’ ile ‘TTI Health 2. Sağlık Turizmi Fuarı’ düzenlenen törenle açıldı. Turizm sektöründen birçok katılımının bir araya geldiği fuara Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Mimar Ferdi Z
Çan’dan Çanakkale’ye gelirken uğramanız gereken leziz bir mekan. Özkan'ın misafirperverliği ve kırmızı etin çeşitliliğiyle damak tadınıza hitap edecek.
Çanakkale, doğası ve tarihi dokusuyla son yıllarda yerli ve yabancı turistlerin yeni gözdesi oldu. Şehir, yılın dört mevsimi ziyaretçi akınına uğruyor.
2025 yılı resmi tatil günleri ve tatil önerileri ile yeni yıla hazır olun.
Yunanistan, Türk vatandaşlarına cazip fiyatlarla gayrimenkul satın alıp oturma izni alma fırsatı sunuyor. Yeni projelerle bu imkan genişletiliyor.
Bursa Konyalılar Derneği, 5. Şeb-i Arûs programını bu yıl “Gönüller Gazze İçin” temasıyla düzenliyor. Mevlânâ’nın sevgi ve merhamet çağrısı, Gazze’nin acısıyla birleşiyor.
İzmir Çiğli’de düzenlenen Erzurum Tanıtım ve Gastronomi Günleri, konserler, sahne gösterileri ve yöresel lezzetlerin yer aldığı etkinliklerle yoğun ilgi gördü ve coşkuyla sona erdi.
Nevşehir’de açılan Ahmet Minguzzi Skate Parkı, hem spor alanı hem de sanat dokunuşlarıyla dikkat çekerken, genç yaşta hayatını kaybeden Ahmet Minguzzi’nin anısını yaşatıyor.
Trabzon Kitap Fuarında okurlarla buluşan Mücahit Güler, “Tevhid Bağlamında Logoterapi” eseriyle büyük ilgi gördü. Kitap, insanın anlam arayışını Kur’ani bir perspektifle ele almasıyla dikkat çekti.
İzmir Öğretmen Akademilerinde konuşan Eğitimci-Yazar A. Levent Ertekin, tüm mal varlığını eğitime bağışlayan Melahat Aksoy’un hayatını ve fedakârlıklarla dolu öğretmenlik öyküsünü anlattı.
Sebze ve meyvelerin plastik poşette bekletilmesi, dioksin tehlikesi, organik ürün yanılgısı ve gıdaların doğru saklama yöntemleri… Uzmanların yıllardır uyardığı kritik bilgiler.
KARYA FARMA, kadim Karya topraklarının şifa mirasını modern bilimle buluşturdu. HBX-2371 GOLD SMART DROP, doğadan ilham alan yenilikçi bir yaşam formülüdür.
Modern çağın sessiz salgını haline gelen uykusuzluk, artık bireysel değil toplumsal bir kriz. Prof. Dr. Kürşat Şahin YILDIRIMER, bu çağın en yorgun zihnini anlatıyor.
Basit belirtiler bazen ciddi hastalıkların habercisi olabilir. Vücudun verdiği 20 önemli sinyali doğru okumayı öğrenin.
Uzmanlara göre yaşlılarda en sık ölümle sonuçlanan iki tehlike var: düşme ve boğulma. Basit önlemlerle bu riskler büyük ölçüde azaltılabiliyor.
RÖPORTAJ / ERCAN KUTLU - Bahçekent’te ilk kez açılan çikolata mağazası, özel günler ve sağlıklı yaşam için tatlı bir buluşma noktası oldu.
HABER: / Ercan KUTLU - Başakşehir Belediyesi’nin geleneksel “Çaya Geldik” etkinliği 654 Ada’da yoğun ilgi gördü. Komşuluk bağı güçlendi, çocuklar eğlendi, belediyeye teşekkür mesajları yağdı.
Bahçekent’te yaşayan Orhan Sami’nin kızı Hevi Zana Sami, 3 yıl üst üste okul birincisi olarak plaketle ödüllendirildi. Başarı hikâyesi ilham veriyor!
HABER / ERCAN KUTLU - Bahçekent’in kuruluşundan bu yana hizmet veren Bahçekent Copy ve Baskı Merkezi matbaa, tabela, promosyon ve kurumsal baskılarda kalitenin adresi olmaya devam ediyor.
ÖZEL HABER / MEDYA90 - Yeni yönetimiyle dikkat çeken Bahçekent 654 Ada Sitesi, tecrübeli isimler Volkan Sarıca ve Kadir Kaya öncülüğünde site sakinlerinden tam not alıyor.
Yozgat’ta “Anadolu Selçuklu Hastaneleri ve Darüşşifa Uygulamaları” Konuşuldu
Niğde Belediyesi, toplumun temel taşı olan aile yapısını güçlendirmek ve gençlerin geleceğe daha sağlam temeller üzerine inşa edilmesini sağlamak amacıyla önemli bir adım attı.
Niğde Belediyesi’nin düzenlediği 2. Tiyatro Festivali, 15-22 Şubat 2025 tarihleri arasında gerçekleşti. Sekiz farklı oyunun kapalı gişe sahnelendiği festivalde, 4000 sanatsever Niğde Belediyesi Kültür Merkezi’nde sanatla buluştu.
Niğde Belediyesi Zabıta ekipleri, yılbaşından bu yana 438 iş yerini denetledi. Hijyen, gıda güvenliği ve fiyat kontrolü yapılarak halk sağlığının korunması hedefleniyor.
Niğde Belediyesi, sömestr tatilinde çocuklar için tiyatro festivali düzenliyor. 18 Ocak-2 Şubat 2025 tarihleri arasında gerçekleşecek etkinlikler eğlenceli ve öğretici oyunlar sunuyor.
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.