Milli müfredat ile şuurlu nesil yetiştirmeye amaçlayan, ÇEDES projesiyle gençlere manevi değerlerini aşılayan Milli Eğitim Bakanlığına yönelik laikçi azınlığın nefreti sürüyor.
Resmî bayramlarda öğrencilerin saatlerce güneşin veya yağmurun altında bekletilmesine sessiz kalan, Kemalist propagandanın her türlüsüne destek veren laikçi azınlık, sıra maneviyatı önceleyen ve gençlere merhameti aşılayan eylemlere gelince ortalığı ayağa kaldırıyor.
Milli müfredat ile şuurlu nesil yetiştirmeye amaçlayan, ÇEDES projesiyle gençlere manevi değerlerini aşılayan Millî Eğitim Bakanlığına yönelik laikçi azınlığın nefreti sürüyor. Resmi bayramlarda öğrencilerin saatlerce güneşin ve yağmurun altında bekletilmesine sessiz kalan, Kemalist propagandanın her türlüsüne destek veren laikçi azınlık, sıra maneviyatı önceleyen ve gençlere merhameti aşılayan eylemlere gelince ortalığı ayağa kaldırıyor. MEB’e bağlı okullarda Siyonist İsrail’in Gazze’de katlettiği akranlarının sesi olmak için teneffüs aralarında oturma eylemi yapan şuurlu öğrencilere “militan” yaftası vuran seküler yobazlar, Bakanlığın kalifiyeli personel yetiştirmek için geliştirdiği MESEM’i ve hükümetin hazırladığı ‘Öğretmenlik Meslek Yasası’nı da yerden yere vuruyor.
İslam düşmanı Cumhuriyet gazetesi, “Saray’a kul akademisi” manşetinde, Öğretmenlik Meslek Kanunu’nu hakkında skandal ifadeler kullanarak öğretmenle için ‘otoritenin memurunu yaratma projesi’ iftirası attı. Bir diğer Ebu Cehil zihniyetli Sözcü gazetesi ise Kırıkkale Yahşihan İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bağlı Şehit Mustafa Uğurelli Ortaokulu öğrencilerinin teneffüs arasında Gazze’deki çocukların sesi olmak için yaptığı oturma eylemi üzerinden nefret kustu. ‘Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum’ (ÇEDES) projesini hedef alan Sözcü, “Öğrenci mi, militan mı yetiştiriyorsunuz” başlığıyla Siyonist İsrail’e ‘dur’ diyen öğrencileri adeta ‘terörist’ ilan etti. Marjinal Evrensel gazetesi ise geleceğin meslek sahiplerini ve kalifiyeli personel yetiştiren ‘MESEM’ projesini ‘çocuk işçi sömürüsü’ diyerek itibarsızlaştırmaya çalıştı.
Konuyu değerlendiren Sosyolog Yazar Adnan Kalkan, bakın neler söylüyor: “Bir defa MESEM, Selçuklu’da Ahilik Teşkilatı, Osmanlı’da Lonca Sisteminin bugünkü bir nevi karşılığıdır. 100 yıllık eğitim sisteminde okuyup mezun olanların büyük çoğunluğu iş sahibi olamadı. Mesleki Teknik liselerden mezun olanlar ancak ülkeye üretime katkı yaptılar. Onu da 28 Şubat baltaladı. Şimdi usta-çırak ilişkisi ile MESEM’de okuyan gençlerimiz büyük oranda iş sahibi oluyor ve üretime katkıda bulunuyorlar. MESEM uzun vadede ülkeyi şahlandırmaya yol açacak diye gençlerimiz Batı’nın kölesi olmayacaklarından endişe ediyorlar.. Onlar istemese de biz nesli ihyâ medeniyeti inşâ edeceğiz.”
Prof. Dr. A. Halim Ulaş da, şunları dile getirdi: “ÇEDES projesi, gençlerimizin çok yönlü gelişimine büyük katkı sağlayan önemli bir girişimdir. Bu proje sayesinde öğrenciler, çevre bilincini geliştirerek tabiata karşı sorumluluk duygusu kazanırken, milli ve manevi değerlerine daha sıkı bağlanarak kültürel kimliklerini güçlendiriyorlar. Fakat aklı gözünde bir güruh var ki her türlü olumlu gelişmenin önünde adeta bir set gibi durmaya kendilerine adamışlar. Bir türlü hazmedemiyorlar. Bunlar için cami, din, Allah negatif kavramlar. Yıllardır kendilerini de boğdukları bataklıkta, türeyen her türlü haşerenin, taciz, tecavüz ve cinayetleri... ülkeyi yaşanamaz hale getirdi. Bu azgın azınlığa çocuklarımızı asla teslim etmeyeceğiz.”
Doç. Dr. Ahmet Kavlak ise, şunları ifade etti: “Eğitimin kalitesinin sürekli düştüğü dillendirilirken, alınan tedbirleri laikliğe karşı eylem olarak yorumlayan gazetelerin alışkanlıkları hiç değişmedi. Bu bir kara mizahtır. Merhum Sultan Abdülhamit, bir icraat yapacağı zaman Rus büyükelçisinin bir şekilde görüşünü öğrenip tersini yaparmış. Çünkü onların bizim iyiliğimizi istemeleri onların yaratılışlarına aykırıdır. Bugün Rus büyükelçisinin görevini solak medya yapmaktadır. Neye itiraz etmişse doğru eylem odur. Bakanlığı tebrik ederiz.”
Saadet Partisi Sözcüsü ve Milletvekili Birol Aydın ise, ortaklarını kollamayı tercih ederek, hükümeti hedef aldı: “Herkes açısından kendi ideolojik arka planlarını ön yargılarını ortaya koyarak eleştirileri yıkıcı olmamak tavrıyla tabi görürüz. Ben muhalefetin yerinde olsaydım bunu eleştirmezdim. ‘Ey iktidar, çocuklardan farkınız nedir derdim.’ Çocuklarda oturma eylemi yaparak İsrail’i kınıyorlar bizim iktidarımız da oturarak, konuşarak İsrail’i kınıyor derdim. Konuya yanlış yerden bakmışlar. Muhalif gençlerin çocukların teneffüs arasında İsrail’i kınamalarını haber yapacağına, iktidarın bir yıldır bu çocuklardan farklı olarak ne yaptığını sorgulamasını daha sağlıklı görürdüm.”
Kaynak: Akit, 2024-10-13
Veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız. Detaylar için veri politikamızı inceleyebilirsiniz.