Efendim Anlatılır ki;
Ülkenin birinde çok zengin biri varmış. Etrafında birçok hizmetçileri varmış. Lakin bir müddet bu şatafatın keyfini çıkarsa da zamanla içi sıkılıyor bir türlü mutlu olamıyormuş. Mutluluğun mal mülk edinmede olduğunu düşünüp birçok fabrikalar satın almış, birçok fabrikalar yapmış ama bir zaman sonra yine canı sıkılıp mutlu olmamış. Belki mutluluk büyük kocaman bir eve sahip olmak ve içinde ger geniş oturmaktır demiş, ülkenin en büyük ve en şatafatlı evini yaptırmış. Evin her yerine altından yapılma eşyalarla döşemiş. Eve gelen misafirleri onu öve öve bitiremiyormuş. Bir müddet gururlu bir şekilde yalancı bir mutluluk yaşamış ancak bir müddet sonra mutluluğunu kaybetmiş. Bir gün mütevazı yaşantısı olan, öyle ahım şahım bir zenginliği bulunmayan lakin orta halli bir maddi durumu olmasına rağmen etrafına, garip gurabaya, fakir fukaraya, öksüze yetime yardıma koşmaya çalışan bir arkadaşı gel seni bir yere götüreyim demiş. O da sormuş nereye gideceklerini.
Arkadaşı Kimsesiz Çocuklar Yurduna gideceklerini söylemiş. Kimsesiz çocuklardan engelli olanlara tekerlekli sandalye hediye merasimi yapılacağını söylemiş. Zengin bu ya "iyi madem bir tane de ben alıvereyim" demiş, ister istemez.
Neyse varmışlar yurda. Tekerlekli sandalyeler hediye edilmiş. Zengin adamın hediye olarak aldığı tekerlekli sandalyeyi alan çocuk, gelmiş adamın bacağına sıkı sıkı sarılmış. Adam utanmış. Fakir bir çocuğun bacağına sıkı sıkı sarılmasından rahatsız olmuş lakin bunu çocuk üzülmesin diye de belli etmemeye çalışmış. Çocuktan da kurtulmaya çalışıp yavaş yavaş uzaklaşmak istiyor, adım adım yana doğru kaymaya çalışıyormuş. Lakin çocuk, adamın bacağına daha sıkı sarılıyor ondan kopmuyor ve hiç bir şey demeden sadece adamın yüzüne bakıyormuş.
En sonunda zengin adam dayanamamış "yavrum ben zengin birisiyim, başka ne isteğin varsa alayım, benden başka ne istiyorsun, oyuncak alayım, yiyecek-giyecek alayım, ne istiyorsan söyle alayım, hem bacağımı da bırak artık" demiş. Çocuk da “hiç bir şey istemiyorum amca yüzünü hafızama kaydediyorum ki cennette seni hatırlayayım, yüzünü unutmayayım ki orda görünce şu iyiliğinin karşısında sana teşekkür edeyim” demiş.
Yapılan hiç bir iyilik karşılıksız kalmaz. Baylar bayanlar değeri maddiyatla ölçülemeyecek yegâne haslet iyiliktir.
İyilik yapan iyilik bulur. Unutulmamalı ki kötülük yapıldığında sadece bir günah yazılır. İyiliğe niyet edilip yapılmasa/yapılamasa bile sevap yazılır. Hele bir de o iyilik yapılırsa, sevabı katlanarak bize geri döner.
Haydi Herkes İyiliğe.
Selam sevgi ve saygılarımla.