Her 29 Ekim sabahı, gökyüzüne asılan şanlı bayrağımızın kırmızısında ve ay yıldızın beyazında, sıradan bir takvim yaprağından çok daha fazlasını görürüz.
Bugün, coşkuyla kutladığımız bir bayramdan öte, bir milletin küllerinden doğuşunun, umutsuzluğa meydan okuyuşunun ve en derin varoluş mücadelesinin taçlanışıdır. Cumhuriyet, sadece bir yönetim şekli değil; yitirilmiş bir ülkenin yeniden inşası için dökülen her damla kanın, yakılan her meşalenin ve feda edilen her hayatın bize emanetidir.
Bu miras, milletin kendi iradesine sahip çıkışının en onurlu imzasıdır.
Cumhuriyetin derinliği, rakamlarda ya da törenlerin ihtişamında değil, o zorlu günlerin ruhunda saklıdır.
Düşünün; bir imparatorluğun enkazından, yokluk içinde, dört bir yanı işgal edilmiş bir coğrafyadan yükselen bir ses: "Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir!" Bu cümle, sadece siyasi bir bildiri değil, asırlardır esaretin gölgesinde yaşamış bir halkın ruhuna üflenen özgürlük nefesidir.
Cumhuriyet, bize sadece seçme ve seçilme hakkını vermedi; en önemlisi, birey olma onurunu, kul olmaktan yurttaş mertebesine yükselme erdemini bahşetti.
“Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir; Cumhuriyet, bu iradenin hürriyet ve adaletle vücut bulmuş hâlidir.”
Bu bayramın duygusal derinliği, cephede buz tutmuş ayaklara, vatan uğruna yetim kalmış çocuklara, son mermisine kadar direnen kahramanlara duyduğumuz minnette gizlidir.
Onlar, sadece düşmanı kovmakla kalmadılar, geleceğe dair bir vizyon inşa ettiler. Cumhuriyet, onların vicdanında yeşeren, akıllarında filizlenen ve yüreklerinde yanan, aydınlık bir geleceğe duyulan sarsılmaz inancın eseridir.
Bu, bir lütuf değil, büyük bedellerle kazanılmış en kutlu haktır.
Onu korumak, sadece geçmişe saygı değil, geleceğe karşı duyduğumuz en büyük sorumluluktur.
Her yurttaşın omuzlarında taşıdığı bu kutsal emanet; bilimle, sanatla, adaletle ve en önemlisi birbirimize duyduğumuz sevgi ve saygıyla yücelmelidir.
Cumhuriyet, geçmişten geleceğe kurulan bir köprüdür. Bir yanında hüzünlü bir direniş destanı, diğer yanında çağdaş, bağımsız ve müreffeh bir Türkiye hayali vardır.
Bu köprüyü ayakta tutan çimento ise, kurucu liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün "En Büyük Eserim" dediği bu yönetim şeklinin temel felsefesi olan; akıl, bilim ve tam bağımsızlıktır. Bizler, o zorlu günlerin hatırasını yüreğimizde taşıyarak, bu eserin bekçileri ve geleceğe taşıyıcıları olmalıyız.
Cumhuriyetin her zerresi, bize bu topraklarda özgürce nefes alma hakkını verenlerin bize bıraktığı en değerli vasiyettir.
Güneş, 29 Ekim sabahı bu toprakları yeniden aydınlatırken, bir kez daha söz verelim. Bayrağımızın dalgalandığı her yerde, o zorlu kurtuluşun ve kutlu kuruluşun sesini duyacağız. Bize bırakılan bu emaneti, fikri hür, vicdanı hür nesiller olarak, daima ileriye taşıyacağız. Çünkü Cumhuriyet, sadece toprak parçası üzerinde kurulmuş bir devlet değil; ruhumuzun en derinindeki bağımsızlık aşkının ete kemiğe bürünmüş halidir.
Ne Mutlu Türk'üm Diyene! Bu büyük bayramımız kutlu olsun.
CUMHURİYET BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN
Cumhuriyetin size göre en kıymetli ilkesi hangisi? Görüşünüzü yorumlarda paylaşın.
